Translate.vc / Français → Turc / Emir
Emir traduction Turc
7,457 traduction parallèle
Je ne peux pas vous protéger en dehors de ma voie hiérarchique.
Emir komuta zincirimin dışından seni koruyamam.
Pour prouver que je ne trahirais pas la conspiration, Falcone m'a demandé de tuer Cobblepot.
Komploya ihanet etmeyeceğimi ve Falcone'un Cobblepot'ı öldürmek için bana emir verdiğini kanıtlamak için.
J'aurais dû appeler. Waller a changé ses ordres et m'a ramené.
Waller başka emir verip beni geri getirdi.
J'appelle un avocat et ordonne qu'on te frappe le pénis.
- Bot için bir oy geldi. Ben bir avukat çağırıyorum ve penisinin üstüne zaptedici bir emir yapıştırıyorum.
Il était un proche du président pendant son premier mandat, ils s'entendaient bien.
İlk dönemi süresince bir başkanlık emir subayıymış. Onu beğenmişler.
Écoute Jim, c'est pas comme si je pouvais t'ordonner de violer la loi, mais c'est Gotham.
Bak, Jim, sana yasaları çiğnemen için emir veremem ama burası Gotham.
- Il aime donner des ordres, mais il ignore la difficulté qu'on a pour les appliquer.
Emir yağdırmayı sever. Ama işleri halletmenin ne kadar zor olduğunu hiç bilmiyor.
Mon rôle n'est pas de commander.
Konumum emir konumu değil.
Quand j'ai été nommée capitaine temporaire, j'ai décrété un état d'urgence et gelé la chaîne de commandement.
Komutanlık yaparken emir komuta zincirini donduran bir karar aldım.
J'ai reçu l'ordre de ramener monsieur Yan pour l'interroger.
Efendi Yan'ı sorguya götürmek üzere kesin emir aldım.
Oh, un ordre?
Emir mi?
Tu peux écrire ce que tu veux pour insubordination, mais je persiste à dire que je ne prends d'ordres de personne en ce qui concerne mon propre labo.
İtaatsizlik raporu düzenleyebilirsin. Yine de kendi laboratuarımda emir almayacağım. Hunt isterse kıçımı- -
Et Hunt peut embrasser mon... Je ne te demande pas de recevoir des ordres dans ton labo.
Laboratuarında emir almanı istemiyorum.
Personne ne me commande! Même pas une fille qui a des tatouages.
Ben hiçbir adamdan emir almam ya da bir kızdan, dövmeleri olsa bile.
Tu arrêtes de donner des ordres.
Emir vermek için artık çok geç.
En suivant les ordres sans poser de question, vous avez détruit cette ville.
Sorgusuz sualsiz emir alarak bu kasabayı sen yok ettin.
Apparemment, ça venait d'en haut. ES :
Ve sürekli, "Emir büyük yerden" deyip duruyorlar.
Et j'en suis le Duc, et je ne reçois pas d'ordres de vous.
Ben de oranın düküyüm ve sizden emir almıyorum.
Tu donnes des ordres à la Garde maintenant?
Muhafızlara sen mi emir veriyorsun artık? Evet.
Ton grand-père nous a donné un ordre.
Büyükbaban bize emir verdi.
Il y a une hiérarchie, Roman.
Emir komuta zinciri diye bir şey var, Roman.
Au diable la hiérarchie.
Sikmişim, emir komuta zincirini.
Je prendre plus d'ordres de toi.
Artık senden emir almıyorum.
Il y a beaucoup de choses que j'ai ordonnées à Jake Ballard dans le service du B613 et, oui, parfois même dans le service de mes propres intérêts, mais tuer Harrison... n'était pas l'une d'entre elles.
B613'te Jake Ballard'a yapması için pek çok emir verdim. ve evet bazen, kişisel işlerim için de. Ama Harrison'u öldürmek... bunlardan biri değildi.
Je suis l'assistant du procureur Perotti, j'ai un mandat pour arrêter cette procédure.
Ben Savcı Yardımcısı Perotti ve bu davayı durdurmak için elimde federal emir var.
Éliminer des cibles sur l'ordre d'une IA.
Bir yapay zekadan emir alarak hedefleri yok ederek.
Et je n'obéis plus aux ordres de MI6.
Ve ben artık MI-6'dan emir almıyorum.
J'ai été à son service.
Eskiden ondan emir alırdım.
J'ai suivi les ordres.
Emir almıştım.
Je veux dire, si c'est un ordre?
Bu bir emir mi?
J'aime pas outrepasser la voie hiérarchique.
Emir komuta zincirine uymamaktan ne kadar nefret ettiğimi bilirsin.
Cinq Irakiens innocents sont morts un résultat direct de vos ordres.
Verdiğim emir yüzünden beş masum Iraklı ölmüş.
Vous avez conduit des hommes dans la bataille.
Muharebede sen de adamlarına emir verdin.
Sur ses talons signifie sur ses talons, pas devant lui.
Dawson, emir neyse o, denilenden başka bir şey yapma.
"Sur ses talons veut dire sur ses talons, Dawson."
Emir neyse o, Dawson.
Mais tu as aussi ordonné que l'avion du S.H.I.E.L.D. ne devait pas être détruit.
Ama aynı zamanda Shield uçağının vurulmaması için emir verdin.
Vous n'êtes pas en mesure de donner des ordres.
Emir verecek durumda değilsin.
L'ordre était de le livrer sain et sauf.
- Emir onu zarar görmeden teslim etmekmiş.
Nos archives suggèrent qu'il devait suivre les ordres de quelqu'un d'autre.
Kayıtlarımız onun başkasından emir aldığını gösteriyor.
Il est écrit que vous avez ordonné à Cary de violer les règles pour accélérer une accusation.
Sansasyonel bir kovuşturma olması için Cary'e kanıtlara dokunma kurallarını çiğnemesi konusunda emir verdiğiniz yazıyor.
Comme demandé.
Emir verdiğim şekilde.
Mon père ne me donne pas d'ordres.
Babam bana emir veremez.
Vous recevez des ordres comme tous les autres soldats.
Sen de diğer askerler gibi emir alırsın.
Il a confessé avoir tué mon fils et ton ami sur les ordres de l'homme avec qui tu couchais.
Senin düzüştüğün adamdan adığı emir ile... oğlumu ve arkadaşını öldürdüğünü itiraf etti.
L'ordre ne venait pas de Ballard.
Emir Ballard'dan gelmedi.
Une fois que le sergent Jeffords et moi seront partis, Peralta sera le responsable.
Çavuş Jeffords ve ben ayrıldıktan sonra emir komuta Peralta'da olacak.
Je ne prend les ordres que du TSA.
Sadece TSA'den emir alırım.
Sauf si Slender Man me dit de dire autre chose.
Slender Man bana emir verene dek başka bir şey söyle.
Qui en a donné l'ordre? à l'insu de mon plein gré. devrais-je questionner Lu Jianxing?
- Bunu yapmanı kim emretti? Ne kimseden emir aldım ne de başka biriyle çalıştım! Hepsi benim başımın altından çıktı.
LP : Ils sont tendus.
Çok gerginler, resmi emir gelmesinden endişeleniyorlar.
J'ai du contrer cet ordre moi même.
Halbuki ben tam zıt yönde emir vermişken.