Translate.vc / Français → Turc / Esi
Esi traduction Turc
4,350 traduction parallèle
Je vais jouer l'épouse supportive, et je vais tout donner. Peet n'est peut-être pas exactement ce que tu as en tête... - Okay.
Destekleyici eşi oynayacağım, adamı su koyvermesi için etkileyeceğim.
Je me suis vengé en aidant sa femme et son fils à passer à l'ouest quatre mois plus tard.
4 ay sonra esi ve oglunu batiya kaçirarak intikamimi aldim ben.
Vos recrutez Javadi, sa femme se retrouve soudainement assassinée avec sa belle-fille.
- Ne olmus ona? Javadi'yi ise aldin. Esi ve gelini bir anda öldü.
Participants, vous êtes sur le point de participer à une aventure sans précédents.
Adaylar, eşi benzeri görülmemiş bir maceraya katılmak üzeresiniz.
Korsak dit que la femme et la sœur t'ont donné une liste d'ennemis
Korsak, eşi ve kardeşinin düşman listesi verdiğini söyledi.
Trouve quelqu'un pour danser.
Sana bir dans eşi bulmama ne dersin?
Ex-femme?
Eski eşi mi?
Peut-etre que vous n'avez jamais rencontré son épouse...
Sanırım eşi ile tanışmadınız...
- Avec son mari et son enfant?
- Eşi ve çocuğuyla mı?
Quelles sont les chances que vous, juste de passage, arriviez ici pile le jour où un évènement, sans doute surnaturel, sans précédent se produit?
Senin tam da eşi benzeri görülmemiş muhtemelen doğa üstü bir olay gerçekleştiği gün tesadüfen buradan geçiyor olma ihtimalin nedir?
Et je voudrais spécialement remercier le révérend Daniels et sa charmante femme Lettie Mae d'être tous venu.
Özellikle Papaz Daniels'a ve güzel eşi Lettie Mae'ye kendileriyle birlikte sizi getirdikleri için özellikle teşekkür etmek isterim.
Qui couche avec une noire pendant que sa magnifique femme est mourante.
Güzeller güzeli eşi ölürken zencinin tekiyle sikişirdi.
La femme est une hôtesse de l'air,
Eşi hostes.
Nous avons été informé par sa femme qu'il était un SEAL.
Hiç bilmiyorum. Bizi, Deniz Komandosu olduğu konusunda eşi bilgilendirdi.
Elle tenait une maison pour 60 misérables ingrats sans son compagnon pour en partager le fardeau.
60 nankör çocukla dolu evle tek başına ilgilendi. Yanında yükünü taşıyacak ruh eşi olmadan.
C'est comme si j'étais l'âme sœur de Selina là-bas.
Ben orada Selina'nın ruh eşi gibiyim.
Sa femme arrive.
Eşi yolda, geliyormuş.
C'est sa femme, sa copine ou...?
Karısı ya da eşi falan...
Je n'ai pas de femme.
Ne eşi?
- Oui. - Je suis la femme de Zhang.
- Ben Zhang, Woullang'ın eşi.
Viens là, femme de pilote.
- Gel, pilotun eşi!
La femme du commandant?
- Komutanın eşi?
Elle a épousé un militaire, un pilote.
O bir subay eşi. O bir havacı eşi.
Peu importe l'adversaire, il faut savoir utiliser aussi bien les canons que les arts martiaux.
Mikasa Ackerman. Her yönden örnek teşkil edecek derecede başarılı. Tarihte eşi benzeri görülmemiş gerçek bir deha.
Vous êtes la femme de Cooper James?
Siz Cooper James'in eşi misiniz?
Et sa femme vient juste de subir une césarienne.
Bir de eşi sezeryan doğum yapmış.
Je suis sûre que tu as raison.
Eminim haklısın. Eşi için almamıştır.
Tu en as six autres, tout à fait identiques.
Altı tane tıpatıp eşi var.
Si seulement j'avais une paire entière.
Keşke benim ayakkabımın da bir eşi olsa.
Bridget, son mari Michael et leur fils Todd âgé de 2 ans.
Bridget, eşi Michael ve iki yaşındaki oğlu Todd.
- Je suis sa partenaire.
- Eşi benim.
Ils ont été adoptés par Stef et sa partenaire.
Stef ve eşi tarafından evlât edindiler.
Exactement. Dire des trucs trop profonds. Se taper des barres.
- Derin mevzuları açmak kahkahaya boğulmak, çılgın maceralara atılmak eşi benzeri olmayan bir arkadaşlık içinde olmak mı?
Il se blesse, il se fait viré, la femme quitte le navire.
Sakatlanıyor, kovuluyor. Eşi bu gemiyi terk ediyor.
J'ai eu ma revanche quand j'ai aidé sa femme et son fils à passer à l'Ouest il y a quatre mois.
Hayır. 4 ay sonra eşi ve oğlunu batıya kaçırarak intikamımı aldım ben.
D'après les premiers rapports, des tirs ont atteint la maison, blessant Graham et tuant sa femme Sarah.
Gelen ilk raporlara göre eve ateş açıldı Graham yaralandı ancak eşi Sarah hayatını kaybetti.
Un costume de Catwoman, Qui, je suis sûre est unique.
Bir Kedi kadın kostümüdür, evrende yoktur eşi.
Avant, on faisait plein de rencontres.
Eskiden hepimizin eşi dostu vardı.
Il sera mon mari, et je serai sa femme.
O benim kocam olacak, ben de onun eşi olacağım.
Le temps venu, toi, aussi, tu verras que Phyllis et moi sommes vraiment des âmes soeurs, et que notre amour transcendera un jour...
Pek yakında Phyllis ile benim ruh eşi olduğumuzu ve aşkımızın sonsuza dek...
si c'était le cas, tu penses pas que j'aurais choisi une femme avec un ex-mari qui aurait mieux réussi?
Eğer öyle olsaydı sence eski eşi daha başarılı birini bulmaz mıydım?
Et trois, le mari de Crickett est gay ou juste du Sud?
Ve üçüncüsü : Crickett'in eşi gey mi yoksa sadece güneyli mi?
J'ai rêvé de la demande en mariage de Lavon depuis notre premier baiser, et de comment j'aurais dit oui et à quel point j'aurais pleuré et comment je lui aurais dit que je pouvais pas attendre d'être sa femme
Beni ilk öptüğünden beri Lavon'un evlenme teklif edeceği anı hayal ediyordum. Nasıl evet diyeceğimi, nasıl ağlayacağımı hayal ettim. Eşi olmak için sabırsızlandığımı ve onunla 19 çocuk yapmak istediğimi söylediğimi.
Non, sa femme et moi avons travaillé ensemble pour le garder dans le droit chemin.
Hayır, doğru yolda kalması için eşi de ben de uğraşıyorduk.
La femme d'Alberto a dit qu'il était inquiet.
Eşi Alberto'nun endişeli olduğunu söyledi.
- Mon dieu. Avoir une femme si brillante...
Bir insanın bu kadar başarıIı olan bir eşi olması...
Étant héritière, Mme Eischer possède désormais l'entreprise.
David'in varisi Eischer'in eşi olduğu için artık şirketin sahibi kendisi.
- La femme d'un ministre?
- Bakanın eşi öyle mi?
C'est la femme.
Bu da eşi.
La femme et la soeur de la victime m'ont demandé si elles pouvaient avoir un sergent avec elle dans la
Kurbanın eşi ve kardeşi, görüşme sırasında Çavuş rütbeli bir kişi eşlik edebilir mi diye...
Sa femme et sa soeur étaient dans la direction, nan?
- Eşi ve kardeşi yönetimde değil mi?