Translate.vc / Français → Turc / Dota
Dota traduction Turc
39 traduction parallèle
On jouait à DOTA jusqu'au matin.
Lan bütün gün Dota oynuyorduk sabaha kadar.
La division contre le crime organisé du FBI enquête sur M.E.N.D et Hope.
FBI'ın organize suçlar bölümü DOTA ve Hope'u araştırıyor.
Ok. Elle a ouvert M.E.N.D en 1953.
DOTA'ya 1993 yılında başlamış.
En août 2011, un tournoi du célèbre jeu de stratégie "Dota 2" s'est déroulé à Cologne en Allemagne.
Ağustos 2011'de Almanya'nın Köln kentinde popüler strateji oyunu Dota 2'nin bir turnuvası düzenlendi.
1 million de dollars en gagnant à Dota!
Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
Je suis devenu adulte le jour où j'ai commencé à jouer à Dota.
Yetişkin birine dönüştüğüm gün, Dota oynamaya başladığım gündür.
Et l'un des jeux à avoir ouvert la voie est Dota.
Ve gerçekten başı çeken oyunlardan birisi Dota.
Dota est quelque part entre le football et les échecs.
Dota futbolun ve satrançın bir çeşit karışımı.
C'est comme ça que j'expliquerais Dota à quelqu'un qui ne connait pas le jeu.
Sanırım Dota'yı bilmeyen birine böyle açıklamaya çalışırım.
Dota est un jeu de dynamiques.
Dota bir momentum oyunu.
Je dirais que Dota est un mode de vie.
Dota bir yaşam tarzıdır diyebilirim.
Dota c'est comme le basket.
Bunu birçok açıdan basketbola benzetiyorum.
Dota est un jeu qui unit tout le monde.
Dota herkesi birleştiren bir oyun.
Donc j'alimente ma compétitivité en jouant à Dota.
Bu yüzden rekabetçiliğimi kullanıyor ve onu Dota'yla doyuruyorum. Bu böylece benim o yönümü tamamen tatmin ediyor.
Il m'a dit ça dès un très jeune âge avant même de jouer à Dota.
O bunu çok genç bir yaştayken söyledi, Dota hiç ortaya çıkmadan önce.
Elle est dans l'équipe féminine de Dota à Singapour.
Singapur'daki kız Dota takımından.
Elle a abandonné l'idée de l'empêcher de jouer à Dota.
Dota oynamasını engellemeyi bıraktı.
Et pour les vainqueurs de Dota, 1 million de dollars!
Bu, kazanan için, Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
Dota, le jeu dans lequel je suis investi depuis 5 ans maintenant.
Dota, 5 yıldır oynadığım oyun.
En plus, si on regarde d'en haut, c'est la carte de Dota.
Artı, buradaki tüm kurulum eğer dikkatlice bakarsanız tıpatıp bir Dota haritasına benziyor.
Nous avons ici les meilleurs équipes du monde de Dota.
Burada, dünyanın en iyi Dota takımlarından bazıları var.
En Chine, la passion pour Dota est comparable à celle pour Starcraft en Corée.
Kore'de Starcraft insanlar için ne ise, Çin'de de Dota o.
Les filles aiment les joueurs de Dota.
Kızlar, erkek arkadaşlarının Dota oyuncuları olmalarını istiyor.
"Dans Dota, il y a toujours une nouvelle montagne à gravir".
Ve ben de dedim ki : "Dota'da her zaman tırmanacak yeni bir dağ vardır."
Je devais monter et descendre des marches, courir et soulever des poids, pour suggérer une métaphore avec Dota.
Merdivenler vardı, onlardan inip çıktım. Koşuşturup durdum, ağırlıklar kaldırdım. Sırf metafor yoluyla Dota'yla bağlantı kurabilmek için.
Alors bien sûr, ils veulent prouver que les chinois sont un cran au-dessus.
Bu yüzden, haliyle, Çin Dota'sının halen diğerlerinin bir çıta üstünde olduğunu kanıtlamak istiyorlar.
EHOME est une des plus vieilles organisations chinoises de Dota.
EHOME en eski Çin Dota organizasyonlarından biri.
EHOME ont terminé l'année en tant que meilleure équipe dans toute l'histoire de Dota.
EHOME o yılı Dota tarihinin en iyi takımı olarak tamamladı.
Parce que la période des examens c'est pendant la compétition, et Dota n'est pas considéré par l'école comme une raison valable, pour pouvoir manquer un examen.
Çünkü sınavlar, müsabakalarla çakışabiliyor. ve düzgün bir mazeretiniz olmadan sınavları kaçırdığınızda, okul Dota müsabakasını geçerli bir sebep olarak kabul etmiyor.
C'est comme ça dans Dota.
Dota hakkında böyle düşünüyorum.
La première fois qu'on a entendu parler de lui dans Dota, on aurait dit un gamin de 12 ans.
Dota'ya ilk başladığında, 12 yaşında bir çocuk gibi görünüyordu.
Il jouait à Dota à la maison.
Evinde oturuyor ve, işte, Dota oynuyordu.
Clinton, c'est le Rocky Balboa de Dota.
Clinton, Dota'nın Rocky Balboa'sı gibi.
Il est un peu comme mon frère de Dota.
Onu Dota kardeşim olarak görüyorum.
Je suis toujours prêt à aider les nouveaux.
Dota'da yeni başlamış herkese yardım etmeye hazırım.
Ce que Dota peut m'apporter, ce que je peux en tirer, et le temps à consacrer pour être à 100 %.
Profesyonel olarak Dota oynamanın faydalarıyla ilgili, bu işten ne kadar kazanabileceğimi, ve kazancımın yüzde yüz olması için ne kadar uğraşmam gerektiğini, yani...
Mon fils dit qu'il travaille... à Dota.
Oğlumun şunu dediğini duydum bu şeyde, Dota'da çalışıyormuş.
C'est le jour de la finale du championnat Dota 2 "The International".
International Dota 2 şampiyonasının son günündeyiz.
"Dendi, le Millionnaire de Dota 2"
"Dendi, Dota 2 Milyoneri"