English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Fatigue

Fatigue traduction Turc

8,028 traduction parallèle
Ça me fatigue - Les heures?
- Saatler mi?
- Ivor se fatigue vite.
Ivor çabuk yoruluyor artık.
Je serais mort de fatigue là-dedans.
Orada yorgunluktan ölecektim.
- Oui, juste un peu de fatigue.
- Evet, biraz yorgunum da.
La guerre me fatigue.
- Savaşlardan bıktım.
Donc, cherche celui qui montre des signes de faiblesse ou de fatigue.
Zayıf ve yorgun görüneni ara.
Il va bien, il souffre juste de fatigue, OK? Donnez-lui de l'espace.
Durumu iyi, yalnızca biraz yorgun tamam mı?
- Il souffre juste de fatigue.
Sadece biraz yorgun.
Peut-être que c'est juste la fatigue.
Belki de yorgun olduğumdandır.
Je suis juste fatigué, Raymond.
- Çok yoruldum, Raymond.
Roman... tu as l'air fatigué.
Roman... Yorgun görünüyorsun.
Je suis juste fatigué.
Yorgunum sadece.
Je ne suis pas fatigué.
Ben yorgun değilim.
Je suis fatigué.
Yorgunum.
Je suis fatigué, c'est tout.
- Yorgunum, o kadar.
Jusqu'Ã ce que ton esprit soit fatigué et que tes os te fassent souffrir.
Ta ki aklınız yorulana ve kemikleriniz ağrıyana dek.
Et c'était... la fatigue, la confusion, la distraction...
- Yorgunluk, kafa karışıklığı unutkanlık yapıyor.
Juste fatigué, des mots de ventre
- Yorgunum, kusacak gibi oluyorum.
Je suis fatigué.
Çok yorgunum.
Je suis fatigué.
Yorgunum biraz Millie.
Je suis fatigué de ton attitude.
Bu tavırlarından bıktım artık.
T'as l'air fatigué.
Yorgun görünüyorsun.
Allons-y. Je suis fatigué.
- Evet hadi gidelim, ben yoruldum.
Je... suis un peu fatigué d'un coup.
Aniden biraz yorgunum.
Je suis fatigué, Al.
Yorgunum Al.
Vous êtes fatigué. C'est normal.
Anlaşılır bir biçimde yorgunsun.
Tu sais, je ne suis pas si fatigué.
Baksana, o kadar yorgun değilim. Sen ne durumdasın?
Je suis très fatigué alors ne le prends pas mal, mais... Pourquoi as-tu autant foi en lui?
Çok fena yorgunum, o sebeple bunu yanlış anlama fakat neden bu kadar inanıyorsun?
Je l'aurais été il y a quelques semaines, mais je suis un peu fatigué de vos démentis.
Bir kaç hafta önce olsa olurdu, ama yalanlarından biraz yoruldum.
C'est une chose étrange de ne jamais être fatigué mais pourtant toujours épuisé de la monotonie des choses.
Ne kadar tuhaf. Hiçbir zaman yorulmuyoruz ancak hiçbir şeyin değişmemesinden ölümüne yıldık.
Le noble tigre était très fatigué, car il était très âgé.
Asil Kaplan çok hareketsizdi, bunu görürdün çünkü çok yaşlıydı.
Tu sais quoi? Je suis un peu fatigué d'entendre ça.
Biliyor musun, ben de bu lafı duymaktan bıktım.
Je ne suis pas fatigué.
- Yorgun değilim.
Mais je ne suis pas fatigué.
- Ama uykum yok.
Je suis fatigué.
Yoruldum.
Vous êtes blessé et fatigué, mais vous devez rassembler tout ce que vous avez et m'aider.
Yaralı ve yorgun olduğunuzu biliyorum ama kalan tüm gücünüzü toplayıp bana yardım etmelisiniz.
Je suis trop fatigué pour me mettre en colère.
Öfkelenemeyecek kadar yorgunum.
Après un moment, j'étais trop fatigué.
Bir süre sonra çok yoruldum.
Pas pour moi. Je suis fatigué.
Ben almayayım, yorgunum.
- Je suis fatigué, mon pote.
- Yoruldum dostum.
Fatigué.
Sadece yorgunum.
T'as jamais été fatigué de donner des ordres?
Hadi ama. Nedir bu?
et il lui répond, "Je voulais sucer tes nichons à les assécher je voulais te baiser jusqu'à ce que tu sois un ballot fatigué."
Kocası demiş ki "memelerini tamamen emip sömürmek ve" "sen tükenip harap olana kadar seninle sevişmek istedim".
C'était le dernier jour. J'étais fatigué, et ce Directeur est un gros con.
Son gün çok yorulmuştum ve yönetmen şerefsizin tekiydi tamam mı?
- Je suis fatigué. Il est fatigué!
- Bitkin hâldeyim.
Je suis fatigué d'être raisonnable, David.
Mantıklı olmaktan bıktım, David.
Je suis juste... fatigué de me sentir comme ça.
- Sadece böyle hissetmekten çok yoruldum.
Je suis fatigué.
- Yoruldum Briggs.
Mike est fatigué de se faire avoir.
Mike bu işten yoruldu, tamam mı?
Tu es fatigué.
- Yorgunsun.
- Évidemment. Je ne peux jouer au lacrosse, ça me fatigue trop.
Onları aldığım zaman lekros oynayamıyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]