Translate.vc / Français → Turc / Fines
Fines traduction Turc
339 traduction parallèle
Elle peut abriter et nourrir des hommes braves, de fines lames, de bons archers.
Bir grup iyi ve azimli adama barınak olur, giydirir, besler. İyi kılıç kullananlara, okçulara, dövüşçülere!
Ces fines lignes sur vos épaules doivent être des antennes.
Omzunuzdaki belirgin çizgiler anteni olmalı.
Un homme jeune, vêtu de noir, des mains fines et soignées, il s'exprime avec recherche et son linge est toujours blanc.
Genç, koyu elbiseli, elleri manikürlü, konuşması düzgün ve kaliteli beyaz gömlekler giyiyor. Ampul yandı mı? Beyaz Gömlekler?
Regarde ces fines striations.
Şimdi şu çizgilere bak.
Des lèvres fines et méchantes comme s'il ne riait jamais.
Ağzı küçük ve orantılıydı.
Elle avait des yeux de braise, de fines mains d'Antillaise.
Gözlerinde teslim ateşi vardı Ve dokunuşu şefkatliydi
Je me suis moqué d'elle, mais les femmes sont plus fines.
Onunla alay ettim ama kadınlar bu işleri bilir.
Ce sont tes fines?
Senin eşeklerin mi?
C'est la meilleure oreille de Paris. Et une des plus fines gueules.
60 yaşındadır, ama Paristeki en iyi kulaklara sahiptir üstelik boğazına en düşkünüdür de.
Les pierres plus fines destinées à couvrir la pyramide provenaient des régions retirées du Haut Nil...
Şimdi de, Nil'in yukarısındaki çok uzak maden ocaklarından piramidin dış kaplaması için daha ince taşlar getiriliyor.
Nous ne nous revêtons ni d'or, ni de fines étoffes.
Altın ve ince kumaşlar kuşanmayız.
Et celui qui battit l'enclume transforma l'or fondu en fines feuilles d'or.
Ve örse vuran kişi erimiş altınlardan ince tabakalar dövdü.
C'est apprécié des fines bouches.
İyi yemekten anlayan kişi.
- Découpée en rondelles fines.
- Küçük parçalar halinde keseceksin.
Ces menottes si fines ces p tites mains Attention, vous brûlez pas! - Non...
Zarif kadın parmakları, ha!
Les vieilles dames sont fines.
Hasta yaşlı kadınlar öfkeli olur.
Je me demande s'il a une de ces fines moustaches.
Merak ediyorum, adamın aşağı sarkan ince bıyıkları var mıdır?
"Nous cherchons 50 fines lames. " Le salaire est de 50 pièces. "
"Dövüş sanatlarında usta 50 adam işe alınacak ve her birine 50 altın ryo maaş ödenecektir."
Nous commencerons par de fines tranches de jambon de Parme enrobant délicatement des morceaux de melons bien mûrs.
Önce, çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış çok olgun İran kavunu dilimleri alacağız.
Et maintenant, en attendant les fines tranches de jambon de Parme, enrobant si délicatement de parfait morceaux de melon bien mûrs...
Ve şimdi de çok ince kesilmiş jambon dilimlerine sarılmış, olgun İran kavununu beklereken...
Qui aurait pensé que ces fines feuilles de papier pouvaient causer autant de souffrance et de larmes.
Böyle bir kağıt parçasının..... nice acılara ve gözyaşlarına vesile olduğunu düşünmek..
En outre, le seigneur du clan Kakegawa a ordonné à son maître d'armes, Gundayu Katori, de leur prêter main-forte, accompagné de quatre fines lames.
Gundayu Katori, klanın kılıç ustası, ve onun en iyi dört adamı onlara yardım etmesi için çağrıldı -
Trois fines Napoléon bien tassées, ça marche!
- Üç tane Napolyon hemen geliyor!
Noire avec de fines rayures vert émeraude dessus!
Üzerinde zümrüt yeşili çizgiler olan siyah bir kravat.
Leurs assaillants étaient de fines lames.
Saldıranlar iyi kılıç kullanıyorlardı.
IwazÔ nous envoie des fines lames en renfort.
Iwazo takviye olarak bize birkaç kılıç ustası gönderdi.
" Mon amour a des ailes Minces, fines
" Aşkımın kanatları var Nazik ve tüylü kanatlar
" Sept fait en cuisine les recettes les plus fines
Yedinci pişirir iyi, kitaptaki her yemeği.
. - Tu veux ton ami de plumes fines?
- Tüylü arkadaşını mı istiyorsun?
Dis moi ami de plumes fines A quoi penses-tu quand tu fais l'amour à Barbarella?
Söyle bana, sevgili tüylü arkadaşım, ne düşünüyorsun Barbarella ile sevişirken?
Je n'ai pas arrêté. J'ai fait fermer 2 bars, mis 6 filles au chômage et participé à des parties fines. Je suis épuisé.
Bu hafta meşguldüm. 2 oyun kapattım, altı dansözü işinden ettim ve şahsen birkaç zina davasına uğradım.
J'organise des parties fines aux frais du gouvernement.
Bir manyak eğlensin diye, onca ajanımı hükümetin bütçesini boşa harcayamam!
- Encore raté. - Au fond, j'aime bien les filles très fines et très fragiles.
Genelde ince ve cici kızları severim.
Et ce sont tous des fines gâchette!
Hepsi de silahşör.
Ces cornes sont comme des épées, les oryx sont de fines lames.
Boynuzlar kılıç gibidir, ve antilop onları iyi bir eskrimci gibi kullanır.
Plus fines.
Daha ince.
Je déteste les gens aux lèvres fines.
- Neden? İnce dudaklı insanlardan nefret ederim.
La fumée s'accrochait dans les airs en lignes fines
'Duman ince katmanlar şekilde havada asılı duruyordu.'
"Dehors, un jeune homme s'est gelé jusqu'à la moelle". avec ses semelles fines.
Planlı, projeli, programlı mutluluk olabilir mi?
Les filles ne sont pas aussi fines que leurs grands-mères.
Genç kızların kafası büyükannelerinin yarısı kadar çalışmıyor.
Fines lames!
Hızlısınız!
- Vos vierges riches et fines - Notre Sybylla a des talents cachés.
Anlaşılan, Sybylla'mızın gizli yetenekleri var.
Ni parties fines.
- Parti falan da yok.
... hormis bien sûr le passage du chariot des desserts, sans oublier notre sélection de fines liqueurs d'Aldébaran!
Elbette servis arabamızdaki tatlı Aldebra likörleri dışında!
Celles-ci sont longues et fines.
Bunlar uzun ve ince!
Ô mes belles Huîtres si fines
Başlayabiliriz yemeğe.
J'ai chanté parmi les plus fines cours.
Bir kaç güzel sarayda şarkılar söyledim.
Sa peau est rouge avec ces rides fines à la fin.
Yüzü soluklaşmış, cildi kırış kırış olmuş.
J'ai connu un couple qui ont divisé les pots de fines herbes.
Baharat kavanozlarını ayıran bir çift bile tanıdım.
Des rayures fines?
Şu ince çizgiliye ne dersin?
C'est Diana Pines, mariée.
- Evliymiş. İsmi Diana Fines.