Translate.vc / Français → Turc / Doux
Doux traduction Turc
6,843 traduction parallèle
- Wow, c'est doux, hein?
- Yumuşak, ha?
Peut-être un doux Café au Leia?
Belki Cafe Au Leia alırsın?
Quelque chose de doux mais durable.
Bilirsin? Yumuşak, ölmeyen bir hayvan.
Votre fils est doux comme une fleur.
Oğlun pısırık birinden başka bir şey değil.
Je sais pas, c'est un peu doux-amer.
Bilmiyorum. Acı-tatlı bir durum.
Et ensuite il murmure des mots doux à l'autre verre...
Diğer bardağa da güzel şeyler söylüyorlar.
Plus noire est la mûre plus doux est le jus!
Dut ne kadar siyahsa suyu da o kadar tatlıdır.
Je suis doux comme une femme.
Bir kadın gibi yumuşağım.
Doux.
Terle.
Tout doux. Hey, alors comment c'est ici, mec?
Beyler, yavaş olun biraz.
Ce gamin est aussi doux qu'une fleur.
Çocuk tamamen sütten çıkmış ak kaşık.
Le sang royal est le plus doux au monde.
Asil kan tüm kanların en tatlısı.
Doux Jésus! Sacre bleu!
Bundan iyisi, Şam'da kayısı!
Tout doux, tout doux, tout doux.
Tamam, tamam, tamam.
Je l'ai appelé "le Ben," parce qu'il est tendre, doux et pourrait vous causer des problèmes.
Ben buna "Ben" diyorum çünkü bu çok sert, acı değil ve başınızı belaya sokabilir.
Kyla, tu peux faire cuire les pignons de pin à feu doux?
Kyla çam fıstıklarını kısık ateşte pişirmeye başlayabilirsin.
Ta mère avait le plus doux des sourires.
Annenin çok tatlı bir gülümsemesi vardı.
Le sourire de Claire est tout aussi doux.
Claire'in gülümsemesi de o kadar tatlı.
♪ Les sages crient que l'âge est doux ♪
* Kuşlar ötüyor, zaman çok tatlı diye *
Mon doux garçon.
Canım oğlum.
Très bien, tout doux.
Yavaş. Pekâlâ, nazikçe.
C'est si doux, on dirait un vrai.
Dokunsana. Yumuşacık. Gerçek gibi.
C'est doux.
Yumuşak.
Doux Jesus.
Yüce İsa.
C'est le Honey Roast, on va rester doux, positifs et le plus important, on va rester mignons.
Bu gecenin tatlı dilli taşlamasında gidişat tatlı, olumlu ve en önemlisi şirin olacak.
Si j'y retournais, il serait tout doux.
Tekrar içeri gitsem sorun etmezdi.
Normalement, les ours noirs d'Himalaya sont des créatures dociles, plus doux que les bergers allemands.
Normalde siyah Himalaya ayıları, Alsas çoban köpeklerinden daha uysal canlılardır.
Tout doux.
Hey, hey, hey, hey.
Chérie, les mots doux ce n'est pas à ça que ta bouche est le mieux utilisée.
Hayatım, ağzınla sadece zarif konuşmalar yapmadığını varsayıyorum.
Toute la nuit j'ai pleuré et essayé de dormir mais je ne pouvais pas Quand grand-père me susurra des mots doux à l'oreille
# Büyükbabam yumuşakça fısıldadığında bütün gece ağladım ve denedim ama uyuyamadım. #
Doux Jésus.
Tanrım.
Doux Jésus, Ryan.
Of Ryan.
Doux Jésus, mon père est Commandeur de l'Excellentissime ordre de l'Empire britannique, doyen de physique à Oxford, et il a pu obtenir e carte de crédit "Zéro tracas" de chez Capital One.
Aman tanrım, babam İngiliz İmparatorluğunun en mükemmel bölüğünün komutanıymış. Oxford Fizik Dekanı ve önceden onaylanmış Capital One No-Hassle kartı var.
Quand il était sobre, il était gentil et doux.
Sarhoş değilken de çok kibar ve tam bir beyfendiydi.
Et il est doux et gentil à mon égard, donc qu'est ce qui te fais penser que je voudrais coucher avec toi après un whisky et une discussion?
Ve çok tatlı, bana karşı nazik biri,... bu yüzden bir viski ve biraz konuşmadan sonra,... neden seninle birlikte olacakmışım söyler misin bana?
Alors même qu'il est doux et gentil avec toi?
Sana karşı çok iyi ve nazik olmasına rağmen mi?
Je sais que ton mari est riche et doux et gentil avec toi.
Kocanın çok zengin olduğunu,... ve sana karşı çok nazik olduğunu biliyorum.
Il se nourrit de douleur, de regret, du délicieux moment quand l'espoir est perdu, le doux saignement d'un cœur brisé.
Acılardan, pişmanlıklardan, umutların yok olduğu o leziz anlardan, ve kırık kalplerin kanamalarından besleniyor.
Mon doux garçon.
Tatlı oğluşum benim.
Feu doux.
Düşük ateşte olsun.
comme de la peau, mais plus doux et salé.
Daha yumuşak ve daha tuzlu sanırım.
Tu es ce qu'il y a de plus doux, de plus gentil.
En yumuşak, en tatlı insansın sen.
C'est difficile parfois et... Être doux avec quelqu'un...
Bazen zordur tabii birisine karşı yumuşak olmak.
Très doux.
- Çok yumuşaktı.
- Souviens-toi, sois doux.
- Unutma, kusursuz ol.
Je rigolais, mais je crois que vous me faites les yeux doux.
Ben espri yapıyordum ama sen bana oradan göz kırpıyorsun sanırım.
Un mot doux et votre bon sens s'envole.
Tek bir nazik sözcükle bütün yargıların ortadan kalkıyor.
Le prince Kuragin vous a sans doute rappelé ce qu'était un mot doux.
Prens Kuragin sana tek bir nazik sözün neler yapabileceğini hatırlatmıştır.
Doux Jésus.
Tanrım!
Une autre acquisition récente dont nous sommes très fiers... un homme mort de cause naturelle... Doux Jésus!
Tanrım!
Tout doux.
Nazikçe.