Translate.vc / Français → Turc / Coffee
Coffee traduction Turc
257 traduction parallèle
- Oui? - A coffee, please.
- Bir kahve lütfen.
Je peux faire du Irish Coffee, si vous voulez.
- İstersen İrlanda kahvesi bile yapabilirim.
Vous voulez un irish coffee?
Bir içki ister misiniz? Biraz İrlanda kahvesi?
Rien de pire qu'une gueule de bois à l'irish coffee.
İrlanda kahvesi mahmurluğundan daha kötüsü yoktur.
Café Imperial.
Imperial Coffee.
Le représentant du Café Imperial, M. Johnson.
Imperial Coffee'den gelmişler Bay Johnson.
Voici M. Travis, du Café Imperial.
Imperial Coffee'den Bay Travis.
Travis. Café Imperial.
Imperial Coffee'den Travis.
La société Café Imperial.
Imperial Coffee Firması.
Mlle Lasinski, serveuse au White Coffee Pot et qui vient de sortir de l'hôpital, témoigne :
Bayan Betty Lazinski... Beyaz Kahve Fincanı Restoranından bir garson... bugün hastaneden taburcu edildi... ve Kanal 12 Habere konuştu.
Il me faut deux vodkas, une pure et une mélangée, un Chivas-soda, un Manhattan sans cerise, un vin blanc, un lrish Coffee décaféiné sans sucre!
Bana 2 votka, biri sek, biri karışık buzlu bir Chivas sodası, bir kirazsız Comfort Manhattan, köpüklü bir beyaz şarap, bir de kafeinsiz ve şekersiz Old Bushmill Irish.
Deux vodkas, une pure et une mélangée, un Chivas-soda, un Manhattan sans cerise, un vin blanc, un lrish Coffee décaféiné sans sucre!
2 votka, biri sek biri karışık, bir buzlu viski, bir buzlu Chivas sodası, kirazsız bir Comfort Manhattan.. ... köpüklü bir beyaz şarap, ve bir de kafeinsiz ve şekersiz Old Bushmill lrish.
Un Irish coffee. Ou moi.
İrlanda kahvesi ya da ben.
Vous avez besoin d'un de mes cafés irlandais.
Sana bir İrish Coffee yapacağım.
Mr Coffee.
Kahve Makinesi.
Le George du cinéma, du coffee-shop. George le menteur, George le débauché.
Filmci George, kafeci George, yalancı George, terbiyesiz George.
Tu viens déjeuner avec Susan et moi au coffee-shop?
Öyleyse Susan ve bana, kafede katılmaya ne dersin?
Tu vas déjeuner au coffee-shop avec Susan?
- Kafede mi buluşuyorsunuz?
Vous passez votre temps à discuter. Au coffee-shop, ou alors chez Jerry.
- Eee, bilirsin sizin tek yaptığınız kafede oturup çene çalmak ve Jerry'inin dairesine gidip orada çene çalmak.
Tu m'as serré la main, au coffee-shop.
- Cafede benle el sıkışmıştın.
Tu te souviens de notre discussion au coffee-shop?
Kafe'de konuştuklarımızı hatırlıyorsun değil mi?
Coffee?
Kahve?
Bon. Où es mon percolateur? Cici?
Tamam, benim'Mr.Coffee'nerede?
Mais mamie a tout un bol de bonbons au café.
But Grandma has that big bowI of Coffee Nips.
Et l'irish-coffee au cinéma, quand on a vu Philadelphia...
Peki Philedelphia'yı izlemeye gittiğimiz gün içtiğin İrlanda kahvesini hatırlıyor musun?
Seth et moi passions une excellente soirée.
Seth'le, Coffee Shop'taki ilk randevumuz çok iyi geçiyordu.
Elle a dit qu'elle avait un job chez Seattle's Best.
Seattle Best Coffee'de iş bulmuş.
- Un Max Coffee.
- Bir tane Max-Coffee.
Alors... Quoi? Un Max Coffee.
Ben, bana da Max-Coffee.
Un Max Coffee aussi?
Demek Max-Coffee.
Y a pas de Max Coffee!
Burada Max-Coffee yokmuş!
Y a pas de Max Coffee.
Max-Coffee yokmuş.
On va chercher du Max Coffee.
Max-Coffee gördün mü?
Y a pas de Max Coffee.
Max-Coffee burada da yokmuş.
Max Coffee.
Max-Coffee!
J'ai peut-être une vieille tasse de chez Mr. Coffee, mais faut pas trop y compter.
Bir yerlerde bir bardaklik Mr Coffee olacak ama yine de çok heyecanlanma.
Je fais un Irish coffee du tonnerre.
Çok güzel İrlanda kahvesi yaparım.
Tu me faisais quoi l'autre jour au coffee shop?
O gün kafede bana ne yapıyordun?
J'essaie de me faire un Irish coffee, mais la machine est foutue.
İrlanda kahvesi yapmaya çalışıyorum ama bu şey çalışmıyor.
Justine Titepause?
- Anita Coffee.
Tu vas refaire ton maquillage, non? Peut-être un irish coffee...
Sonra makyajını tazeleyeceksin, değil mi?
La tourte est prête Le café fume
There's pie in the pantry And the coffee's always hot
C'était un Irish coffee.
Kahvemde viski vardı.
Une camionnette, évaluée à 25 000 dollars, un véhicule privé, évalué à 16 000, le bureau de poste et un coffee shop, 60 000 dollars.
25.000 dolarlık bir UPS kamyonu, 16.000 dolarlık bir sivil araç, postanenin ikinci katı ve 60.000 değerinde bir kahve dükkanı!
Je l'ai rencontré dans un coffee shop à Amsterdam.
Amsterdam'da bir esrar barında tanıştım.
Abigail Folger, héritière des cafés Folger, 25 ans.
Abigail Folger, Folger Coffee'nin varisi, 25.
Il tenait un coffee shop près de chez moi.
Simon bir "kahve dükkanı" işletiyordu.
Tu as toujours le coffee shop?
Hala, şu kahve dükkanın var mı?
Ils ont de l'Irish coffee. Vous allez adorer.
İrlanda kahveleri var.
De l'irish coffee!
Irlanda kahvesi.
Alors, je t'attendrai dimanche au "Mall Road Coffee House" à 16 heures.
Bu yüzden seni pazar günü bekleyeceğim... 4'te Ağaçlık Yol Kahve Ev'inde.