Translate.vc / Français → Turc / Cuban
Cuban traduction Turc
68 traduction parallèle
Javier était un couturier cubain très en vogue à New York.
Javier, ateşli bir Cuban tasarımcısıydı ve New york moda dünyasının çok tanınan bir ismiydi.
Variedades Obispo Magasin National Cubain, la Havane
Variedades Obispo Cuban ulusal deposu Havana
La danse afro-cubaine, c'est la danse des esclaves.
Afro-Cuban dansı, kölelerin dansıdır.
Mark Cuban songe à investir.
Evet, Mark Cuban'i da yatirim konusunda ikna etmek üzereyim.
Et Cuban avec, sérieux.
Cuban'i da hatta. - Ciddiyim.
Carlos, voici Mark Cuban, et ses associés, Ken Austin et Kevin Shaw.
Carlos, bu bey Mark Cuban ve is ortaklari Ken Austin ve Kevin Shaw.
Je vous ai eu des réservations au restaurant Franco-Cubain... que vous aimez... Chez Guevara...
Sevdiğiniz French-Cuban lokantasında size yer ayırttım.
Big 3 dans le Big D pour le Big C. Mark Cuban... c'est moi.
Büyük C için Büyük D'de Büyük üç Mark Cuban İşte ben.
C'est Mark Cuban.
Bu Mark Cuban, efendim.
Que ferait Mark Cuban?
Mark Cuban ne yapardı?
Tu pêchais avec Mark Cuban.
Mark Cuban'la balık tutmakla meşguldün.
Cuban Pete * est partout dans cette affaire. ( * Ref. à la chanson dans The Mask )
Tıpkı Kübalı Pete gibi.
Qui, Mark Cuban?
Kim, Mark Cuban mı?
Carlos, Mark Cuban est raisonnable, il te suffirait de t'excuser. Allo?
Carlos, burada sana Mark Cuban'ın bence mantıklı olduğunu ve onunla o şekilde konuştuğun için özür dilemen gerektiğini söylüyorum.
Même si Mark Cuban voulait y mettre 20 millions? Vraiment?
Mark Cuban'ın ciddi ciddi 20 milyon koymak istediğini söylesem bile mi?
Je veux lever l'argent, et le virer de l'affaire.
Hayır, bak fiyatı kendi çapımda yükselttim, Cuban'ı işin dışına çıkarmak istiyorum.
J'oubliais Mark Cuban dans 5 minutes.
Beş dakika içinde Mark Cuban ile görüşmem var. Tamamen unutmuşum.
Mark Cuban songe à investir.
Evet, Mark Cuban'ı da yatırım konusunda ikna etmek üzereyim. Gerçekten mi?
Et Cuban avec, sérieux.
Cuban'ı da hatta. - Ciddiyim.
Carlos, voici Mark Cuban, et ses associés, Ken Austin et Kevin Shaw.
Carlos, bu bey Mark Cuban ve iş ortakları Ken Austin ve Kevin Shaw.
On partait se faire un Cubain.
Cuban'a gidiyoruz.
Tu peux t'asseoir et regarder Mark Cuban et moi faire tout faire fructifier.
Şimdi arkana yaslanıp Mark Cuban ile hisselerini büyütmemizi izleyebilirsin.
Et voici Mark Cuban, riche proprio des Mavericks, qui vient encore de décrocher le jackpot avec sa boîte de tequila en Bourse.
Mavericks'in milyarder sahibi Mark Cuban'ı yakaladık. Tekila şirketinin halka açılmasıyla servetine servet kattı.
- Comment ça? Tu m'avais parlé du gros potentiel, j'ai appelé Mark Cuban qui me l'a assuré.
- Sen öyle söylediğin için bu işin patlayacağını biliyordum ve Mark Cuban'ı arayıp doğrulattım.
Selon Cuban, je l'aurais regretté, alors je te les ai achetées.
Cuban, yapmazsam hayatım boyunca pişman olacağımı söyledi ben de seninkileri de satın aldım.
Et le Cubain.
Cuban'ı kontrol edin.
C'est un cadeau de Mark Cuban.
Mark Cuban'dan bir hediye.
Mr Cuban, votre jet est trop gros pour atterrir à Bali, nous allons devoir prendre l'hélicoptère pour aller à votre autre jet.
Ah, Bay Cuban, jetiniz Bali'ye inemeyecek kadar büyük, bu yüzden sizi diğer jetinize helikopterle götürmek zorunda kalacağız.
Mark Cuban ne paie pas autant.
Mark Cuban o kadar parayı hayatta ödemez.
Cuban?
Küba mı?
Cuban c'est parfait.
Küba yemeği mükemmeldir.
Mark Cuban a haussé son offre.
Mark Cuban teklifini arttırdı.
Faites qu'elle consente à l'offre de Cuban, ou la ligue fera appel à des avocats.
Onun Cuban'ın teklifine evet demesini sağla. Ya da lig işin içine avukatlarını sokacaktır.
Comme vous avez dis cela, nous aimerions avoir un engagement de votre part. pour entrer dans une négociation de bonne foi avec l'intention de vendre à Mr. Cuban.
Bunu da söyledikten sonra senin Bay Cuban'a takımı satmak için iyi niyetli bir uzlaşma sürecine girmeni bekliyoruz.
Je ne vends pas à Mark Cuban.
Mark Cuban'a da satmıyorum.
Mark Cuban.
- Mark Cuban.
Mark Cuban...
Mark Cuban...
On a une reunion avec Mark Cuban
Mark Cuban'la toplantımız var.
Donc, j'essaye de me préparer pour cette réunion avec Mark Cuban.
Mark Cuban toplantısına hazırlanmaya çalışıyorum.
Mr Cuban, vous avez acquis une participations importante dans les Hawks ce qui obligatoirement nous amène à nous interroger sur vos intentions pour le futur.
Bay Cuban, Hawks'ın bayağı geniş bir mal varlığını almışsınız. Sizin gelecek için ne gibi niyetleriniz olduğunu sorgulamaya itiyor bizi.
Bien, arrêtons le suspens, Mr Cuban.
O zaman lafı dolandırmayalım.
[Gloussement] Mais Juliette ne peut pas partir avant que la situation avec Marc Cuban ne soit résolue, n'est-ce pas?
Ama Juliette, Mark Cuban'la olan durum çözülene kadar bir yere gidemez değil mi?
Nico : C'est Nico Careles, M. Cuban.
Ben Nico Careles, Bay Cuban.
Il parlait de Mark Cuban.
Mark Cuban demek istemişti.
- Non, j'ai parlé à Mark Cuban.
- Hayir, yapmiyordum.
- Le proprio des Mavericks.
Mark Cuban ile iletisime geçtim, Dallas Mavericks'in sahibi.
Le mec de Cuban!
Cuban'in eleman.
- Non, j'ai parlé à Mark Cuban.
- Hayır, yapmıyordum.
- Le proprio des Mavericks.
Mark Cuban ile iletişime geçtim, Dallas Mavericks'in sahibi.
Le mec de Cuban!
Cuban'ın eleman.
Je fais une réservation pour à Cuban.
Küba yemeği için yer ayırttım.