Translate.vc / Français → Turc / Coy
Coy traduction Turc
67 traduction parallèle
Notre pin-up est une inspiration, frère Coy.
Takvim kızımız yalnızca ilham veriyor Coy kardeşim.
Tu te fais des idées.
Kendini kandırıyorsun Coy.
Bonne chance, Coy.
Umarım başarırsın Coy.
Coy et Spencer, videz la terre là-bas.
Coy, Spencer ile şu molozu boşaltın. Şuraya geri dökün.
Dénudez ce fil électrique.
Spencer, sen ve Coy biraz elektrik kablosu sökün.
Oui, nous avions éliminé Miller.
Coy! Miller'ın kim olduğunu biliyoruz ve onu daha önce buradan atmıştık.
Coy Cavendish.
Coy Cavendish.
- Coy.
- Coy.
Coy.
Coy.
Je veux aller plus loin que ca. Pas vrai, Coy?
Ondan çok dah öteye ulaşmak istiyorum.
Et moi?
Ya ben? - Coy.
Dites-moi, quand allez-vous pendre Coy?
Söylesenize, Coy'u ne zaman asacaksınız?
Coy, c'est a toi de jouer.
Pekala, Coy. İşte sana fırsat.
Mais Coy?
Ama Coy?
Bobby Mc Coy, Billy Schaffer.
Bobby McCoy, Billy Schaffer.
Écoutez. McCoy, je vais en prendre un, et l'autre va se tailler.
Mc Coy, biri bende, diğerini kaçıracağım.
Le vieux Coy est un homme puissant.
İhtiyar Coy LaHood çok güçlü biridir.
Pasteur, je m'appelle Coy LaHood.
Vaiz Efendi, ben Coy LaHood.
Je sais que tu es là, Coy!
Orada olduğunu biliyorum Coy!
On a voulu me parler, coy koi
Utangaç sazanlar söyledi
John Mc Coy, PDG de Biocyte.
John McCloy, Biocyte Eczacılık Başkanı.
Mais non! C'est Dom.
- Hayır, Phones Mc Coy!
- Les Cafards ont eu Coy!
- Böcekler Coy'u aldı!
Coy Awnee ramène le kickoff * pour Westerby, et remonte sur la gauche, il s'échappe et entame une superbe course.
Coy Awnee başlama vuruşunu yapıyor ve topu sol tarafa gönderiyor. Yakın taraftan kolayca sıyrıldı ve güzel bir koşu yapıyor.
Aider ce coy-bow à rentrer chez lui.
Kovboy'un da bir eve ihtiyacı olabilir.
- Tu sais pourquoi je t'aime Danny McCoy? - Pourquoi?
- Seni neden seviyorum biliyor musun Danny Mc Coy?
Et te dire que la seule chose que Mike n'a pas et que tu as très clairement, c'est le mojo de Danny McCoy.
Şunu söylemek isterim ki, Mike'ın sahip olmadığı şey sende olan Danny Mc Coy çekiciliği.
Écoute, tu n'as pas vu Danny McCoy par hasard?
Baksana, Danny Mc Coy'u buralarda gördün mü?
M. McCoy?
Bay Mc Coy?
- T'étais pas à l'église.
Bugün kilisede yoktun. Coy'la beraber şimdi oraya gidiyoruz.
D'une grande aide quand elle n'est pas avec lui.
Erkek arkadaşı Coy'la, vakit öldürmediği zamanlarda evde çok yardımcı olur
Coy, ça va, mais Teddy est un voyou.
Coy iyidir ama, Teddy lanet olası bir suçludur.
Elle verra les mains de Coy tout en le repoussant.
Onun tek göreceği şey itmeye uğraştığı Coy'un eli olacak.
Coy, emmène-la!
Coy, yukarı çıkar onu!
Je peux manger plus souvent chez Coy, ça aiderait.
Belki ben Coy'larda yiyebilirim anne, faydası olursa.
Coy écopa de 2 ans.
Coy'da bir kaç yıl ceza aldı.
Non, Danny Mc Coy ne fait pas ce genre d'erreur, mais apparemment Mike Cannon si!
Hayır. Asıl Danny McCoy yapmaz böyle bir hatayı. Ama anlaşılan Mike Cannon yapıyor.
Vous pensez que nous ignorons qui vous êtes, Monsieur Mc Coy?
Sizi tanımadığımızı mı sanıyorsunuz, Bay McCoy?
Je vous écoute, Monsieur Mc Coy.
Sizi dinliyorum, Bay McCoy.
Notre bébé devrait porter le nom Mc Coy.
Bebeğimizin bir adı olmalı. Ve o ad da McCoy olmalı.
Mac Coy, tu es là?
McCoy, orada mısın?
Mac Coy!
McCoy!
Au lieu d'être charmante, notre rencontre a été sordide.
Coy ve ben şirin bir şekilde tanışmalıydık ama biraz iğrenç oldu.
Coy!
- Coy.
Tu connais Kid Coy?
- Joe, Kid Coy'u tanıyorsun.
C'est à Coy que je veux parler.
Ben Coy'la konuşmak istiyorum.
Bonne-hey id-hey, An-hey.
Ok-çoy Yi-iy İkir-foy, An-yay.
Salade, courge, patates douces, carottes, pak choi.
Bu lahana, tatlı patates, havuç, çoy.
- Pak choi?
- Çoy?
C'est quoi ça?
Çoy da nedir?
- Coy?
- Coy?