Translate.vc / Français → Turc / Fracture
Fracture traduction Turc
2,147 traduction parallèle
Le vendeur est à l'hôpital avec une fracture du crâne.
Raporda tezgahtarın kafatasının kırık olduğu yazıyordu.
- L'employé est en réa avec une fracture du crâne.
Tezgâhtarın kafatası kırığından yoğun bakımda olduğunu biliyorsun.
Traumatisme crânien, fracture ouverte tibia-péroné.
Kafaya darbe almış, tibia-fibula açık kırığı.
- Fracture pelvienne.
- Çünkü pelvikte çatlak var.
- Désolé de t'avoir négligé. Mais ta fracture des côtes n'était pas une priorité.
Mike, seni orada bıraktığım için üzgünüm,... kırık kaburgalar öncelikli değildi.
Les deux épaules sont démises. Il a une fracture de la hanche, du fémur droit et des pieds.
iki omzu da çıkmış kalçası kırık, sağ bacakta femur kemiğinde.de kırık, ve ayaklarda da.
Fracture ouverte.
Kemik kırılıp dışarı çıkmış.
J'irrigue la fracture.
Yaranın üstüne su serpiyorum.
Pour un vieux, avec une fracture ouverte, un risque d'ostéomyélite, et / ou un embolisme fatal, il tient étonnamment le coup.
Kemiği kırılıp dışarı çıkmış, yüksek kemik iliği iltihabı ve ölümcül damar tıkanıklığı riski olan yaşlı bir adam için şaşırtıcı derecede istikrarlı.
Pour l'instant, mais une fracture ouverte peut être dangereuse, surtout vu notre isolement.
Şimdi öyle ama, o kırık çok tehlikeli olabilir, özellikle burada.
Une fracture par compression?
Kompresyon kırığı olabilir mi?
Il a la rate explosée. Fracture du bassin avec dislocation, fractures ouvertes du fémur et de l'humérus.
Dalağı yırtılmış, leğen kemiği kırılmış, femur ve humerusunda da çoklu kırıklar mevcut.
- Vous avez déjà eu une fracture?
Hiç bir kemiğin kırıldı mı?
En regardant les lignes de la fracture... l'ordinateur devrait déterminer le poids de la voiture qui l'a renversé.
Kırık çizgilerine bakarak bilgisayar, onu ezen arabanın ağırlığını bulabilir.
Les gars, fracture du dos et des jambes.
Hastayı sedyeye alın. Sırtı incinmiş, bacakları da kırık durumda.
J'ai payé les réparations à Lisa de ma poche. Et ce que je pensais être une foulure était en fait une fracture.
Lisa'ya kendi paramla zararı ödedim ama bileğimin ezildiğini, kırıldığını sandım...
J'ai identifié la fracture à la base du crâne... et le dommage correspondant au haut de la colonne vertébrale.
Ölüm sırasında kafatasının alt tarafındaki kırıkların ve buna bağlı olarak belkemiğinin üst tarafındaki hasarın sebebini buldum.
Fractures multiples au crâne, larynx écrasé, l'os hyoïde fracturé, des contusions par-ci, des bleus par-là.
Kafatasında çok sayıda çatlak, gırtlakta ezilmeler dil kemiği kırılması, çürükler hepsi * Künt Travmasını işaret ediyor.
L'hôpital a dit que le garçon souffrait d'une fracture du radius il y a deux semaines.
Hastanenin dediğine göre iki hafta önce, ön kol kemiği kırılmış.
Et si la fracture était dûe a des violences répétées?
Ya bu kırık kol tekrarlanan mağduriyetin sonucunda olduysa?
Avec suffisamment de force et un geste répété, tu obtiens une fracture du radius.
Yeterince zorlar ve sıkarsan ön kol kemiğini kırarsın.
Fracture de la hanche et du fémur, peut-être du radius aussi.
Merdivenden 3 kat aşağı düşmüş. Kalça ve uyluk kırığı gibi duruyor. - Belki radyus da vardır.
Si elle récupère bien aujourd'hui, j'aimerais y retourner demain pour réparer ensuite la fracture subtrochantérique.
- Bugün iyileşme gösterirse yarın trokanterin altındaki kırığa operasyon yapmayı isterim.
J'ai trouvé des traces d'une mixture homogène huileuse et cireuse, issue... d'une chaîne d'hydrocarbures non polaires, dans cette fracture du crâne.
Kafatası kırığında yağ ve cila ihtiva eden ki bunlar tek kutuplu hidrokarbonlardır homojen bir karışım buldum.
La fracture du crâne est située tout en haut de l'os frontal, sur la ligne médiane.
Kafatası kırığı alın kemiğinin üzerinde, tam orta çizgide.
Le lubrifiant de la fracture avait de l'hexane, du silicone, de l'huile minérale et un propulseur.
Kırıktaki madde heksan silikon, mineral yağı ve barut ihtiva ediyordu.
Vous avez une fracture du tibia.
- Pekala. Sanırım kaval kemiğinizi incitmişsiniz.
Vu la cicatrisation de cette fracture costale ici, je dirais que ces blessures ont été infligées avant qu'il soit empoisonné la première fois.
Şey, bu kaburgadaki çatlağın, iyileşme durumuna bakarak, Bu yaraların muhtemelen, ilk defa zehirlenmesinden önce oluştuklarını söyleyebilirim.
Possible fracture tibia-péroné et du fémur droit.
Sol bacakta tibia-fibula kırığı ve sağ uyluk kemiği kırığı.
Fracture du radius distal.
Hipotermi, bilekte kırık.
Il a une, une fracture du cubitus et une légère commotion cérébrale.
Dirsek kemiğinde ince bir kırık var ve orta şiddette sarsıntı geçirmiş.
Ça semble improbable... car la blessure crânienne a été faite par un instrument contondant... qui a laissé une fracture 12 cm juste ici.
Görülüyor ki benzemiyorlar çünkü kafatasındaki yara küt bir cisimle yapılmış solda 12 cmlik bir kırık - tam burada.
Aucune. Non. Mais j'ai extrait ce qui semble être des copeaux de métal... de la fracture crânienne et de la blessure du pelvis.
hayır, ama iki kırık da metal cisimle yapılmış gibi ve pelvisteki oyuk.
Et une fracture de la clavicule gauche.
Sol köprücük kemiğinde de çatlak var.
Cette fracture est provoquée par un mouvement de torsion, très probablement le résultat d'un mouvement appelé "airflare".
- Bakalım. Mesela, burada ki aşırı gerilme sonucu oluşan çatlak, büyük bir ihtimalle popüler bir dans hareketi olan havada dönme sonucunda oluşmuş.
L'aspect de la fracture suggère un mouvement brusque.
Kemiğin şekli burkulma hareketine işaret ediyor.
Je le savais avant ma fracture recto-cérébrale.
"Sağ beyin kırığı" mdan önce bunu anlayabilirdim. - Ne oldu?
une partie du pariétal et de l'occipital... semblent montrer des traces de fracture.
Bu ikisi hariç. Çeper kemiğinde ve art kafa kemiğinde çatlaklar olduğu görülüyor.
- Des résidus en marge de la fracture?
Çatlakların kenarında artık mı var?
Douleur intense à gauche, fracture tibia-péroné.
Durumu nedir? Önkol kemiği çatlak ve sağ bacakta Tibia-Fibula kırığı var ve sarhoş.
J'ai le radius * fracturé et quelques bleus, mais...
Kolum kırıldı, birkaç da morluk var.
Le radius gauche de Tony a été fracturé pendant cette bagarre.
Tony'nin sol kol kemiği kavgada kırılmış.
- Tu m'as fracturé la pommette.
Elmacık kemiğimi çatlattın.
Quelqu'un a fracturé ta bagnole, mec!
Galiba biri arabanı soymuş, adamım!
Selon son dossier, Dorit s'est fracturé la cheville deux fois... dans une course d'obstacles durant l'entraînement de la CIA.
Dosyasına göre Dorit, CIA eğitimi sırasında giriş seviyesindeki bir engel testini tamamlamaya çalışırken iki kez bileğini kırmış.
Comme j'ai tenu avec douceur son crâne, fracturé à plusieurs endroits, j'ai réussi à éloigner la main froide de la mort de Clayton assez longtemps pour qu'il exprime sa dernière volonté.
Kafasını tuttuğumda, bazı kısımlar çatlamıştı, Ölüm soğukluğu Clayton'ın bedenini Kaplamadan hemen önce
- Levi a fracturé sa propre main?
Levi elini kendisi mi kırmış?
Levi a fracturé sa propre main?
Levi elini kendisi mi kırmış?
Il s'est fracturé le col du fémur.
-.. ve daimi bir kalça kırığı oluştu.
Les radios montrent une fracture-éclatement au T12.
TL omurga filmlerinde t-12'de patlama kırığı olduğunu görüyoruz.
Aucun signe de fracture.
Eklem zedelenme belirtisi yok.