English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Deal

Deal traduction Turc

2,044 traduction parallèle
Mec, le deal était que nous t'aidions à faire tomber les Caminos, pas à t'aider à être riche.
Anlaşmamız, Caminoları çökertmek için sana yardım etmekten ibaretti zenginleşmene yardım etmek için değildi.
Peut être que la CIA a fait un deal avec la police.
Muhtemelen CIA Alman polisiyle işbirliği yapmıştır.
Uh, alors le deal ne tient plus.
Olmaz o zaman bu iş.
Je pourrais peut-être lui trouver un deal pour qu'il lui rend ce qu'il lui doit.
Belki borcunu ödemek için plan yapabiliriz.
Vous avez passé un deal avec un tueur pour faire tomber un flic!
Bir polisi alt etmek için bir katille anlaşma yapmış boktan bir savcı!
Le seul deal dont on a parlé, c'est 400 kg d'or, pas 10 connards sur le bitume.
Tek anlaşmamız 400 kg altındı,... 10 kişiyi yere sermek değil!
Ses avocats ont fait accepter un deal.
- Avukatları anlaşma yaptı.
Non, non, Ron, est-ce que votre femme vous appelle au téléphone chaque fois qu'elle vise un deal au, uh...?
Hayır. Ron, karın kârlı bir alışveriş olduğunda- -
- Vous auriez tort de refuser un tel deal.
İyi bir teklif, kabul etmelisin.
Alors je serais plus qu'heureux de vous soumettre un nouveau deal.
O yüzden size bir güzellik yapabilirim.
Donc, voici le deal :
Evet, olacaklara gelelim.
Deal with it. Nommez-le.
Onunla başa çıkmalı, adını koymalıyım.
On dirait un deal de drogue qui a foiré, mais pure théorie.
Anlaşılan ters giden bir uyuşturucu işi ancak gerçek şu ki hiçbir bok bilmiyoruz, yani her şey mümkün.
Voilà le deal.
İşte sana anlaşma.
Il n'y a eu aucun deal.
Anlaşma falan yoktu.
- Je te l'ai dit. Le deal tient toujours?
Aynı anlaşma mı?
Ouais, et il donne beaucoup à cette communité là-bas avec des clinique, écoles, donations politiques, tout se que tu vux, donc voilà le deal :
Evet, parasinin çogunu buradaki topluluga geri veriyor klinikler, okullar, siyasal bagislar, adini sen koy. Mesele su :
- Le deal tient toujours, Yuri.
Plan aynen yürürlükte, Yuri.
D'accords, alors, voila le deal.
Pekala, mevzu şu.
- Deal.
- Anlaştık.
Si tu voulais que tout soit réglé, pourquoi t'as pas respecté le deal?
Sana yaptıklarından sonra sağ salim mi kalsın istiyorsun?
Cette petit gourde la! Et nous avons un deal. Deux bleus.
Bunu da ekleyelim ve anlaşalım - 2 mavi
Pas de New Deal pour elle.
Onun için yeni bir şey yok.
Il voulait que Kenny deal avec lui.
Kenny'nin de onunla birlikte gitmesini istemis.
Voici le deal, Renz.
Mevzu şöyle, Renz.
C'est ça, le deal?
- Bu bir anlaşma mı?
C'était le deal.
Anlaşma buydu.
Selon des sources non-identifiées... Rauf Lala a autorisé ces attaques après un deal qui a mal tourné.
Tanımlanamayan kaynaklara göre bu saldırıları Rauf Lala yaptı, çünkü uyuşturucu anlaşması iptal edildi.
Il est de coutume dans le Sud, une fois le deal conclu, que les deux parties... se serrent la main.
Biz Güneylilerin adetidir bir iş anlaşması karara bağlandığında,... el sıkışırız.
C'était le deal passé avec Fury.
Fury'le böyle anlaşmıştık.
On a aussi fait le deal de travailler ensemble, tu te souviens?
Ayrıca birlikte çalışacağımız konusunda da anlaşmıştık, hatırladın mı?
Voilà le deal.
İşte anlaşma.
Parfait. Voilà le deal...
Ama şöyle yapacağız...
Non, y a pas de deal.
Hayır Whip. Anlaşma yok.
Ça, c'est un deal, mec.
Anlaştık o hâlde kanka.
C'est pas un deal, nan.
Anlaşma değil bu.
Ça, maintenant, c'est pas un deal.
O hâlde anlaşma yok. Sorun değil.
Gamin, c'est plutôt un bon deal, si on y regarde.
Evlat, bu her türlü oldukça iyi bir anlaşma.
Voici le deal.
İşte sana anlaşma.
Quand on couchera ensemble, ça ne sera pas à cause du deal.
Seks yaptığımızda, bunun nedeni bir anlaşma olmayacak.
C'est quoi le deal, Frank?
Derdin nedir, Frank?
Ok. Oui, c'est le deal.
Anlaştık.
Tu as un deal. Oh!
- Anlaştık.
Que savez-vous du deal de l'entrepôt?
Depo hakkında ne biliyorsun.
Le mieux que tu puisses faire est de me montrer la meilleure façon de conclure ce deal.
En azından bu anlaşma gözüktüğünden daha iyi nasıl biter onu gösterebilirsin.
Le dernière fois que je t'ai aidé avec un deal je me suis retrouver attaché à un banc
En son bir anlaşmada sana yardım ettiğimde, ellerim bir banka kelepçelenmiş buldum kendimi.
Donc, voilà le deal.
İşte olay şu... Temizlik işleri cepte.
Et notre deal, Mikhail?
Anlasmamiz ne olacak, Mikhail?
Il s'est mêlé d'un deal avec un boxeur.
Bir dövüşçüyle olan anlaşmamı bozmaya çalışmıştı.
Si je conclus ce deal...
Bak, her yere gidebiliriz
C'est le deal. - "Le deal"?
Ne anlaşması?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]