Translate.vc / Français → Turc / Esperanza
Esperanza traduction Turc
141 traduction parallèle
Le port d'Esperanza, en Espagne, il y a vingt ans...
İspanya'nın Akdeniz kıyısında yer alan Esperanza Limanı. Yaklaşık 20 yıl önce... 1930'da.
Où trouves-tu de la guimauve à Esperanza!
Esperanza'da böyle güzel marşmelovları nerden bulursun? Indianapolis'de kadim bir hayranım var.
Allons lui rendre visite. Bienvenue à Esperanza, etc.
Stephen, motorbot ile o yata gidip adamı bir ziyaret edelim hadi.
Nous en avons assez fait pour ce soir.
Esperanza'ya hoş geldiniz filan deriz. - Bu gece sana lâyık olmak için haddinden fazla şey yaptım.
C'est une légende qui m'a amené ici.
Her şeyden önce beni Esperanza'ya getiren efsanelerdi.
Esperanza était en liesse.
Esperanza'yı bayram sevinci sarmıştı.
Juan Montalvo, le plus grand matador d'Espagne, était né à Esperanza, où vivait encore sa mère, une gitane.
Juan Montalvo ; tüm İspanyanın en büyük matadoru. Esperanza'da doğmuştur, çingene annesi de hâlen burada yaşamaktadır.
Que fait Montalvo à Esperanza?
Montalvo'yu Esperanza'ya hangi rüzgâr attı?
Le plus grand torero d'Espagne après Belmonte est né ici!
Esperanza, Belmonte'den sonra İspanya'nın en iyi matadorunu çıkarmakla iftihar eder.
Je m'appelle Esperanza. Esperanza Quintero.
Adım Esperanza Quintero.
- Esperanza! Tu as oublié comment c'était avant? On pouvait même pas payer le docteur pour Estella.
Sendika öncesini hatırlıyorum,..... Estela hasta olduğunda doktor parasını ödeyemedik!
Allez, Esperanza, on n'a pas le choix.
Hadi, Esperanza bunu yapmak zorundayız.
Mon Dieu!
Aman tanrım! Esperanza!
- Esperanza! - Elle s'occupe du bébé.
Çocuğu emzirme zamanı!
Esperanza, merci à toi.
Esperanza ve onurlu davranışlarınız için teşekkür ederim.
Un train doit arriver à Esperanza avec un demi-million de dollars.
500 bin dolar taşıyan bir tren Esperanza'ya varmak üzere.
Écoutez, à Pyote, on a entendu Duncan et un homme d'Esperanza parler d'un cambriolage de train qu'ils planifient.
Dinleyin bayım, Pyote'de, Esperanzalı Duncan ve adamlarının bir tren soygununa hazırlandıklarını duyduk.
C'est le train qui passe par Esperanza.
Esperanza'dan geçecek olan tren.
Allez à Esperanza.
Hemen Esperanza'ya gidin.
Citoyens d'Esperanza, nous sommes réunis ici pour accueillir un train très spécial qui arrivera avec une précieuse cargaison.
Esperanza vatandaşları, burada toplanmamızın sebebi değerli yüküyle yaklaşmakta olan çok özel bir tren.
Dieu merci, Esperanza est une ville paisible.
Esperanza halkı, Tanrı'ya şükür, barışçıl bir halktır.
Son père est le banquier d'Esperanza.
Babası, Esperanza'daki bankanın sahibi.
Alors, tu me captures et tu m'amènes à Esperanza.
Beni yakala ve Esperanza'ya götür.
Et là, j'ai connu Esperanza.
Esperanza'yla orada tanıştım.
Esperanza, ma nouvelle compagne.
Esperanza, yeni yoldaşım.
Mesures de sécurité exceptionnelles au Valverde, d'où le général Esperanza, le dictateur déchu, doit être extradé vers les U.S.A.
Bugün Valverde'de, Escalan havaalanında geniş güvenlik önlemleri var. Hükümet yetkililerinin verdiği bilgiye göre, görevden alınan General Ramon Esperanza... Birleşik Devletler'e iade edilmek üzere yola çıkacak.
Il y a 2 ans, le général Esperanza lançait ses troupes contre l'opposition communiste, grâce aux crédits américains.
Bundan sadece iki yıl önce, General Esperanza komünist ayaklanmaya yönelik, Amerikan parasına ve çıkarlarına karşı savaşmak üzere kampanya başlatarak ülkesinin ordusuna önderlik etmişti.
La chute d'Esperanza a provoqué des remous jusque dans notre pays, avec la récente inculpation d'officiers accusés de continuer à lui fournir des armes.
Esperanza'nın güç kaybetmeye başladığının sinyalleri sadece ülkesinin seçimlerinde değil, ayrıca komşu ülkelerde de görülmüştü. Pentagon'un üst düzey yetkilileri, Meclis'ten çıkan yasağa rağmen... Esperanza'ya silah yardımı yapmakla suçlanmışlardı.
Les troupes d'Esperanza ayant agressé des pays voisins, le Congrès avait suspendu son aide et Esperanza avait eu recours au trafic de la cocaïne.
Fakat Esperanza'nın güçlerinin,... tarafsız olan komşu ülkelere saldırması Meclis'in para yardımlarına el koymasına yol açtı. Esperanza, kesilen yardımların yerini doldurmak için kokain kaçakçılığı yapmaya başlamakla suçlandı.
Bien qu'il ait été renversé au début de l'année, l'accord d'extradition n'est intervenu qu'hier.
Esperanza'nın görevinden bu sene başlarında alınmış olmasına rağmen, suçlunun iadesi yönündeki anlaşma daha düne kadar gerçekleşmemişti.
Nous sommes en direct de l'aéroport d'Escalan, au Valverde, où le général Esperanza vient d'arriver sous bonne garde.
Ben Amy Nicole. Görevden alınan... General Ramon Esperanza'nın biraz önce yoğun güvenlik önlemleriyle getirildiği Escalan havaalanından canlı bildiriyorum.
Ils étaient déjà là pour Esperanza.
Zaten Esperanza muhabbeti yüzünden buradalardı.
- Esperanza.
Esperanza?
Si Esperanza quitte le pays, on est baisés.
Eğer Esperanza, suçlu iadesi anlaşması olmayan bir ülkeye kaçarsa, o zaman ayvayı yedik.
Combien de narco-dollars vous touchez pour trahir?
Esperanza vatan haini olman için, ne kadar uyuşturucu parası veriyor?
Ce pays doit cesser de s'opposer à des hommes comme Esperanza qui ont le courage d'affronter les communistes.
Bu ülke artık, General Esperanza gibi adamları durdurmaya çalışmayı kesmeyi öğrenmeli. Komünist saldırılara karşı dimdik, ayakta durabilen adamları.
Si notre 747 est prêt à temps et si l'avion d'Esperanza est sauf il n'y aura pas d'autre démonstration.
Eğer, talep ettiğimiz 747 zamanında hazır olursa ve General Esperanza'nın uçağı sorunsuz bir şekilde varırsa ileriki dersler iptal edilebilir. Tamam.
L'avion du général est signalé.
General Esperanza'nın uçağı az önce görüş alanına girdi.
Esperanza s'est posé.
Esperanza indi.
Si j'avais eu Esperanza tout serait fini.
Ayrıca, Esperanza'yı yakalasaydım, şimdi her şey sona ermiş olacaktı.
Tant qu'Esperanza ne m'a pas apporté mon cappuccino, je suis une vraie loque.
Esperanza ilk kapuçinomu getirene kadar bende farklı biri değilimdir.
Que pensez-vous de Esperanza?
Esperanza nasıl?
Tita était tellement en colère... des plans de Rosaura pour Esperanza... qu'elle aurait voulu que sa sœur ne pmermette pas... à ces mots dégueulasses, répugnants et révoltants... de sortir de sa bouche.
Tita Rosaura'nın Esperanza ile ilgili... planlarına çok kızmıştı... Kız kardeşinin ağzından asla böyle iğrenç, tiksindirici... sözlerin çıkmamasını... dilerdi.
Il y a aussi Rosaura et Esperanza.
Ayrıca Rosaura ve Esperanza da var.
Maintenant qu'Esperanza est mariée et et qu'elle part... nous aurons besoin de compagnie.
Şu anda Esperanza da evlendi ve buradan ayrılıyor... arkadaşlara ihtiyacımız var.
Sans Esperanza, tout va paraître triste... si tu restes ici à vivre avec Pedro.
Esperanza olmadan, çok kötü görünecektir... Burada Pedro ile birlikte yaşaman.
N'est-ce pas merveilleux qu'il épouse Esperanza?
Esperanza ile evlenmesi ne kadar iyi değil mi?
Quand Esperanza, ma mère, est revenue de sa lune de miel... tout ce qu'elle a retrouvé de ce qui restait de la ferme... était ce livre de cuisine qu'elle m'a laisséquand elle est morte.
Esperanza, annem, balayından döndükten sonra... çiftlikten geri kalan şeyler arasından tek bulabildiği... şey bu yemek kitabıydı, bana ölürken bıraktığı.
Ma mère, Esperanza!
Annem, Esperanza!
Un manuscrit hollandais, ici?
- Esperanza'da bir Hollandalı yazması?
- Esperanza! Où est Ramon?
Ramon nerede?