Translate.vc / Français → Turc / Exo
Exo traduction Turc
49 traduction parallèle
On a reçu un signal d'Exo III, le Dr Roger Korby a été localisé.
Exo III gezegeninden sinyal geldi, Dr. Roger Korby'nin yeri saptandı.
La culture sur Exo III en est la preuve.
Exo III'ün kültürü bu teoriyi kanıtladı.
Les 1600 habitants de Pagglesham, dont mon père, doivent être expulsés de leurs logements pour l'implantation du projet de raffinerie Exo-Grey.
Orada yaşayan insanlar - 1,600, babam dahil - Exo-Grey rafinerisine yer açmak için Evlerinden atılacaklar.
- Mauvaise pub pour Exo-Grey...
- Kötü reklam olur.
J'ai décidé de tout savoir sur Exo-Grey.
Exo-Grey Endüstrisi hakkında bilgi toplamayı kendime iş edindim.
Ce serait aller à l'encontre des principes d'Exo-Grey!
Exo-Grey'in yapacağı son şey olur bu, doğru mu?
On dit que 3 implantations Exo-Grey feront disparaître 11 communautés.
Yeni fabrika, 11 cemiyetin yerini alacak doğru mu?
- Comment les avez-vous obtenus?
- Exo-Grey ruhsatı nasıl elde etti?
Je tiens à vous préciser que la centrale nucléaire Exo-Grey dispose d'un système de sécurité infaillible qui prévient tout danger.
Exo-Grey nükleer tesisleri çok güvenli herhangi bir tehlikeye karşı garantili emniyet sistemi var.
Ce sont les écologistes d'Exo-Grey.
Exo-Grey'in finanse ettiği çevreci grup o.
Parce que je suis le grand ponte d'Exo-Grey?
Exo-Grey'in başı olduğum için mi?
La combinaison de papa!
Babamın Exo giysisi!
Cette combinaison est géniale!
Bu Exo giysi harika.
Utilise ta combinaison! Vite!
- Exo giysini kullan, acele et!
- Je préfère la surface.
Ben bir exo-jeoIogistim. Yerde çalışmayı tercih ederim.
C'est un exo-costume.
Bu bir exo giysi.
Katzenmoyer voudra une exo fiscale pour MetroLink... ça veut dire syndicats, contrats de défense, pistons...
Katzenmoyer, Metrolink için vergiden muafiyet isteyecek. Sendikaları konuşuyoruz, savunma sözleşmelerini demek istediğim zaman daralıyor...
"Tropo, strato, meso, aero, iono, exo..."
"Tropo, strato, meso, aero, iono, exo..."
Et que c'est un hasard si tu as bousillé ton servomoteur antérieur et ton exo-truc?
Hoverdrone olayı, sonra, ön tarafındaki güdümlü motorunun vurulması ve tuhaf aletinin bozulması mı iyi? Hayır.
- Faites-moi un dessin. - Je sens venir l'attaque de la blonde. - Je ne sais pas.
"Tropo, strato, meso, aero, iono, exo..."
Cutler s'est cassé le bras lorsque l'une de ces anomalies a traversé le laboratoire d'exobiologie.
Tayfa Cutler anomalilerden biri... Exo-biyoloji Laboratuarından geçtiğinde kolunu kırdı.
Exo de maths, exo de maths, ou est ce que j'ai mi ca?
Mat ödevi... mat ödevi... Onu nereye dosyalamıştım...
Il doit y avoir un disfonctionnement de son IMS exo graphique ou du... système BV entrelacé
BYS'ndeki dış tablolarında bir arıza olmalı ya da... çn : BYS-Bilgi Yönetim Sistemi birleşmiş İG sisteminde.
Nos plus grandes batailles. Nos moments de gloire. La tête de Ticranium.
Büyük savaşlarımız, en güzel anlarımız Ticranium'un kafası Exo'nun en güçlü robot böceği.
C'est impossible de fusionner un exo et un endosquelette!
Fiziksel olarak mümkün bile değil. İç iskeletliyle dış iskeletliyi birleştiremezsin.
Une meuf, c'est comme un exo de géométrie.
Bir kıza geometrik bir ispat gözüyle bakarsan cevap çok barizdir.
En fait, j'ai un exo que je dois rendre avant demain.
Hayır hayır, yapamam. Ben aslında...
C'est un exo squelette.
Bu bir dış iskelet.
Ils n'ont pas seulement une raison de faire sortir mon EXO de ce bâtiment ils ont les moyens d'influencer ses actions.
- Kesinlikle öyle. 2. Kaptanımı denizaltıdan çıkarmak için sebeplerinin yanı sıra eylemlerini... -... etkileyecek araçları da var.
Un Exo-squelette troisième génération.
3. nesil Axo kıyafet.
L'Exo te convient?
Onu giymek nasıl bir şey?
Cet après-midi, petit exo de positionnement.
Bu öğleden sonra biz atılım-takip antremanlarına başlayacağız.
Mesdames et Messieurs, l'exo d'aujourd'hui porte sur la communication.
Tamam, bayanlar ve baylar. Bugün egzersiz yapacağız iletişim yeteneğiniz üzerinde çalışacaksınız.
C'était mon exo-costume préféré.
O en sevdiğim dış iskeletti.
Sur mon honneur d'interface exo-morphique.
Ekzomorfik arayüzün olarak şerefim üstüne yemin ederim.
C'est un exo-parasite.
Bu bir eksoparazit.
Bien, je ne sais pas, mais j'ai siphonné assez d'énergie pour remettre en marche mon exo-suit.
Orasını bilemem, ama exo-kostümüme yeterince enerji çektim.
Dr Palmer, dites-moi... que votre exo-armure n'est pas dans le vaisseau.
- Nerede ki o? Dr. Palmer lütfen bana... Süper kostümümü gemide bırakmadığımı mı söyleyeyim?
C'est là ou ils fabriquent le matériel Exo-Squelette?
Dış iskelet desteği ürettikleri yere mi?
On ne peut pas laisser l'exo-combinaison de Raymond en 1960.
Kesinlikle Raymond'un giysini 1960 yılında bırakamayız.
J'ai mon costume rétrécissant, je peux me miniaturiser et faire une entrée discrète.
Exo-zırhımı küçülttüm, minyatür halimle gizlice bir şeyler yapabilirim belki de.
Cependant, nous préférons nous désigner l'unité exo-terrorisme
Gerçi, bize EkolojikTerörizm Birimi E.T.U denilmesini tercih ediyoruz.
Je n'ai jamais entendu parler d'une unité exo-terrorisme.
Ama Ekolojik Terörizm Birimi diye birşey hiç duymadım.
Eh bien, j'ai utilisé ma fortune pour créer un exo-squelette avancé, alimenté par un alliage d'étoile naine.
- Ben tüm mal varlığımı cüce yıldız alaşımından güç alan bir kostüm yapmaya harcadım.
Cette exo-combinaison?
O kostüm var ya?
On appelle ça un exo-gant.
Bunlara süper eldivenler deniyor.
Je dois transférer le carburant de mon exo-armure vers les cellules de carburant.
Tek yapmam gereken, zırhımdaki yakıt kaynağını aktarmak ve bataryalara güç vermek.
C'était la combinaison de Spike.
Bu Spike'in Exo giysisi.
Une sorte d'exo squelette.
- Bir tür dış iskelet.