Translate.vc / Français → Turc / Dost
Dost traduction Turc
5,650 traduction parallèle
"toute personne sinistre qui veut être ton ennemi commence toujours par essayer d'être ton ami."
"Düşmanın olmaya niyetli her kötü kişi..." "... buna hep seninle dost olmaya çalışarak başlar. "
Ou, au moins, amical.
Veya, en azından, dost kalalım.
De votre aide constante. - On ne peut pas être ami avec Violette.
Kimse Violette Leduc ile dost olamaz.
Katrina ne s'est pas qu'éclipsée, mais elle est revenue plus tard la queue entre les jambes, essayant de devenir mon amie.
Katrina sinsice kaçmakla kalmadı sonra kuyruğunu kıstırıp benimle dost olmak için geri döndü.
- Un ami proche?
- Çok mu yakin dost?
Ils ne sont pas tes amis.
Dost değiller!
Maxwell rappelle-moi de me trouver un nouveau meilleur ami.
Öyle olsun Maxwell, hatırlat da kendime yeni bir dost edineyim.
C'est quoi cet ami noir que personne ne remarque?
Kimsenin iplemediği zenci dost olayı nedir?
C'est bizarre qu'un type noir soit ami avec - avec des blancs.
- Çünkü zenci birinin beyaz biriyle dost olması garip.
Un vieil ami qui balançait vos faits et gestes au FBI.
Sizi FBI'ya gammazlayan eski bir dost...
Vous devez montrer une confiance totale, un confort total, et traiter vos ennemis comme de vieux amis.
Tam bir güven, tam bir rahatlık göstermeli ve düşmanlarınızı eski bir dost gibi selamlamalısınız.
Je pense que toi et moi allons être de très, très, bons amis à partir de maintenant.
Bence şu andan itibaren ikimiz çok sıkı dost olacağız.
Nous sommes amis maintenant?
Şu an dost muyuz?
On n'est pas amis.
- Hayır, dost değiliz. - Neeko.
C'est vrai, Louie, on aurait pu être potes, mais là tu es du mauvais côté, hein?
Haklısın Louie, dost olabilirdik. Ama yanlış tarafıma denk geldin.
Irv est un ami.
Irv bir dost.
Un vieil ami qui caftait vos faits et gestes au FBI...
... zamanında FBI'a sizinle ilgili bilgi veren eski bir dost...
Un vieil ami qui vendait vos informations au FBI...
... hakkinizda eskiden FBI'a bilgi veren eski bir dost,...
Une amie.
- Kimsin sen? - Bir dost.
Il était prêt à être humilié pour ton bien, mais c'est le genre d'amis qu'il est.
Senin hatırına aşağılanmayı göze almıştı. İşte öyle bir dost o.
Aujourd'hui j'ai vu un homme supplier son ami de ne pas se suicider et cet ami se fichait s'ils finissaient au fond d'un trou.
Bugün, dostuna intihar etmemesi için yalvaran bir adam gördüm. ... ve o dost, beraberinde diğer adamı da sürüklemekten kaçınmadı.
Ce bon vieux Joe... toujours à jeter de l'huile sur le feu.
Eski dost Joe... Ateşi benzinle söndürmeye çalışan...
Vous aviez dit que vous étiez ami avec les Mormons.
Mormonlarla dost olduğunu söylediğini sanıyordum.
Une vieille amie.
Eski bir dost.
Un vieil ami qui caftait vos faits et gestes au FBI...
Eskiden sizi FBI'a ispiyonlayan eski bir dost...
Un vieil ami qui caftait vos faits et gestes au FBI... Tu sais les espions...
Eskiden sizi FBI'a ispiyonlayan eski bir dost...
On finit pris entre vos amis qui deviennent vos ennemis et vos ennemis qui deviennent vos amis.
Dostlarınız düşman,... düşmanlarınız dost olduğunda,... iki arada bir derede kalıyorsunuz.
Salut, mon vieille ami. Trop bon!
Selam eski dost.
C'est pas normal tout ça, tout me paraît merdique parce qu'on est pas amis, et j'aime pas ça.
Bu hiç doğru gelmiyor. Her şey bombok ve iğrenç bir halde gibi geliyor. Çünkü ikimiz dost değiliz.
Non, il a besoin d'un allié avec un avion.
Hayır, ihtiyaç duyduğu şey uçağı olan bir dost.
Attendez, je veux être ami aussi.
Bekle biraz. Ben de dost olmak istiyorum.
Je pensais que tu étais mon ami.
Dost olduğumuzu sanıyordum.
Donc, les Indiens étaient amis avec les colons ou pas?
Kızılderililer sömürgecilerle dost muymuş değil miymiş?
Jeanine est une bonne amie, soeur et fille
O her zaman sadık bir dost ve arkadaş, örnek bir evlat ve kardeş olmuştur.
Peut-être qu'un nouvel agent nous rappelera pourquoi les serpents ne fraternisent pas avec les mangoustes.
Yeni bir idareci yılanların neden firavun fareleriyle dost olmadığını bize hatırlatır.
Et camarade métamorphe.
Ve şekil-değiştiren dost.
- une amitié après toutes ces années.
- Bu yıllar içerisinde dost da olduk.
Très bonne idée en théorie, mais on n'est plus trop copains.
Teorik olarak harika bir fikir gibi geliyor ancak Guy Young'la artık dost değiliz.
Il a dit qu'ils étaient meilleurs amis... un mec gentil, aucun ennemi, aucune raison que quelqu'un lui veuille du mal.
Çok iyi dost olduklarını söylüyor - uysal çocuk, düşmanı yok, kimsenin ona zarar vermesi için bir sebep yok.
Je devine que de faire des piqures n'est pas la meilleure façon de se faire des amis.
Sanıyorum dost kazanmanın en iyi yolu onlara şırınga vermek değildir.
Sonny m'a dit que vous étiez de vieux amis, mais je sais pourquoi vous êtes vraiment là.
Sonny eski dost olduğunuzu söyledi ama neden geldiğinizi biliyorum.
Je suis laissée de côté dans le froid alors que vous deux êtes des potes de textos.
Siz iki küçük dost mesajlaşırken ben dımdızlak dışarıda kaldım.
Les nations amies et ennemies collectent des infos sur elles
Dost ya da düşman uluslar birbirinden bilgi topluyor.
Cet appel, il est gentil mais il veut juste de la compagnie.
- Amirim? Bu çağrıdaki iyi adam ama kendine dost arıyor.
Nous étions... Nous étions plus comme de cool non-ennemies.
Dost da değiliz düşman da.
Mais cela m'a donné l'idée pour Herman, le gentil concierge que vous avez rencontré.
Ama bu Herman'a bir fikir verdi. Tanıştığınız şu dost canlısı hademe.
Un invité qui n'est pas un ami.
Dost olmayan bir misafir.
Tu sais les espions...
... zamanında FBI'a sizinle ilgili bilgi veren eski bir dost...
- Une amie.
- Bir dost.
Et un ami?
Peki ya dost?
Je croyais tout le monde parti.
# Ya eski bir dost # # bir cep dolusu para için, # # istediğin her şeyi sağlamak için sırtını incitseydi...