Translate.vc / Français → Turc / Demand
Demand traduction Turc
41 traduction parallèle
1 Quand je vous ai demand € 1 de me financer à Dawson City, je vous ai dit que je connaissais l'emplacement d'une mine d'or.
Dawson City'de sizden para konusunda bana yardım etmenizi rica ettiğim zaman... bildiğim bir yerde çok zengin bir altın madeni var dedim.
Il M'a demand, car en temps de paix, je suis son instituteur, ReMagen.
Bana sordu çünkü savaştan önce burada, Remagen'de okul müdürüydüm.
Et toi, demand-lui comment tu t'appelles
Kendi adının ne olduğunu sorsana.
Ce jour-l , l'a roport, quand tu m'as demand de te marier avec moi... je n'ai pas su tout de suite quoi faire.
O gün, hava alanında, aniden bana evlenme teklifi ettiğinde. İlk önce ne yapacağımı bilemedim.
Elle avait des larmes dans ses yeux Quand elle a demand son p re... Pourquoi elle a t faite partir.
Ona babası sorulduğu zaman hep gözleri yaşarıyormuş... babasının onu sevmediğini ve evden gönderildiğini düşünüyormuş.
"Aucun mot de vous dans tout fait quelque temps? Je me suis demand ..."
Böyle bir zamanda konuşmak mı istiyorsun?
Rahul lui a rappel de sa m re. Alors il a demand Rahul de migrer
Rahul annesini istediğinde onu götürmek istediler.
J'esp re qu'Esha aime la robe J'ai pris de ce mod le J'ai m me demand au mod le qu'elle Le parfum favori est.
Umarım Esha bu tarz giysileri seviyordur.
Je ne vous ai jamais demand tout.
Ben hiçbir şey sormak istemiyorum.
"Vous m'avez demand de me marier, Et ensuite vous avez disparu."
Tam düğün sırasında ortadan kayboldun.
J'ai demand mon ami Charlie et sa femme, quelle m thode ils utilisent.
Arkadaşlarıma sürekli doğum kontrol için ne kullandıklarını sorarım. Ufak bir anket. Örneğin arkadaşım Charlie'ye karısıyla doğum kontrolü için ne kullandıklarını sordum.
C'est toi qui en as demand ...
Sen istemiştin.
- Tu m'as demand quoi?
Ne istemiştin? Fidgy Suyu!
Tu as demand de la Fiji?
Fidgy Suyu mu istemiştin?
Je leur ai demand de t'envoyer un truc.
Sana bir hediye almalarını söylemiştim.
Je me suis demand si c' tait une blague limite ou une blague raciste.
Ve kendinize sormanız gereken bu sert bir espri mi yoksa ırkçı bir espri mi?
N'as-tu pas demand � la v � rit �?
Kaba? Gerçeği söylememi sen istedin.
Tu n'as pas demand �?
Güzel bişeyler söyleyebilirdin.
Mais tu n'as pas demand � donc je n'ai rien dit.
Ama sen bunu istemediğin için söylemedim.
'Tu as pens � et tu t'es demand �'
"Hala soruyorsun. Hala düşünüyorsun."
J'ai demand � juste un signe. Et il en est arriv � tant.
Sadece bir işaret istemiştim, ama çok daha fazlasını buldum.
J'ai demand ‚ sa main.
Ben, ona evlenme teklifi ettim.
Pardon, mais je vous ai demand ‚ et vous trouviez ‡ a trop cher.
Özür dilerim efendim ama ben o zaman size sormuştum ve siz bu çok pahalı olur demiştiniz.
Elle pleurait et me l'a demand ‚, alors, je l'ai emmen ‚ e. C'est tout.
Evet... ağlıyordu ve benden kendisini doktora götürmemi istedi. Bu kadar.
Je ne te l'ai jamais demand ‚, Eddie.
Buda senin kararındı, Eddie. Ben senden bunu hiçbir zaman istemezdim.
On m'a demand ‚ de partir et j'ai ‚ t ‚ engag ‚ imm ‚ diatement comme directeur cr ‚ atif.
Sadece bu yüzden kovuldum. Hemen yaratıcılık direktörü olarak yeni is buldum.
Il a demand l'extradition pour qu'il recoive la peine de mort
İdam etme umuduyla onun Pennsylvania'ya iade edilmesini sağlamıştık.
Professeur, j'ai jamais demand
Profesör, bu zamana kadar kimseden bir şey istemedim.
On m'a demand de r v ler le point de rendez-vous convenu avec Aaron.
Aaron'la nerede buluşacağımızı söylememi istediler.
Vidéo "Ron" demande.
Video Ron Demand *.
Le procureur Stephen Heymann aurait par la suite déclaré à l'avocat extérieur du MIT que la goutte d'eau qui a fait déborder le vase avait été une déclaration de presse faite par une organisation fondée par Swartz et appelée "Demand Progress" ( Exigeons Mieux ).
Anlatılana göre, Steve Heymann, MIT danışmanına bardağı taşıran son damlanın Demand Progress adlı oluşumun basın açıklaması olduğunu söylemişti. Aaron bu oluşumun kurucularındandı.
Demand Progress est une organisation activiste en ligne
Demand Progress bir online aktivizm topluluğudur.
Swartz et Demand Progress ont été capables de mobiliser un soutien énorme à l'aide de méthodes traditionnelles combinées à un usage de la voix sur IP pour rendre très facile aux gens le fait d'appeler le Congrès.
Swartz ve Demand Progress, devasa bir destek oluşturmuştu bile. Geleneksel toplumsal öfke ve VoIP'yi ( Internet Üzerinden Ses Protokolü ) kullanmışlardı.
Angela, si tu lui demand ede témoigner et qu'il n'est pas innocent, Il pourrait souffler votre cas grand ouvert.
Angela, eğer ona tanıklık konusunda konuşursan ve kendisi de masum değilse davanı patlatabilir.
Tu peux faire marcher la VoD?
On Demand kanalını açabilir misin?
J'ai demand? 10 000, on s'est entendus sur neuf.
$ 10,000 istedim, dokuzunu kaptık.
Quand j'? tais en prison, il y avait un producteur de cin? ma avec moi et je lui ai demand?
Eskiden ortaklaşa iş yapardım, benimle birlikte olan bir film yapımcısı vardı, ve - ona dedim ki "Sence ben Humphrey Bogart'a benziyor muyum?".
J'me demand...
Ben sadece...
Dev ne m'a pas demand � avant de rompre ce mariage.
Dev bu evliliğin dışına adım atarken bana sormadı.
Tu ne m'as pas demand � non plus avant de le rejeter.
Ne de sen onu evden atmadan önce bana sordun.
C'est là qu'il a lancé "Demand Progress".
Gidip Demand Progress'i ( İlerleme Talep et ) kurdu.