Translate.vc / Français → Turc / Espêre
Espêre traduction Turc
217 traduction parallèle
- Tout ira bien, j'espêre.
- Umuyorum ki her şey yoluna girecek.
Il ne fume pas, j'espêre?
Bir bit ne kadar sigara içebilir?
En économisant, j'espêre avoir, un jour, le mien.
Para biriktirip ileride kendi dükkanımı açacağım. Bu benim hayalim. Bir kova makine yağı, ingiliz anahtarı ve çatlak bir silindir.
J'espêre qu'il fera analyser ma boisson.
Umarım bardağımdakinden bir tat alır.
J'espêre que vous ne serez pas déçus.
Jean Sherman. Umarım Eddie beni pek abartmamıştır.
J'espêre qu'elle le dissuadera.
Umarım onun üstesinden gelebilir.
J'espêre qu'elle le distancera.
Umarım ondan kaçabilir.
- J'espêre ne pas te décevoir.
- Umarım seni hayalkırıklığına uğratmam.
- J'espêre avoir la clé.
- Umarım anahtar yanımdadır. - Buraya gel, Zowie.
Mon Dieu. J'espêre que non.
Canım, umarım değildir.
- J'espêre l'être aussi.
- Sanırım benim hoşuma gidecek.
Mais je reste calme, et j'espêre.
Sadece sessizce bekliyorum ve umut ediyorum.
J'espêre que tu ne leur as pas proposé de rester.
Umarım kalmaları için ısrar etmiyorsun.
Elle aussi, j'espêre.
Umarım O'da beni seviyordur.
J'espêre que votre séjour sera long.
Umarım Exelansları, kalışınız uzun olacaktır.
- J'espêre que vous m'apprécierez.
- Sanırım beni sevdiniz.
Oncle david, j'ai invité la comtesse marthe à se joindre à notre excursion. J'espêre que cela te convient.
David Amca Kontes Marthe'ı... gezimize katılması için davet ettim, umarım bir sakıncası yoktur.
J'espêre qu'elle sera revenue assez tôt pour s'habiller.
Korkarım ki akşam yemeği için hazırlanmasına daha çok var.
J'espêre qu'il a fait plus frais en ville.
Umarım şehir buradan daha serindi.
J'espêre que c'est du sérieux.
Önemli bir şey mi? Vakit öldürmek istemiyorum.
J'espêre que tu sais ce que tu fais.
Umarım, ne yaptığını biliyorsundur.
Si c'est pour un service, j'espêre pouvoir vous l'accorder.
Benden isteyecek başka bir şey bulduysan, yerine getirebilecek olmak isterim.
Si je ne vends pas de mouton en sauce, je suis le bienvenu. J'espêre.
Eğer koyunlu bir şey satmazsam, Hoş karşılanırım, umarım.
Sobre, j'espêre.
Ayık, umarım.
J'espêre bien que non.
Umarım değildir.
J'espêre que je l'entendrai toujours.
Umarım duymak için buralarda olurum.
- J'espêre que c'est assez fort. - Merci.
- Umarım yeterince serttir.
Quand je meurs, j'espêre que j'irai à Accra.
- Hatırladım. - Öldüğümde umarım Acrra'ya giderim.
- Assez, j'espêre.
- Yeterince umarım.
J'espêre ne plus rien entendre.
- Her kelimesini. Umarım tüm duyduğum budur.
J'espêre que vous vous plairez à Marrakech.
Umarım Marakeş'in tadını gerçekten çıkaracak zamanınız olur.
J'espêre qu'il fera beau.
Umarım iyi olur.
J'espêre que non.
Umarım hayır.
J'espêre que vous serez satisfait.
- Her şey yolunda mı efendim? - Evet, evet.
J'espêre qu'il te ressemble et qu'il a le cerveau du docteur.
Umarım size hem fiziksel, hem de zihinsel olarak benzer.
J'espêre que ma mêre ne le saura jamais.
Umarım annem asla öğrenmez.
J'espêre qu'il n'y aura pas besoin d'une autre session.
Umarım bir kez daha yapmanız gerekmez.
Bientôt, j'espêre.
İnşallah yakında.
J'espêre que vous serez là quand je reviendrai.
Umarım döndüğümde burada olursunuz.
J'espêre que vous savez ce que vous faites.
Umarım ne yaptığınızın farkındasınızdır, efendim. - Gidelim.
- J'espêre qu'un jour, vous nous donnerez Balzac et l'amour.
Balzac ve Aşk üzerine bir kitaba ne dersiniz?
- Tu dis pas ça pour moi, j'espêre?
Peki, ben vazgeçmeyeceğim.
J'espêre que tout le monde l'aura oubliée. - Ne vous étonnez pas si vous trouvez le public un peu froid.
Dert etmeyin, nadiren alkış tuttuğumuz için, halkımız soğuk tavırlı görünebilir.
J'ai téléphoné avant-hier soir à Reims et tu venais juste de partir pour Paris. J'espêre que tu t'amuses bien.
Reims'i iki gece önce aradım ve senin Paris'e dönmek için yola çıktığını söylediler.
J'espêre.
Umarım.
J'espêre que vous êtes bien installés.
Beyler, umarım rahatınız yerindedir.
Vous connaissez ma maison, j'espêre que nous nous verrons souvent
Artık nerede oturduğumu bildiğinize göre umarım daha sık görüşürüz.
J'espêre vous avoir longtemps parmi nous.
Sizinle birlikte çalışmak bir zevk olacak.
J'espêre que vous passerez la soirée avec nous, la prochaine fois.
Bir dahaki sefere ayinden sonra Henrietta ve ben sizi bir gece misafir etmeyi arzu ederiz.
J'espêre que vous me pardonnerez.
Umarım bağışlayıcı bir insansınızdır, peder.
J'espêre que vous acceptez mes excuses.
Umarım özürümü kabul edersiniz, peder.