Translate.vc / Français → Turc / Collé
Collé traduction Turc
5,870 traduction parallèle
Espérons qu'il n'ait pas de bons yeux. Armin, je dois te dire que ça me dégoûtait de te voir tout le temps collé à Eren, mais je savais aussi que tu étais compétent.
sürekli Eren'le takılmanın iğrenç olduğunu düşünüyordum ama sende iş olduğunu da biliyordum.
Collé sur la paroi, comme tu l'avais dit.
Bir tarafa yapışmış. Dediğin gibi.
Un autre effet charmant du côté humain que vous m'avez collé.
Beni mahkum ettiğin bir başka büyüleyici insalık yan etkisi.
Mes parents avaient commencé à accueillir des enfants. Ça a collé tout de suite.
Annemler de onu yanına aldı anında kaynaştık.
La vrai histoire m'a collé à la peau, donc il y a environ un an j'ai commencé à y jeter un coup d'oeil.
Konu ilgimi çekti ve bir yıl önce incelemeye başladım.
J'ai entendu qu'il y avait un quatrième à l'intérieur qui n'a jamais eu son diplôme, et si tu essayes de lui échapper, ton pied reste collé au sol à cause de l'urine.
Orada asla mezun olamayan 8. sınıf öğrencisi olduğunu duydum. Eğer ondan kaçmaya çalışırsan ayakların yere yapışıyormuş, çünkü her taraf çişmiş.
Je suis collé.
Alamazsın.
Non, il a collé un pénis sur cet Adonis, et le reste appartient à l'histoire.
Hayır, o Adonis'e bir penis yapıştırdı ve tarih yazdı. Anlıyor musun?
Les semelles caoutchouc t'ont collé à terre.
Kauçuk tabanlar seni yere yapıştırdı.
Je l'ai collé comme son ombre.
Gel hadi. Adama tutkal gibi yapıştım.
Et puis je me suis collé du Musk, car les femmes sentent la peur. "
Sonra da Musk sürerim. Çünkü kadınlar korkunun kokusunu alır. "
De la colle pour couches.
Pişik kremi.
Le boulon vient de la suspension de la Ferrari, mais le capuchon métallique vient d'un pot de colle liquide et il y a des traces de phosphore blanc dessus.
Cıvata, Ferrari'nin süspansiyonundan, ama metal kapak sıvı tutkal kavanozuna aitmiş, ve beyaz fosfor kalıntıları varmış.
Ils ont utilisé la colle liquide pour mettre le détonateur.
Tetiği sabitlemek için sıvı tutkal kullanmışlar.
Colle-ça dedans, tu ne peux pas me blâmer de vouloir un peu varié.
İçimde duruyor ve beni değişiklik istediğim için yargılayamazsın.
Le taxidermiste avait pas de morsure, ça colle pas.
Hayvan dolduran kişi ısırılmamıştı. Bu profile uygun değil.
Je m'y colle.
Tamam ben yaparım.
Ils te disent d'apporter de la colle.
Yanınızda tutkal getirin diyorlar.
Colle instantanée.
Hızlı yapıştırıcı.
Ça ne colle pas aux marques sur son corps.
- Yok artık. - Bedenindeki yaralar böyle söylemiyor ama.
- Ça ne colle pas.
- Makul gelmiyor.
J'ai pensé toute ma vie qu'il avait besoin de moi, et maintenant que ce n'est pas le cas, tout ce qui me reste c'est un pistolet à colle et un sac de strass?
Ya bütün hayatımı onun bana ihtiyacı olduğunu düşünerek geçirdiysem ve şimdi ihtiyacı yoksa elimde kalan tek şey bir sıcak yapışkan tabancası ve yapay elmassa? Bana bir baksana.
Ca colle.
Uyuyor.
Je peux essayer avec un peu de colle.
- Yapıştırıcı kullanmayı deneyebilirim.
- De la colle?
- Yapıştırıcı mı?
- La colle d'embolisation.
- Tıkama yapıştırıcısı. A.V.M'lerde kullanırız.
Nous pompons de la colle dans les vaisseaux, la colle durcit et coupe la circulation sanguine de la tumeur.
Damarlara güçlü bir yapıştırıcı enjekte ederiz yapıştırıcı katılaşarak tümöre giden kanı keser.
Elle me colle comme de la glue.
Sülük gibi yapışmıştı.
Et la colle?
Yapıştırıcı kullanılsa?
- Et la colle? - Je suis désolée.
- Yapıştırıcı mı kullanılsa?
Cette malformation veineuse, le Dr Shepard parlait de colle endovasculaire pour l'embolisation, ils l'utilisent dans les malformations neuro, et je me demandais...
Şu A.V.M. Dr. Shepherd tıkama yapıştırıcısından bahsetmişti. Beyin A.V.M'lerinde kullanılıyormuş.
- Je dis... que je vais avoir besoin de la masse de colle.
- Diyorum ki aşırı miktarda yapıştırıcı lazım.
Je dis que la colle ne fonctionnera pas, les radiations non plus, et je ne veux pas opérer.
Yapıştırıcının işe yaramayacağını, radyasyonun işe yaramayacağını söylüyorum ve cerrahi müdahale etmek istemiyorum.
Cette colle est conçue pour être utilisée dans le cerveau, mais j'aimerais l'essayer dans votre cœur.
Yapıştırıcı beyinde kullanım için tasarlandı ama ben kalbinizde denemek istiyorum.
Combien de colle pour la malformation pensez-vous qu'il faille?
Ne kadar A.V.M yapıştırıcısına ihtiyacımız olur?
Je fais une embolisation liquide avec de la colle.
Yapıştırıcı ile sıvı embolizasyonu yapacağım.
Attendez, de la colle pour anévrismes cérébraux?
Beyin anevrizması için kullanılan yapıştırıcı mı?
Plus de colle.
Daha fazla yapıştırıcı.
J'ai dû acheter un pistolet à colle, vous savez?
Tutkalı tabancası almam gerekiyordu. - Tüm ihtiyacın olan biraz el becerisi. Biliyor musun?
Le pistolet à colle, j'ai dû en commander un spécial.
Tutkal tabancası sipariş etmiştim.
Alors peu importe ce que c'est, ça ne colle pas avec l'histoire officielle.
Resmi hikaye ile bu olay arasında uyuşmayan noktalar var.
Pff, tous le monde me colle.
Her şey üzerime yapışıyor.
C'est pas le genre à lancer des trucs sur le mur en espérant que ça colle.
Bok atıp, yapışsın diye dua eden bir kadın değildir.
Ce cheval a quitté l'écurie, pour l'usine de colle et sert à des projets artistiques.
O at ahırı terk edip, tutkal fabrikasına gitti ve sanat projelerinde kullanılmıştı.
Ils ont trouvé du maxicylofentabol dans la colle.
Yapıştırıcıda maxicylofentabol bulmuşlar.
De vrais pots de colle.
Bilgin olsun, çok sinir bozucular.
Tu es la colle du service.
Sen aslında buranın tutkalısın.
Damien, on ne mange pas la colle!
Hayır! Damien, yapıştırıcı yenmez!
La colle ne se mange pas!
Yapıştırıcı yemek için değildir!
Non, je sors d'une séance d'épilation et mon short colle.
Hayır, daha yeni ağda yaptırdım ve şortum yapış yapış
Ça colle.
Çok mantıklı.