Translate.vc / Français → Turc / Fitness
Fitness traduction Turc
293 traduction parallèle
Commencez par vous remettre en forme : Fitness avec Mike et Spike.
İlki, Mine ve Spike'la, vuruşarak sağlık için,'Formda Kalın!
Devine qui j'ai vu au fitness?
Spor salonunda kimi gördüm tahmin et?
Hé, Kramer, au fait... J'ai vu ce type au fitness. Ce n'est pas Salman Rushdie.
Kramer, bu arada spor salonundaki dediğin adamı gördüm.
C'est pas un centre de fitness ici...
- Burası fakir insanların spor merkezi değil
C'est une salle de gym ou un musée du fitness?
Burası jimnastik salonu mu yoksa bir çeşit spor salonu müzesi mi?
Je veux dire un centre de "fitness".
Benim bahsettiğim modern bir fitness center.
Si vous pouvez oublier le fitness pendant 5 min, recousez-la.
Lucy, beş dakikalığına da olsa şu pazarlığa ara verince, ona dikiş at.
Dis-moi... tu vas à quel fitness?
Hangi salona gidiyorsun?
Mon chimpanzé s'est mis au fitness.
Benim şempanzem Nordic Tra'te.
Elle est dans le fitness.
Bir çeşit jimnastik kraliçesi.
C'est rapé pour vous, connards!
Fitness yapın, ibne kılıklılar!
Tu sais, je m'y connais en fitness.
Güven bana, Joe. Fiziksel uygunluğun var.
C'est interdit à Crunch Fitness.
Burada, Crunch Fittness'ta bu, kanunlara aykırıdır.
Une pub pour un club de fitness.
Kilo verme merkezi reklamı gibi.
Une pub pour un club de fitness.
Kilo verme merkezi reklamında gibiler.
C'est la nouvelle vidéo fitness de Cher, Un string pour l'Europe
Cher'in yeni fitness videosu.
Voilà bien la réponse d'une personne possédant la vidéo fitness d'Angela Lansbury.
Angela Lansbury egzersiz videosunun sahibinden beklediğim bir cevaptı.
Avant tout, Ranier Wolfcastle, notre mordu de fitness, va vous parler du club YMCA de Springfield.
Başlamadan önce form meraklısı Rainier Wolfcastle, Springfield YMCA hakkında birkaç şey söyleyecek.
En histoire de la gym?
Ne üstüne? Fitness tarihi mi?
C'est une histoire de fitness.
Form tutmakla ilgili bir şeymiş.
Vous suivez un régime?
- Bir fitness programınız filan mı var?
Lulu Smeigel a annulé son week-end de fitness juste pour toi.
Lulu Smeigel, Canyon Ranch'te geçireceği hafta sonunu sırf bunun için iptal etti.
Michelle Rubin, Fitness et Santé. Pardonnez-moi.
Michelle Rubin, sağlık ve spor.
Un étalon dans le monde du fitness.
Fitness topluluğunda bir pırıltı.
Vous connaissez mon collaborateur, Me'Shell.
Sanırım benim fitness arkadaşım Me'Shell'le tanışmıştınız.
2,5 fois plus que pour la santé. Il y a des cachets, des boissons, des barres.
- Fitness ve sağlığa para harcıyoruz.
Yelina, le tireur est certainement un prof de fitness.
- Ama onlardan bulmak çok zor. Yelina, katilin fitness antrenörü olduğunu sanıyorum.
- "Men's Fitness". - "Men's Fitness"?
- "Men's Fest Fitness." - "Men's Fitness" mı?
- Écoutez, il m'appartient d'être davantage qu'une image sur papier glacé dans un magazine pour hommes.
- Bakın. Kendime karşı duyduğum sorumluluk... bir erkek fitness dergisindenki iki boyutlu bir görüntüden daha fazla, tamam mı?
À lire des brochures gastronomiques et - et sur des centres de fitness.
Spor salonlarını ve yemeklerini okuyarak gözden geçirmem falan.
Lâche-moi, l'hystéro! Coupez! Envoyez la pub Fitness!
- İn üzerimden kaltak.
- Non, il est au fitness.
- Hayır, spor yapıyor.
Ce que le "Président du conseil pour la forme" avait classé comme "légèrement plus facile que le toboggan".
Başkan'ın fitness danışmalarının dediği gibi "kaymaktan biraz daha kolay."
Saurez-vous réprimer certaines de vos plus blessantes injures devant le mordu de fitness nonagénaire?
90 yaşındaki şişme vücutlu buraya geldiğinde bu küfürlerinizi azaltabilir misiniz?
Mesdemoiselles, je vais en camion à la plage pour faire du fitness, ça vous dit?
Hanımlar, ben sahile aerobik yapmaya gidiyorum, gelmek isteyen var mı?
Tu as raison... j'ai une séance photo pour "Women's Fitness", aujourd'hui
Haklısın. Women's Fitness'la fotograf çekimim var bugün.
C'est parce que depuis le jour où je suis né, je n'ai entendu que des Burpees à quatre temps et des critiques constantes. [NDT :'Burpees', exercice de fitness assez compliqué]
Çünkü doğduğum günden beri sıçramalı şınav ve sürekli eleştiriden başka bir şey duymadım.
Le fitness c'était sa vie, et son dernier souhait a été que tu mènes une vie pleine de santé et de vitalité.
Fitness onun hayatıydı. Son isteği de senin sağlık ve canlılık dolu bir hayatın olmasıydı.
Alors, hum, Vic, la mère de Craig était une vraie mordue de fitness, hein?
Demek Craig'in annesi tam bir fitness meraklısıydı Vic.
DES FESSES PARFAITES Toutes des cassettes de fitness.
Bunlar da vücut geliştirme kasetleri.
Ça combine le fitness et la capacité d'accroître le plaisir pendant les rapports sexuels prolongés.
Fiziksel sağlıkla, kadının uzun seks sırasında aldığı zevki artırma yeteneğinin birleşimi.
Tes séances de yoga ou de fitness, ou quoi que tu fasses marchent formidablement bien sur ta ligne.
Yogalates veya cardiyo bar, veya yaptığın herneyse, seni ne kadar güzel forma sokmuş.
C'est un ballon de fitness. Ca a complètement changé ma vie.
Adı jimnastik topu ve bu alet hayatımı tamamen değiştirdi.
Si vous n'êtes pas engagé dans le fitness, je ne peux pas vous vendre en bonne conscience.
Eğer kendini formunu korumaya adamamışsan, vicdanım sana satış yapmaya el vermez.
FORME ET SANTÉ abonnement
"Erkek Fitness" dergisi.
Le matériel de fitness Ab Scissor pendant que les pommes de terre cuisent.
Dört dakikalık makine Ab Scissor nasıl...? - Ve en üstte patatesler pişiyor.
Bien, je prends des cours de kickboxing avec Lonnie, de Malibu Fitness.
Malibu Fitness'da, Lonnie ile kickboks dersi alıyorum.
- Je pensais que c'était un club de fitness.
Sağlık kulübü olduğunu sandım.
Je ne fréquente pas les fitness.
Spor salonu insanı değilim.
Moi, je suis abonnée au magazine Fitness.
Kromların tamamı kötü değil, aslında... çünkü Fitness dergisi alıyorum...
Mélange de régime, magazines de fitness, miettes de cookies sur la plaque de cuisson.
Diyet içecek, fitness dergileri, tepside kurabiye kırıntıları.