Translate.vc / Français → Turc / Esu
Esu traduction Turc
67 traduction parallèle
Les Urgences!
ESU. Hadi!
- L'ESU est au courant?
- ADB'ne haber verildi mi?
L'ESU va percer un trou dans le 2ème sous-sol.
ADB, bodrum duvarında bir delik açacak.
Je ne veux pas que les hommes de l'ESU piétinent les indices... avant qu'on les ait examinés.
ADB'nin biz inceleme yapmadan oraya girip, delilleri kirletmesini istemiyorum.
L'ESU est là.
Acil Durum geldi.
- Canal 2-2 pour l'ESU.
- ADB için kanal 2-2'ye.
Appelez l'ESU.
Acil Durum'u arayın.
Les personnes sont hors de l'eau... et l'ESU s'occupe d'eux en ce moment.
Yardım edilenler sudan çıktı. Şu anda ADB onlara ilk yardım yapıyor.
Les ambulanciers grattent une substance gélatineuse sur une bouche d'égout.
Şu anda ESU lahım kapağından jöle halinde bir sıvıyı kazıyor.
Les seules unités de police qui les utilisent sont l'ESU et le TARU.
Bu şekilde bir kurşunu NYPd'nin saha biriminin silahları ESU ve TARU atabilir.
Le ESU et HNT sont en place.
EsU ve HNT geldiler.
L'ESU fait toujours des recherches dans l'immeuble.
Arama kurtarma ekipleri hala binayı arıyorlar.
Avertissez l'autoroute, l'unité spéciale enlèvement et le négociateur pour otages.
Rehin alınma olayı. Otoban polisine, ESU'ya ve rehine arabulucularına haber verin.
L'ESU prendra les enfants.
Komuta ekibi çocukları alacak.
Staley à ESU 4, délai prévu?
Staley'den 4. TAKIM'a. Tahmini varış zamanınız nedir?
ESU 2, ici Staley.
TAKIM-2, ben Staley.
ESU 1 à Sniper 1, vous avez une cible?
TAKIM 1'den Nişancı 1'e. Görüşünüz var mı?
Aucune trace de radiation sur les lieux ni sur sa personne.
ESU, şahısta ya da evinde radyasyon izi bulamadı.
Appelez les services d'urgence et de déminage.
Derhal, ESU ve Bomba İmha Ekibi istiyorum.
L'équipe est prête pour l'assaut et à l'évacuer, Frank.
ESU, harekete geçmek ve onu oradan almak için hazır, Frank.
Sergent, dites-leur de laisser faire l'inspecteur Reagan.
Çavuş ESU'ya, Dedektif Reagan'ın yönlendirmesini izlemelerini söyle.
Ies sergents des équipes d'urgence, d'intervention, du SWAT.
Çavuşumdan, ESU çavuşundan, SWAT timinden, özel timden yardım aldım.
On va prévenir l'unité d'intervention.
Sizi ESU ve rehine müzakere ekibi yola çıkınca haberdar edeceğiz.
ESu est debout.
- Ekipler de şu anda beklemede.
J'envoie l'unité d'intervention et des renforts.
ESU ile ambulans gönderirim.
ESU cherche ce dont on parle.
Biz konuşurken ESU, onu arıyor.
Corpus Domini nostri esu Christi custodiat animam tuam in vitam aeternam.
Corpus Domini nostri esu Christi custodiat animam tuam in vitam aeternam.
Appelle ESU, ils peuvent te mettre sur la trace.
ESU'yu ara, onlar izi takip edebilirler.
Je cherchais le nunéro pour ESU, et tu avais, genre, 4 pages ouvertes sur,... des articles d'un enfant assassiné, Gary Margolis.
ESU'nun numarasına bakıyorum, ve senin, çocuk katili olan Gary Margolis ile ilgili internette araştırma yaptığını gördüm.
ESU a localisé le téléphone de Naomi, puis il l'a perdu.
ESU Naomi'nin numarasını buldu ve sonra kaybetti.
Dites a ESU de continuer a travailler dessus
ESU'ya bu konuda à § alÄ ± Å malarÄ ± nÄ ± sà ¶ yle.
Regardes, entre l'ESU et les ingénieurs, on me dit qu'on a presque localisé son signal.
ESU ve taÅ Ä ± yÄ ± cÄ ± mà ¼ hendisleri de sinyali bulmaya yakÄ ± n olduklarÄ ± nÄ ± sà ¶ ylà ¼ yor.
Ray, les gars de m'ESU ont un numéro... Celui de Damien.
Ray, ESU teknolojisi Damien'in numarasÄ ± nÄ ± Ã § Ä ± kardÄ ±.
Dépêche toi, tu pourras voir les gars de police secours avant qu'ils atteignent l'endroit.
Acele edersen baskın önce ESU'yla buluşabilirsin.
Ok, dis le à ESU Je veux que chacun des emails de cet endroit soit lu, vérifié, pisté.
Pekala ESU'ya söyle orada okunan, kontrol edilen ve takip edilen her maili bilmek istiyorum.
Il recherchait quelque chose d'autre que de se venger. Ils ont installé plus de pare-feu qu'il n'y a de chambres en enfer, ainsi ESU ne pouvait pas voir ce qui a été piraté. mais il y avait un téléchargement massif d'information de leur serveur principal pendant que vous étiez là-bas.
Şeytanda olmayan güvenlik duvarları bunların şirketinde var, bu yüzden ESU oradan alınan şeyi göremedi, ancak orada ana sunucudan yapılan indirmelerin büyük bir kaydı vardı.
ESU a trouvé un e-mail.
ESU bir e-mail yolladı.
On a besoin de l'ESU pour un support tactique.
Taktik destek için Acil Müdahale Birimine ihtiyacımız var.
L'ESU est préparée et prête à partir à l'aube.
Taktik birimi hazırlanmış, operasyona hazırlar.
Jo frappe à sa porte avec l'unité d'assaut en ce moment même.
Jo biz konuşurken ESU'yla kapıyı vuruyor.
Nous avons quatre équipes d'intervention dans le pressing voisin, deux chez le fleuriste de l'autre côté de la rue, et deux véhicules banalisés, un ici, un là.
ESU kapı komşusu olan kuru temizlemecide olacak. Sokağın karşısındaki çiçekçide iki polis bulunacak. İki sivil arabamız olacak.
ESU et 2 de nos gars se rendent chez lui à Bushwick en ce moment même.
ESU ve bir kaç adamımız Bushwick'teki evinde doğru gidiyor.
Dites à l'ESU de me rencontrer là-bas.
ESUyu ara, benimle orada olsunlar.
Á présent, fais-leur ouvrir le coffre et voyons si le carnet y est.
ESU'ya kasayı açtır. Bakalım defter içinde mi?
À 6 heures ce matin, une force d'intervention groupée avec le bureau des inspecteurs, la division des stupéfiants, l'ESU, l'escouade des mandats, le grand banditisme et les agents de patrouille avec des mandats d'arrestation
Bu sabah saat altıda Dedektifler Masası, Narkotik Masası,.. ... ESU, arama emri birliği Çete Masası ve devriye ekiplerinde ortak bir şekilde ellerinde tutuklama emirleri ile şu suçlara istinaden :
Appelez-les.
ESU'ya haber verin.
Ecoutes, ESU arrive.
Güç kesmek için ekip geliyor.
ESU?
Ekip mi?
Ici Staley pour ESU 2.
Staley'den 2. TAKIM'a.
Les brigades canines inspectent les tunnels.
ESU ve K-9'lar yoldaki tünelleri arıyorlar.
- Esu?
Izoos?