Translate.vc / Français → Turc / Gluten
Gluten traduction Turc
321 traduction parallèle
C'est gin-germes de blé. Et beaucoup de vodka-gluten.
Çok cin içtiğimde buğday tanesi kadar sert, çok votka içtiğimde de un gibi yumuşak olurum.
Mmm, si il n'y a pas de cacahuètes, gluten, lait, oeufs, ou soja dedans, Je vais adorer.
Mmm, eğer içinde ceviz, glüten, süt, yumurta, ve ya soya yoksa, hoşuma gidecektir.
La farine retrouvée sur Oliver Dunne avait une faible teneur en Gluten, 7 %, typiquement utilisée pour les gateaux, pizza...
bir pizza dükkanında. Oliver Dunne'nın üzerinde bulduğumuz unun besin değeri düşük bir yapısı var. % 70 protein.
Tofu et gluten.
Tofu ve buğday gevreği.
Vous voyez... Je te convertirai au pain sans gluten!
Seni, glütensiz sosislere de alıştıracağım.
Mes pâtés au gluten ont pris feu alors il va falloir manger des spaghettis et des boulettes de froment
Pateler alev aldı. Bu yüzden spagetti ve buğday köftesi yiyeceğiz.
Ou de manger du gluten.
Veya gluten içeren yemek yememe...
- Enfin, le truc du gluten, c'est juste un problème digestif.
- Şey, gluten şeyi... sadece hazım yüzünden.
J'utilise de la farine riche en gluten.
Kabarması ve çiğnenebilmesi için yüksek glutenli un kullanıyorum
J'utilise de la farine riche en gluten.
Ben çok galetalı un kullanıyorum.
Il y a du jus et des biscuits sans gluten sur la table.
Meyve suyu ve glütensiz kurabiyeler masada.
Tout est sans gluten.
Her şey glütensiz.
C'est sans gluten.
Glütensiz.
C'est sans gluten.
İçinde glüten olmasın.
- De l'extrait de Gluten.
- Glüten özü.
Elle ne mange que des trucs sans gluten. Je sais pas ce que c'est, mais je sais que j'adore ça.
Yalnızca glütensiz yemek yiyor bense glüten nedir bilmiyorum ama glütene bayıldığımı biliyorum.
- Le vert est sans gluten et au soja.
Yeşil olanlar glütensiz.
Tu es allergique au gluten?
- Senin de mi glüten'e alerjin var?
Les femmes adorent ça. " Le gluten!
Kadınlar buna bayılır. Tutkal mı, ben de!
- Il fait trop chaud. - Je mange pas de gluten.
- Ben glüten yemem Paul.
Mon fils est allergique au gluten.
Evet, tabii ki. Oğlumun glütene alerjisi var.
Je fais une intolérance au gluten.
Bende çölyak hastalığı var.
- Tu disais vouloir éviter le gluten.
Artık glüten yemeyeceğini söylemiştin.
Allergie au gluten.
Buğday alerjisi, besinleri sindiremediği anlamına gelir.
Gavez-le de gluten. Et faites une endoscopie du duodénum.
Adama buğday yedirin oniki parmak bağırsağına ulaşınca da, endoskopi yapın.
Ils veulent pas retrouver bobonne et son allergie au gluten.
Evlerinde dırdırcı, sürekli şık giyinen, yediklerine dikkat eden birilerini görmek istemiyorlar.
Vous bavardez, mangez sans gluten... sans rien piger de l'empreinte carbone.
... cep telefonlarında yapmacık bayağı boşboğazlık edersiniz beleş glüten kuruyemiş satın alırsınız henüz karbon ayak izinizin anlayışı yok! Karbon ayak izimi tam g.
Ils pensaient à la maladie cœliaque *, et m'ont dit d'arrêter de manger du gluten *.
Çölyak hastalığı olduğunu ve gluten yemememi söylediler.
Je ne savais même pas que je mangeais du gluten.
Gluten yediğimi bilmiyordum bile.
Du pain sans gluten aux noix et aux airelles.
Glütensiz yabanmersinli, Neruda şiirli ceviz ekmeği.
Le poisson peut contenir du gluten.
Tamam. Peskataryan.
Il a mangé du gluten à l'école, ses poignets sont un peu enflés.
Okulda biraz ekmek yemiş bugün ve bilekleri kesinlikle biraz şişmiş.
- Ou une allergie au gluten. - Excuse-moi.
Pardon ama.
On fait cuire les patates au four. Moins d'eau et de gluten.
Patatesleri kaynatmak yerine fırında pişirirsen daha az nemli olurlar.
{ \ pos ( 192,220 ) } Ma fille est allergique au gluten { \ pos ( 192,220 ) } et... { \ pos ( 192,220 ) } cette épicerie... { \ pos ( 192,220 ) } L'épicerie casher a plus de choix.
Kızım çölyak hastası ve o dükkânda helâl ürünler satan dükkânda daha fazla seçenek var.
Beurre d'amandes, lait de soja, sauce sans soja aromatisée au soja, cosses d'épeautre, spaghetti au soja et boulettes à base de soja, gluten sans pesticides, fromage ultra-végétalien...
Badem yağı, soya sütü soya fasulyesi içermeyen soya sosu öğütülmüş kepek unu soyayla soslandırılmış soya makarnası ve soya topları hediyesi mısır unu yağsız beyaz peynir...
J'ai du jus de raisin sans sulfates et des cupcakes maison, bio et sans gluten, à la courgette issue du commerce équitable!
Asitsiz üzüm suyumuz ev yapımı, organik, glüten içermeyen hormonsuz dolma biber kekleri.
Le gluten est mauvais pour ma concentration.
Elmalı turtada gluten var. Annem glutenin konsantrasyonuma zarar vereceğini söyledi.
C'est maman qui l'a dit.
Annem gluten yeme dedi.
Oui, pas de gluten.
Tabii ki. Glütensiz olacak.
- Des pâtes sans gluten.
- Fırını ısıtayım hemen. - Glütensiz makarna var.
Quand ils ont enlevé le gluten de son alimentation, ils se sont aperçus que les gens se moquaient moins de lui.
Diyetinden glüteni kaldırdıklarında insanlar bön bön bakmayı kesti.
Étudiez les situations à deux retraits et le compte des points. Je vais chercher des biscuits sans gluten.
Herkes iki kişilik oyunlara ve sayı hesaplamaya çalışsın, gidip size glütensiz kraker getireceğim.
C'est du gluten.
Buğdaylı glütenli bir şey.
Je vous donne tout mon déjeuner, préparé par ma nutritionniste, sans gluten, végétarien, en échange d'une seule cuillerée de crème au chocolat.
O çikolatalı pudingden bir kaşık alabilmek için, tamamen bana özel olarak diyetisyenim tarafından hazırlanmış olan gluten içerikli vejetaryan öğle yemeğimi sana veririm.
Pas de maladie d'Alzheimer, ou coeliaque pas de syndrome de Klinefelter, pas de...
Ne alzheimer, ne gluten alerjisi ne klinefelter sendromu, ne tay-sachs hastalığı- -
Elle ne mange pas de gluten.
- Glüten yemiyor.
- Du gluten de blé.
- Buğday glüteni.
De gluten.
Glüten.
C'est pas cette semaine le régime sans gluten *?
Bu hafta glütensiz yemiyor muydun sen?
- Quelquefois, c'est le gluten.
- Evet.