Translate.vc / Français → Turc / Conversation
Conversation traduction Turc
10,109 traduction parallèle
- Un ballet... de mante religieuse piano Mongole Super conversation.
- Moğolistanlı bir peygamber devesi piyano baleti.
Et si j'avais une preuve on n'aurait pas cette conversation. On serait en train de te faire passer ton entretient de sortie.
Kanıtım olsaydı bu konuşmayı değil, çıkış görüşmeni yapıyor olurduk.
Et j'en ai fini avec cette conversation.
Bu konuşmayla işim bitti. Şimdi nerede olduğumuzu anlıyorum.
Et tu savais que "qui s'en soucie" a été inventé pour décrire cette conversation?
"Bize ne?" teriminin bu konuşmayı tanımlamak için bulunduğunu biliyor muydun peki? - Sessiz.
La conversation qui rend tout réel.
Ciddi konulardan bahsetmenin sırası değil.
C'était un plaisir de vous rencontrer, mais cette conversation est terminée.
Sizinle tanıştığıma sevindim ama bu konuşma burada bitti.
Mais j'espère que nous pourrons continuer cette conversation de façon plus approfondie.
Bu muhabbetimize daha samimi bir ortamda devam etmek isterim.
Attendez, est-ce toujours une conversation évasive ou devenons-nous honnêtes tout à coup?
- Biz de değiliz. Bekle, hala sır küpü müsün yoksa aniden dürüst olmaya mı başladın?
La défense veut que le juge vérifie la conversation de Rusty et de Slider, ainsi que ses notes et enregistrements. - Quoi?
Savunma, Rusty ve Kaypak arasındaki konuşmayla ilgili tüm kayıtların yargıç tarafından incelenmesini talep ediyor.
Si c'est le cas. Je ne veux plus participer à cette conversation.
Eğer mesele buysa ben artık bu konuşmaya taraf olmayacağım.
Oui, cette conversation n'est pas très perspicace.
Evet. Pek aydınlatıcı bir muhabbet olmadı.
Si tu trouves mes vêtements par terre ou sur le fauteuil, je devrai avoir... une conversation intime avec Béatrice.
Eğer yerde veya koltukta bir kıyafetimi yakalarsan... şey yapmam gerekecek. Beatrice'le samimi bir sohbet yapmam gerekecek
Je devrais peut-être avoir une petite conversation avec lui pour savoir ce qui s'est passé.
- Hayır. Belki de oraya gidip tuhaf bir muhabbete girişmeli ve neler olduğunu çözmeye çalışmalıyım.
J'ai entendu la conversation qui Jason et le Est-ce que la reine souhaite négocier la paix?
I jason ve kraliçe barış müzakere istiyor konuşma duydunuz mu?
Si vous avez des problèmes de père, Agent Aubrey, peut-être qu'une consultation avec un psychologue serait plus avantageuse qu'une conversation avec moi.
Baba sorunlarınız varsa benim yerime bir psikologla konuşmanız sizin için daha faydalı olabilir Ajan Aubrey.
Cette conversation n'est pas terminée, M. Callen.
Bu konu henüz kapanmadı Bay Callen.
Si il avait été clair à propos de toute cette histoire, On n'aurait pas eu cette conversation,
Baştan beri bu konuda açık olsaydı bu konuşmayı yapmazdık.
J'étais à cours de conversation.
Konuşacak şeylerimiz bitiyordu az daha.
Et d'un coup, me voilà dépassé par cette conversation.
Bir anda konuya Fransız kaldım.
D'accord, mais avant que nous n'ayons cette conversation...
Ama bu tartışmaya başlamadan önce...
Ashildr, vu qu'on va de toute façon oublier cette conversation, pourrais-tu nous dire ce qui s'est passé hier pour nécessiter une peine de mort.
Ashildr, madem bu konuşmaları yaptığımızı unutacağız dün gece burada, ölüm cezası vermeni gerektirecek neler yaşandı söyleyebilir misin?
On a déjà eu cette conversation.
- Bunun üstünden geçsin.
C'est une conversation ou de la séduction?
Bu bir konuşma mı yoksa baştan çıkarma mı?
T'es nul pour faire la conversation. Et je ne peux pas faire ce voyage tout seul.
Hiç hoşsohbet değilsin ve bu yolculuğu tek başıma gerçekleştiremem.
Bonne conversation.
Güzel konuşmaydı.
Sir Gaveston aura une conversation... approfondie? avec mon chancelier.
Sör Gaveston şeyle görüşür- -... approfondie, değil mi?
Que diriez-vous nous sommes éliminés de cet exercice futile sur le but afin que nous puissions avoir une vraie conversation sans tout le monde autour?
Bu faydasız uygulamadan bilerek elenmeye ne dersin? Böylece etrafımızda kimse olmadan gerçek bir sohbet yapabiliriz.
Je ferais la conversation.
Konuşmayı ben yaparım.
Après notre conversation...
Konuşmalarımızdan sonra...
Quelqu'un qui m'écoutera, quelqu'un qui pourrait changer la conversation.
Dinleyecek olayı değiştirebilecek biri.
Notre conversation pourrait s'avérer très peu... plaisante.
Konuşmamız biraz nahoş bitebilir.
Nous ne devrions même pas avoir cette conversation.
Bu sohbeti yapıyor bile olmamalıyız.
- OK, je vais faire comme si tu ne venais pas de me dire que j'ai de la chance que mes parents soient morts et oublier cette conversation tout de suite. Shelby, je...
- Tamam, ailem öldüğü için şanslı olduğumu söylememişsin gibi davranacağım ve hemen bu muhabbetten uzaklaşacağım.
Aucune activité signalée sur sa carte de crédit, ni de vidéo de Simon après sa conversation avec Alex hier soir.
Bilgi Edinme Birimi hiçbir kredi kart etkinliği rapor etmiyor dün gece Alex ile konuşmasından sonra Simon ile ilgili bir kamera kaydı da yok.
Comme moi... de cette conversation.
Benim bu sohbetten kaybolduğum gibi.
C'est la seule chose que tu retiens de cette conversation?
Bu konuşmadan çıkardığın tek şey cidden o mu?
Après la conversation dans l'avion, j'ai su ce qui était en jeu... La société entière.
Uçaktaki konuşmamızdan sonra tüm şirketin tehlikede olduğunu biliyordum.
Je veux juste avoir une conversation privée avec lui.
Sadece onunla özel bir konuşma yapmak istiyorum.
Vous devriez choisir de meilleurs sujets de conversation.
Daha iyi sohbet konuları bulmanı öneririm.
Vous n'avez pas fait avancer la conversation.
Muhabbetimizi hiç ilerletmedin.
Votre conversation.
İkinizin konuştuğunu söyledin
On va avoir un conversation sur ce qui vient juste de se passer.
Az önce olanları konuşmamız gerek.
Après lui avoir arraché une dent, nous avons eu une conversation intéressante à propos de R.U.C.H.E
Dişini söktükten sonra aramızda H.I.V.E hakkında ilginç bir konuşma geçti.
Je ne veux pas vous mettre mal à l'aise, mais, avant d'aller plus loin, j'aimerais enregistrer notre conversation.
Rahatsız olmanı istemem ama devam etmeden önce... -... konuşmamızı kaydetmek istiyorum, sorun olur mu?
On peut continuer notre conversation demain, on va arrêter maintenant.
Konuşmamıza yarın devam edebiliriz, o yüzden şimdilik susalım.
Rappelle-toi seulement, si tu parle au président demain, que nous n'avons pas eu cette conversation.
Unutma, başkanla yarın konuşursan bu konuşmaların hiçbiri olmadı.
C'était une conversation privée!
Hayır, bu özel bir konuşmaydı!
Cette conversation a eu lieu dans ma chambre.
Bu konuşmayı benim odamda yaptık.
Donc toute cette conversation à propos d'une enfance traumatisante est juste nulle, alors?
Yani tüm o sarsıcı çocukluk muhabbeti yalan mıydı?
- Parce que si c'est le cas... - Cette conversation est finie.
- Konuşmamız sona erdi.
- Cessez cette conversation.
- Bu konuşmayı kesin.