Translate.vc / Français → Turc / Course
Course traduction Turc
8,867 traduction parallèle
A votre mariage, il y avait un autre cheval dans la course.
Raja Awasthiyi duymuş olmalısın.
Voilà comment tu gères ta course.
Ben mi söyledim ona bana boşanma celbi yollasın diye?
Et avoir votre tête-sbire me donner la course ici, non merci.
Sonra yardımcın beni oyalamaya mı çalışsın? Hayır teşekkürler.
Tu veux déjeuner? La course de chiens commence à 1 h.
- Köpek yarışları saat 1'de başlıyor.
Tu vois? Regarde les noms de la sixième course.
Bak bakalım altıncı koşuda kim yarışıyor ;
Est-ce que j'apporte mes souliers de course?
- Kesinlikle bikini getirmelisin. - Koşu ayakkabılarımı alayım mı?
Course numéro 3, cheval numéro 1.
Üçüncü yarış, bir numaralı at.
Ici, mes vêtements de course.
Koşu malzemelerimin yeri burası.
Trouve mes vêtements de course et aide-moi.
Dolaptan koşu malzemelerini al da toplanmama yardım et.
Sortez du peloton de course!
Yarıştan çıkın!
On fait la course.
Yukarıya senden hızlı çıkarım.
C'est une course poursuite.
Yüksek süratli kovalamaca yapıyoruz burada.
Si la vie est une course, alors j'ai été battue sur la ligne d'arrivée.
Hayat bir yarışsa, bitiş çizgisine doğru beni o yendi.
Une fois, au Mississipi, Nadine et moi avons vu un éclopé, avec une seule jambe faire la course avec un homme normal. Et la gagner.
Mississippi'deyken Nadine'le tek bacaklı, koltuk değnekli bir sakatın normal biriyle yarışıp kazandığını gördük.
COURSE À LA CRÉATION DU SOLDAT DE DEMAIN
YARININ ASKERİNİ YARATMA YARIŞI
J'arrive au pas de course!
Oh, Hemen geleceğim.
Une semaine de course gratuite.
Bir haftalik aliºveriºini bedavaya veririm.
"Now, this one, single-breasted, of course."
Hem de bu tek sira dügmeli.
On avait, vous savez... des voitures et des bateaux et quelques chevaux de course, mais rien de...
Vardı arabalarımız, teknelerimiz ve yarış atlarımız vardı ama- - Hisse senedi, emekli maaşı, emeklilik fonu var mı?
Je cherche la course de rue illégale.
Afedersin, illegal sokak yarışlarını arıyorum.
Ce sera pas une course amicale.
Sanırım dostane bir yarış olmayacak.
Que la course commence!
Yarışı başlat!
Vite, j'ai une course!
Acele et. Bir yarıştayım.
On fait la course jusqu'à Rio?
Rio'ya kadar yarışalım mı?
Si elle s'est mis dans la tête d'aller à une course, elle pourrait être partie pendant des jours.
Aklında bir kaçış fikri olsa bile sadece o gün için gitmiş olabilir.
C'était les démons de la course.
Şeytanlarla yarışıyordum.
Il a même déjà été pilote de course.
Bir keresinde de yarış arabası pilotu olmuştu.
On a une course.
Havuz çevresi yarışlarımız var.
- J'avais une course à faire.
- İşim vardı. Sana ne?
Les sauveteurs engagent une course contre la montre, fouillant à travers les décombres dans l'espoir de trouver le plus de survivants possible.
Kurtarma ekipleri saate karşı yarışıyor, bulabildikleri kadar canlı insan için etrafı araştırıyorlar.
Leur disposition révèle une course désordonnée.
Şekli karışık bir kaçış yaptığını gösteriyor.
On faisait de la course à pied.
Parkur yapardık.
De la vraie course?
- Gerçek parkur mu?
- Tu t'en es très bien sorti. En fait, je vois les rencards comme une course que je dois gagner.
İşin aslı, randevunun bitiş çizgisine varma acelesi olmadığını hatırlamalıyım.
Et j'espère seulement que ce n'est pas Bruce 1, ce qui ne laisse qu'un seul en course.
Umarım Bruce I değildir. Bu da geriye tek bir ihtimal bırakıyor.
Il y a un truc sur la course au titre d'avocat général
Başsavcı olma yarışıyla ilgili bir parça var burada
Vous quittez votre job et vous vous lancez dans la course.
İşinden istifa edip yarışa dahil olacaksın.
Constantino est dans la course.
Constantino kesin yarışacak.
Il est hors course.
İzini kaybettirmiş.
On ne sera jamais bons à la course de haies.
Engelli koşuda iyi olmamamızın sebebi bu, asla da olamayacağız.
J'étais bon à la course, mais plus maintenant
Eskiden çok iyi koşardım ama artık o zamanlar geride kaldı.
Je veux dire, pas aujourd'hui, mais tu sais, j'ai une course aujourd'hui.
Yani, bugün değil tabii, bugün yarışım var biliyorsun.
Utilisez vos muscles et votre cerveau pour gagner cette course.
Kazanmak için kaslarınızı ve beyninizi kullanın.
Elle aurait participé à la course, sauvé notre boutique, trouvé un emploi.
Yarışmayı kazanır, dükkanı kurtarır, iş bulur diye.
Vijay est venu te chercher pour la course.
Vijay, seni yarışmaya götürmeye gelmiş.
Personne ne va participer à cette course.
Bu yarışa kimse koşmuyor.
Pour inaugurer cette course nous avons avec nous la voix qui a gagné des millions de cœurs.
Yarışmayı başlatması için milyonların kalbine taht kuran birini çağırdım buraya.
Je vais demander à Kumar Sanu de bien vouloir sonner la cloche pour le départ de la course.
Kumar Sanu'dan zili çalıp yarışı başlatmasını rica ettik.
Il ne nous battra pas dans cette course à l'espace.
Uzay yarışında bizi öne geçirmeyecektir.
- Je vous offre la course.
- Bu seferki benden olsun, aşkım.
Vous êtes prêts pour la course?
Yarışma için hazır mısınız?