Translate.vc / Français → Turc / Compassion
Compassion traduction Turc
1,953 traduction parallèle
Ayez de la compassion et tuez-moi.
Onurlu bir iş yap ve beni hemen öldür.
On ne dit pas ça, et si c'est le cas, on est sans compassion pour le Colonel.
Öyle söylemezler, söyleseler bile, Albay'a merhamet beslemiyorlar.
Je montre juste un peu de compassion pour une autre personne... et pour ma bite.
Çünkü burada bir insana sevgi gösteriyorum. Ve penisimi.
Le chef veut qu'on montre de la compassion.
Şef bizden halkın şefkatini göstermemizi istiyor.
Allez, de la compassion!
Haydi ama! Şimdi merhametinizi gösterin!
Elle a eu la compassion de me laisser récupérer mon avenir.
Benim gitmeme izin vererek bana merhamet gösterdi. Gelecegime yönelik.
La compassion est une vertu.
Merhamet bir erdemdir.
Je vois que votre compassion les atteint.
Merhametinin onları da kapsadığını görüyorum.
Le futur dirigeant de Mongo ne devrait pas avoir de la compassion pour tous?
Mongo'nun bir sonraki yöneticisinin... herkeze merhamet göstermesi gerekmez mi?
Ça m'étonne que la police de Miami ne vous ait pas recalée pour votre manque de compassion.
Miami Polis Teşkilatı'nın şefkat eksikliğinden seni bırakmaması şaşırtıcı.
Je ne suis qu'une femme, et c'est humain Je mérite votre compassion
Ben sadece bir kadınım, o bir insan, bunun için üzgün olmalı.
Tu avais toute ma compassion mon pote.
Neşelendirmeye çalışıyorum seni.
Et peut-être que quelqu'un devrait apprendre à Kyle à montrer un peu de compassion. Personne! C'est horrible!
Bu berbat!
Après des années passées auprès de mon père à montrer de la compassion, il s'est tourné vers toi les bras ouverts.
Onca yıldır bana merhamet göstermeyi suç sayan babam seni kollarını açıp kucakladı.
J'aime ces soirées, la Bourse simulant la compassion.
Böyle etkinlikleri seviyorum. Merkez umurundaymış gibi davranıyor.
Même mieux, parce que je peux jouer la carte de la compassion avec les femmes.
Hatta artık kadınlara "sempati kartımı" da oynayabileceğim.
Tu étais une vision en DolceGabana et de la compassion.
Sen Dolce Gabbana ile bir şefkat görüntüsüydün.
Je ne n'attends de compassion de personne pour moi, mais il veut encore tuer Beth,
Kimsenin arkamdan ağlayıp göz yaşı dökmesini istemem ama o hala Beth'i öldürmek istiyor.
Je crois en la paix, la compassion et la tolérance.
Huzur, şefkat ve hoşgörüye inanıyorum.
Une règle d'art Martial est la compassion, pour aider les autres.
Savaş sanatlarında kurallar vardır, şefkat, başkalarına yardım etmek...
Mais tu ne peux pas raisonner avec compassion coupable.
Öfken, mantıklı davranmanı engelliyor.
Quand vous m'avez amené ici, m'avez inoculé le rétrovirus qui m'a rendu humain, vous seule m'avez montré de la compassion.
İnsanların beni buraya getirip beni insana dönüştüren retrovirüsü verdiklerinde sen tek başına bana yakınlık göstermiştin.
Vous ne concevez pas la compassion.
Çünkü merhamet nedir anlamıyorsun.
Pas de compassion pour ceux qui sont tombés.
Düşene acımak yok.
Il est violent et perturbé, mais il doit être capable d'un peu de merci et de compassion.
Vahşi ve sorunlu olsa da... hala merhamet duygusu olmalı.
Aucune compassion?
Hiç merhametin yok mu?
Pour certains, ça veut dire un effort d'humanité et de compassion. Pour d'autres, c'est apprendre à soigner les patients en évitant de trop s'impliquer émotionnellement.
Bu bazılarımız için, insaniyet ve tutku gibi kaybolmuş değerleri yeniden kazanmak bazılarımız için ise, hastalarına bağlanmadan onları tedavi etmeyi öğrenebilmek demek.
Tu ne peux pas venir ici par compassion.
Buraya ona acıdığın için gelmiş olman imkansız.
La compassion.
Merhamet.
Et de la compassion.
Ve merhametli olmaktır.
D'un côté, un acte de compassion, de l'autre, un acte démoniaque.
Biri sevginin getirdiği şefkat diğeri ise şeytani bir salgın.
Il n'avait qu'une faiblesse... La compassion.
Tek zaafı var oda merhameti.
Je n'ai pas besoin de ta compassion.
Şefkate ihtiyacım yok, Merlin. Özellikle de senin.
Parfait pour s'attirer la compassion, surtout la tienne.
Sanki ona acımamız için tasarlanmış bir plan. Özellikle de senin.
Comment changer ce comportement de groupe aberrant, qui ne motive aucune compassion pour les millions de mort en Irak et en Afghanistan, afin que la corporatocratie puisse contrôler les ressources énergétiques et la production d'opium pour les profits de Wall Street.
Sırf Corporatocracy enerji ve afyon üretimini yönetebilsin ve Wall Street'in kar elde edebilsin diye Irak ve Afganistan'da katledilen milyonlara duyarsız kalabilen bu sapkın tutumu nasıl durdurabiliriz?
Je voudrais pas que vous vous attendiez à une forme d'indulgence de ma part, ou à de la compassion. Vous comprenez ce que je vous dis?
Ve bunu söylememin nedeni şu ki kişiliğimin daha iyileşeceğine dair bir acıma hissi bile taşımıyorum.
Et ayez de la compassion pour lui.
Ve ona merhamet et.
Mon intérêt et ma compassion se limitent à ça.
Benim endişem ve merhametim ancak bu kadarla sınırlı.
Tout le monde a de la compassion pour ceux qui ont perdu des proches.
Özellikle bombalama olaylarında yakınlarını kaybedenlere... herkesin sempatiyle yaklaştığını görüyoruz.
Tout le monde a de la compassion pour ceux qui ont perdu des leurs dernièrement.
Özellikle bombalama olaylarında yakınlarını kaybedenlere... herkesin sempatiyle yaklaştığını görüyoruz.
Le Seigneur n'est qu'amour et compassion.
Rabbimiz merhamet ve sevgi doludur.
Par compassion, il ira la voir tous les jours pendant une semaine.
İlgi göstermek için onu her gün ziyaret eder, ama, belki bir hafta?
Compassion.
Şefkat.
Beaucoup de victimes, il dit les avoir tué par compassion.
Çoğu kurbanını merhameti yüzünden öldürdüğünü söylüyor.
Que voilà une touchante démonstration de compassion...
Ne dokunaklı bir sahne.
Votre compassion est une bénédiction en ces temps troubles.
Bu zor günlerde gösterdiğiniz anlayış için teşekkürler.
Le peuple soviétique a montré une grande compassion.
Sovyet halkı, sizlere büyük merhamet gösterdi.
le meurtre et la compassion sont les dernières choses qu'un chef doit apprendre
Öldürmek ve şevkat... bir liderin öğrenmesi gereken son şeylerdi.
Les deltoïdes de compassion Les abdos de gentillesse
Burada şefkat tendonları.
Un peu de compassion.
Biraz duyarlı olur musun lütfen?
Non, j'ai de la compassion, voilà tout.
Hayır, hayır.