Translate.vc / Français → Turc / Flambé
Flambé traduction Turc
182 traduction parallèle
C'est pas une raison. Quoi, quand t'es sur un bateau en train de flambé...
Peki yanan bir gemide olsan ne yapardın?
- Tu es flambé!
- Aptallık etme. Kaçamazsın.
Je pensais... à un rhum flambé.
Düşünüyordum belki ateşli bir ram.
Un esclave, tu le connais de vue, a levé sa main gauche qui a flambé comme vingt torches.
Bir köle, senin de tanıdığın bir köle sol elini kaldırıp başladı alev alev yanmaya, yirmi çıra biraraya gelmiş gibi.
Tout a flambé en un clin d'œil.
Bodrumda yangın çıkmış.
Depuis, les prix ont flambé.
Ne fiyatlardı onlar.
J'ai tout flambé.
Hepsini kaybettim.
Les prix ont flambé, les pauvres en souffrent.
Fiyatlar çok arttı ve yoksullar acı içinde.
Nous commencerons par du fromage et du hareng... puis nous prendrons un steak au poivre flambé.
Peynir ve ringayla başlayalım... alevde kızartılmış biberli biftek ile devam edelim.
Mais son prix a flambé.
Ama fiyat artar.
Tu te rappelles, au hameau, la grange qui a flambé?
Ahırın ne zaman yandığını hatırlıyor musun?
Tous les dossiers ont flambé comme une torche.
Tüm evraklar oradaymış. Meşale gibi yükselmiş.
Elle a flambé comme une torche.
Alevler içinde yanıp tutuşmuş.
On lui a flambé 2800 dollars durement gagnés. On est bons pour le désert. Des costauds!
2,800 doları çöpe attığımızı gördükten sonra sonumuz Ölüm Vadisi olacak, evlat, inan bana.
Quand la passion flambe trop vite au début, sa flambée est brève.
Tutku çok hızlı yakar yangını çabuk geçer.
J'ai tout flambé, Ray.
Param yok Ray. Hepsini içkiye harcadım.
C'est des brocolis flambés.
Brokoli flambé yapıyordum.
J'ai flambé.
Kumar oynadım.
Encore qu'elle soit difficile à rassembler pour l'instant. Les prix ont flambé pendant ton absence.
Şu anda tam olarak 632 diyemesek de çünkü sen gittiğinden beri ücretlendirmeler biraz arttı...
4000 hectares d'espace résidentiel... ont flambé en un instant lorsqu'un canon laser... à bord du vaisseau de défense stratégique pour la paix... a manqué sa cible durant des essais de routine.
Bugün, olağan kontrolü sırasında, Stratejik Savunma Barış Platformu'ndaki,... bir lazer topunun hedefini ıskalaması sonucu, 10.000 dönümlük orman arazisi, üzerinde yaşayanlarla beraber, yanarak kül oldu.
Vous n'allez pas prendre un Alaska flambé?
O Sıcak Alaska, Efendim.
Fido flambé comme plat principal, et en dessert, un parfait pékinois'
Karabaş flambe güzel bir ana yemek. Ve tatlı olarak, Fino dondurması.
Mon sèche-cheveux a flambé à Dien Bien Phu.
Dien Bien Phu'da oturma odası kazası.
Et puis les prix ont flambé.
Fiyat ondan sonra yükseliyordu.
Tu as flambé leurs 200000 $ sur des paris à Vegas, sans leur dire. Pourquoi?
Vegas'ta onların 200 binini yedin ve onlara söylemedin.
Ils ont tout flambé : armes, vìtements...
Silahları, elbiselerini ve ambulansı yakmışlar.
J'ai vu des corps réduits en cendres sans avoir flambé ou fondu, mais par oxydation instantanée.
- Herhangi bir ateşleme ya da erime olmadan küle dönüşenlerle ilgili dosyalar var. Isı olmaksızın hızlı oksidasyon.
Le pudding flambe.
Alevler çıkıyor.
L'avion flambe.
Yanıyorlar.
Le bateau flambe!
İçinde de biri var.
Maintenant je flambe.
Kumar oynuyorum. Daha ötesi var mı?
Nous! On flambe!
Mark, yanıyoruz!
Le West Virginia a été touché par six torpilles. Il flambe.
West Virginia, altı torpido yedi güvertesinde bir çok yerde yangın var.
Regarde, moi, si ça flambe...
Benimkisi güzel yanıyor!
Elle flambe, elle saute D'hésitation en espérance,
Başka bir ruh gibi görünürüm. İnançsızlıktan, umuda koşar.
Ça flambe!
Yanıyor.
Elle flambe!
Yanıyor!
C'est toute mon enfance qui flambe...
Tarihim kül oluyor orada.
Je voulais les faire flamber, mais elles ont flambé toutes seules.
- Biraz bundan... - Jack, ben geldim!
Je flambe...
Yandım...
Le voisinage flambe, pas un flic.
Mahalle yanıp kül oluyor, ama polis yok.
- On en a 10 comme ça. - En 5 minutes, tout flambe.
Her şeyi beş dakika içinde yakabiliriz.
Qu'il se colle une brochette dans le cul, et qu'il la fasse flamber.
Kıçına bir şiş sokup kendini flambe etmesini söyledim.
La cote flambe.
Hisselerin oyunda olduğunu herkes biliyor.
La maison flambe!
Evi ateşe verdiler.
Je flambe!
Yandım!
La bague flambe!
Ateşten bir yüzük!
Elle flambe!
O yanıyor!
Je veux que ça flambe si haut que les dieux se rappellent qu'on existe!
Hayır. Hayır, sizden öyle büyük bir ateş yakmanızı istiyorum ki tanrılar tekrar bizi dikkate alsın.
- Nom de Dieu, tout flambe.
Ulu Tanrım, Leroy. Nerede?
12 G. On flambe.
- 12 G. Yanıyoruz.