Translate.vc / Français → Turc / Coolidge
Coolidge traduction Turc
136 traduction parallèle
Je devrais aller dire à Coolidge de plier bagage.
Belki de eve gidip Coolidge'in etrafına tel çektirsem daha iyi olur.
J'ai dit que Calvin Coolidge était le 1 er président.
Calvin Coolidge ilk başkan dedim.
Moi qui fais plus d'argent que... que les trois Mousquetaires à eux deux!
Neden, ben çok para kazanıyorum Calvin Coolidge'den bile daha çok kazanıyorum.
Percepteur, moi, jamais de la vie.
Büyükbabam Başkan Coolidge'in muhafızıydı.
Grand-père était garde du corps du Président Coolidge. Incroyable!
Serviste en erken emeklilik, kalpten dolayı.
Par respect de la légalité, voici une assignation prescrivant au président Coolidge de comparaître devant ce tribunal, et de certifier qu'il a eu connaissance des faits de l'affaire.
Mahkemenin selameti açısından, Bu duruşma başlamadan önce dosyayla ilgili bilgilerinden... faydalanmak amacıyla Başkan Coolidge'ın tanıklığını... talep eden bir dilekçe hazırladım.
Je suis déçu, je pensais que c'était le président Coolidge.
Rahatsız etmiyorum umarım. Coolidge'ı bekliyordum
L'histoire Coolidge déchaîne les passions.
Coolidge ismi onları deliye döndürdü.
Le président Coolidge a décliné votre invitation à comparaître.
Başkan nazik davetinizi red etti.
La défense remercie monsieur Coolidge pour sa gracieuse réponse à notre requête.
Savunma Bay Coolidge'a... çağrımızı dikkate aldığı için teşekkür etmeli.
Transmettez mes amitiés à votre Président et à Madame Coolidge.
Başkanınıza sevgilerimi iletin, oldu mu? Ve bayan Coolidge'e de.
Boire est un péché et c'est contraire aux principes du président Coolidge.
İçki içmenin Coolidge yasalarına göre günah olduğunu bilmiyor musun?
Vous vous croyez face à un système de pouvoir qui va du président Coolidge au juge Thayer en passant par le gouverneur.
Siz sisteme karşı savaşıyorsunuz... Yani Başkan Coolidge, Yargıç Thayer, Vali hapishanedeki her gardiyana karşı...
Ça, c'est mon école, Calvin Coolidge.
Şu Calvin Coolidge Ortaokulu.
Je m'appelle Wade Coolidge, et vous?
Benim adım Wade Coolidge. Seninki nedir?
Coolidge brisant la grève de la police de Boston.
Belki... Coolidge'in, Boston polisinin grevini dağıtması,
Cette année, le Grammy de la meilleure chanteuse sera présenté par Rita Coolidge et Tony Orlando!
Burası 652-1652. Hayır, şu anda evde değil.
Il me reste qu'à t'immoler par le feu. Tu ne connais pas ta force? C'est moi?
Bu yılın en iyi kadın şarkıcısı Grammy Ödülü'nü vermek için sahnede Rita Coolidge ve Tony Orlando.
M. Walter Coolidge. J'aimerais féliciter toute l'équipe de baseball.
Bay Walter Coolidge.
Notre cher directeur, M. Walter Coolidge.
Saygıdeğer okul müdürümüz, Bay Walter Coolidge.
Coolidge, vous vous rasez avec une hache?
Selam, Coolidge, baltayla traşı denedin mi?
N'importe quand, M. Coolidge.
Ne zaman isterseniz, Bay. Coolidge.
Il parlait avec admiration de Coolidge... et du Parti Républicain... avec l'accent du bostonien de la haute société.
Coolidge ve Cumhuriyetçi Parti'den söz ederken hayranlığı gizleyemeyen... sesi üst tabakadan Bostonlularınki gibidir.
A Washington, D.C., il est présenté... à Calvin Coolidge et Herbert Hoover.
Washington, D.C.'de, Calvin Coolidge ve... Herbert Hoover ile tanıştırılır.
"SITE FUTUR DE L'ECOLE DE COMMERCE MELON" Comme Calvin Coolidge l'a dit... "L'affaire de l'Amérique est de faire des affaires."
Calvin Coolidge bir keresinde demiş ki : "Amerika'nın işi iştir."
" elle identifie l'agent Brecken-Coolidge comme étant son agresseur.
" Polis şefi Brecken-Coolidge'i saldırganı olarak teşhir eder.
" Cela s'annonce mal pour l'agent Coolidge.
" Her şey nazik polis şefi Coolidge için karanlık görünür.
Calvin Coolidge?
- Calvin Coolidge'le mi?
Coolidge chez les bouseux.
"Ağzı sıkı Calvin, kasabalılarla kaynaştı."
Il est chercheur à l'institut Coolidge, spécialiste en théorie des nombres et en développement limité.
Uzun rakamlar alanında uzman. Özel numaralar, fabrikalar...
Si c'était moi qui... ne m'en étais pas tiré, ton père serait en train de parler à mon fils. Jim
Hayatta kalamayan ben olsaydım Binbaşı Coolidge şimdi oğlum Jim'le konuşuyor olurdu.
Elle fut donc vendue au 2ème classe Erine Coolidge le jour où il s'embarqua pour Paris.
Paris'e yelken açtığı gün Piyade Eri Erine Coolidge satın almıştı bunu.
Son devoir accompli, il retrouva ton arrière-grand-mère et rangea cette montre dans une boîte à café où elle resta jusqu'à la mobilisation de ton grand-père, Dane qu'on envoyait combattre les Allemands à son tour pendant la 2ème Guerre mondiale.
Ve de görevini bitirdiği zaman evine, büyük büyük annenin yanına dönmüş saati çıkarıp eski bir kahve kavanozuna koymuş ve de orada kalmış. Ta ki büyük baban Dane Coolidge Almanlarla savaşmak için ülkesi tarafından çağrılana kadar. Bu sefer İkinci Dünya Savaşı'ydı.
Jamais vainqueur n'a quitté le ring aussi vite que Coolidge.
Coolidge şu ana kadarki galip boksçuların hepsinden çok daha hızlı bir şekilde ringi terk etti.
Calvin Coolidge...
Calvin Coolidge.
Coolidge, fais-moi plaiChef.
Coolidge, bana bir iyilik yap.
Coolidge t'a dit Ça?
Coolidge mi bunu size anlattı?
Tu es content, Coolidge?
Mutlu musun, Coolidge?
Coolidge et toi, vous devriez ouvrir un Snack.
Bence Coolidge ile sen konuşma işini otamatiğe bağlamışsınız.
Tu as perdu, Coolidge.
Sen kaybettin, Coolidge.
Écoute, Coolidge... Ne viens pas. C'est personnel.
Şimdi, beni dinle Coolidge, benimle gelmiyorsun.
Dis, Coolidge...
Biliyor musun, Coolidge...
Tu es né quand Calvin Coolidge était président des États-Unis.
Doğduğunda Calvin Coolidge... Amerika... başkanıydı.
- Oui, M. Coolidge.
- Evet, Mr. Coolidge.
McKinley, Roosevelt, Taft... Wilson, Harding, Coolidge, Hoover, Roosevelt, Truman...
... McKinley, Roosevelt, Taft, Wilson, Harding, Coolidge, Hoover...
Je ne suis jamais sorti avec un homme qui a connu Calvin Coolidge.
Şimdiye kadar Calvin Coolidge'ı tanıyan kimseyle çıkmamıştım.
Il y a un tel fossé entre ces gens qui tentent de vivre pour eux-mêmes et l'élitisme du parti travailliste qu'il faut remplir ce fossé.
Başkan Coolidge sessiz sakin bir adamdı. Ülkede espri konusu haline gelmişti. Basında duygusuz ve espriden anlamayan bir portresi vardı.
Gould découvrit qu'il y avait un changement fondamental dans leur relation à la politique.
"Başkan Coolidge Beyaz Saray'da Oyuncuları Ağırladı."
Mais tu sais ce que j'ai appris en sept ans à Coolidge?
Buradaki yedi yıl boyunca öğrendim ki...
L'université Collidge.
Coolidge College.
Quand?
- Evet, Calvin Coolidge? - Ne zaman?