English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Ga

Ga traduction Turc

27,851 traduction parallèle
Regardez cette pagaille.
Şu dağınıklığa bak.
Un gars du nom de Larry Tesler, que je considère un bon ami, modifia la signification de ces mots. J'estime que c'est un crime contre l'humanité. Il ne comprend pas pourquoi.
İyi bir arkadaşım olarak gördüğüm Larry Tesler adında bir adam bu sözcükleri değiştirdi ve bunu insanlığa karşı bir suç olarak görüyorum.
- Le capitaine postule pour la mairie?
- Yüzbaşı başkanlığa mı oynuyor?
Vous avez arrêté de traiter les malades?
Hastalığa çare aramayı bıraktınız mı?
Sensibilité à la lumière...
- Işığa hassasiyet...
La photosensibilité est un symptôme d'autres infections.
Işığa aşırı duyarlılık başka bir enfeksiyon olduğuna işaret eder.
D'ici un siècle, la survie de l'humanité dépendra... de l'immunité.
Gelecek yüzyılda insanlığın kurtuluşu bağışıklığa bağlı.
Il nous mènera au Témoin.
- Bizi Tanığa götürebilir.
J'arrête aussi de chercher un sens à tout.
Her şeyi mantığa oturtmak için de elimden geleni yaptım.
Allez aux landes de pins. Rapportez ce qui s'y trouve.
Çamlığa git, aradığın şeyi bul ve buraya getir.
Soyons clairs.
Şu işi açıklığa kavuşturalım.
Pourquoi est ce qu'on ne l'attaquerais pas de front directement?
Bu kadar karışıklığa gerek yok. Etrafı dağıtıp onu geri alalım.
Si tu t'exposes à leur lumière rouge, ils crieront et nous serons repérés.
Bu bir tuzak. Gözlerinden çıkan ışığa dokunursak öterler!
Foutaises.
Saçmalığa bak.
Mais en tant qu'étalon, il pourrait vous rapporter bien plus.
Ama onu damızlığa çekersen çok daha fazla kazanabilirsin.
C'est une trahison de l'amitié.
Bu arkadaşlığa yapılan bir ihanet!
Parlons donc de ton enterrement de vie de jeune fille.
Hadi bekarlığa veda partinden bahsedelim.
Tu ne peux pas avoir d'enterrement de vie de jeune fille sans.
Evet, bu olmadan bekarlığa veda partisi olamazdı.
Je pense qu'on pourrait t'avoir donné la mauvais impression de Marjorie à l'enterrement de vie de jeune fille.
Sanırım bekarlığa veda partisinde sana Marjorie hakkında yanlış bir izlenim verdik.
Vous faites de la photophobie.
Işığa karşı hassassın.
Je vous ferai renvoyer!
Saçmalığa bak! Seni kovduracağım.
Ces disques durs sont conçus pour résister aux hautes températures
Bu hard disklerin sıcaklığa dayanıklılığı...
Tu as des défauts. Tu tombes beaucoup. Tu te fais peur à toi même
Kusurların var, sürekli başarısızlığa uğruyorsun kendi kendini korkutuyorsun.
Tu - tu - tu le renifles, tu le calines, tu le mets sur un porte manteaux et danses avec? !
Kokluyor musun, sarılıyor musun askılığa asıp dans mı ediyorsun?
- Pupilles rondes et réactives.
Gözbebekleri ışığa karşı duyarlı.
Un composé naturel trouvé dans les champignons, qui ouvre nos esprits au royaume spirituel, pour nous permettre de toucher l'éternel.
Basit mantarlarda doğal olarak yetişen bir bileşik bulunur ki, bu zihnimizi manevi krallığa doğru açıp sonsuzluğa ulaşmamıza izin verir.
Peter, on a bâti cette campagne sur des électeurs ciblés choisis sur modèles informatiques et publicité ciblée...
Peter, bu kampanyayı bilgisayar sistemine ve mikro reklamcılığa dayalı olarak farklı görüşleri olan insanların oylarını toplamak üzerine yarattık.
Votre enquête nous a forcé à un auto-examen attentif.
Soruşturmanız insanların duygularını bariz bir şekilde açığa çıkarmaya zorladı.
Tous frappés par une maladie mystérieuse ça les a fait vieillir dans les 48h après l'infection.
Hepsi onları 48 saat içinde yaşlandıran gizemli bir hastalığa yakalanmışlar.
Il faut qu'ils sachent que tu as échoué, et ensuite... ensuite, ma belle... tu n'auras plus rien.
Senin başarısızlığa uğradığını bilmeliler. Sonrasında sonrasında, güzelim benim... elinde hiçbir şey kalmayacak.
Elle a affamé ton fils pour le punir d'avoir joué dans la boue.
Çamurun içinde açlığa terk ederek oğlunu cezalandırdı çünkü.
Et vous avez raison d'être inquiet car comment pouvons-nous espérer vaincre tant d'ennemis?
Ve endişelenmekte haklısınız. Bu kadar azken oradaki kalabalığa nasıl mezar kazarız.
Nous dominerons les sept royaume impitoyablement!
Tüm yedi krallığa acımasızca hükmedeceğiz!
♪ Je n'épouserai pas Roberta Je ne régnerai pas ♪
# Evlenemeyeceğim Roberta ile ve hükmedemeyeceğim krallığa #
Je n'arrive pas à trouver d'indice sur ce truc.
Bu karışıklığa daha çok katlanamayacağım.
Ces zombies nous ont appris comment débloquer leur potentiel.
Bu zombiler bize potansiyelimizi nasıl açığa çıkartacağımızı öğretti.
Dit moi si j'ai bien compris.
Şunu açıklığa kavuşturalım.
Je vais dire à la DA vous avez coopéré.
Nerede olduğunu söyle. Savcılığa işbirliği yaptığını söylerim.
J'espère que le rire est le meilleur remède, car ces médicaments sont une blague.
Umarım gülmek sağlığa iyi geliyordur çünkü bu hasta bakım paketi tam komedi.
On dirait du remords.
Pişmanlığa benziyor.
Sa mère voulait l'aider, mais elle a peut-être, en fait, libérer le psychopathe en lui.
Annesi yardım etmeye çalışırken içindeki psikopatı açığa çıkarmış olabilir.
La torture est un exutoire.
- İşkenceyle öfkesini açığa vuruyor.
"L'espoir, c'est d'être capable de voir la lumière, malgré toute l'obscurité."
"Umut tüm karanlığa rağmen ışığı görmeyi başarmaktır."
Votre cynisme doit se justifier dans vos affaires, Maître Stevens, mais je suis d'accord avec l'accusé.
Bayan Stevens, eminim ki işiniz göz önüne alındığında öfkelenmeniz çok doğal ama burada sanığa hak vermek durumundayım.
Rappelle-toi, Jane tombe dans ces marécages, et elle en ressort 20 ans plus tard.
Hatırla, Jane bataklığa düştü ve 20 yıl sonra çıkageldi, and then she comes out 20 years later.
CHAT AVEC JOE X Que dit-on que je cesse les ragots Je suis trop vénère...
JOE X İLE SOHBET neler diyorlar yalanları açığa çıkarayım çok kızgınım...
Bon, pour qu'on soit bien sûrs :
Pekala, hikayenin geri kalanını açıklığa kavuşturalım :
Montre-moi, et... et nous pourrons sauver notre enfant, et nous pourrons changer les ténèbres en lumière.
Göster ki çocuğumuzu kurtarabilelim ve karanlığı aydınlığa çevirebilelim.
Je n'aurais jamais recours aux ténèbres car ce n'est pas ce qu'un héros fait.
Pekala, asla karanlığa başvurmayacağım çünkü kahramanlar öyle yapar.
Être capable de passer de l'obscurité à la lumière est une quête insensée.
Karanlığı aydınlığa döndürme çabası sonuç vermez.
Quand elle est revenue de son entrainement de détournement d'avions... Quand elle est revenue de son entrainement de détournement d'avions... J'ai été claire.
Kaçırılma eğitiminden döndüğünde açıklığa kavuşturdum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]