English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Gok

Gok traduction Turc

1,350 traduction parallèle
Les données couvrent une période de 3 mois!
Burada üç aylık gök bilimsel veri var. Bu nasıl mümkün olabilir?
Dieu créa le ciel et la terre. "
"... Tanrı, gök kubbeyi ve dünyayı yarattı. "
Comme si tu étais le dieu du tonnerre en personne.
Sanki sen gök gürültüsü tanrısıymışsın gibi.
- Voyons... En tout, ou depuis que je suis un cerveau en pot?
Gök taşlarına dikkat et, X.R.
Mais Jim voulait explorer son corps céleste
Ama Jim gök cisimlerini araştırma girişimini sürdürüyordu.
Erosion, coulées de lave, tempêtes de sable, météorites
Erozyonlar oldu, lav akıntıları, kum fırtınaları, gök taşları.
Tout ce vert, ce ciel bleu...
Tüm bu yeşil ve mavi gök.
Pourquoi le ciel est bleu?
Gök neden mavidir?
Les champs, le ciel.
Bu yer, bu da gök.
C'est la foudre.
Böylece gök gürültüsü oluşur.
On pense que c'est elle qui a créé la vie sur terre.
Gök gürültüsünün, dünya üzerindeki yaşamı yarattığına inanılır.
Le ciel se couvre, tout devient noir, les chiens se mettent à aboyer, les lapins affolés clapissent, les cerfs se mettent à courir.
Gök kararıyor, sonra her şey karanlığa batıyor. Köpekler uluyor, tavşanlar çömeliyor, geyikler telaş içinde kaçıyor, kaçıyor, dehşet içinde koşuyor.
Oui, mais exploser les vaisseaux du ciel? L'arrogance.
Evet, yıIdız gemisiyle gök yüzünden sebk edilebilirmi?
Astéro.ï.de, tornade, c'est pareil.
Gök taşı, kasırga, aynı şey.
Et la tienne, ma princesse de l'air? - T'as dû t'éclater.
Seninki nasıldı benim küçük gök yüzü prensesim.Eminim eğlenceli olmuştur.
T'admires jamais le ciel en te disant qu'on te regarde aussi.
Hiç gök yüzüne dikkatle bakıp, birisinin dönüp sana bakıyor olabileceğini düşündün mü?
Je les ai réservés la semaine dernière.
Beş mavi jöle istiyorum... Gök mavisi. Geçen hafta ayırtmıştım.
Quand j'étais sur le cube, je ne pensais jamais à ce qu'il y avait à l'extérieur : aux pulsars, aux quasars et aux nébuleuses. Mais ici, dans ce labo, j'ai l'impression de pouvoir voir la galaxie entière.
Küpte yaşarken, dışarısının nasıl olduğunu asla tahayyül edemezdim- - atarcalar, gök cisimleri, nebulalar, ama bu laboratuarda, tüm galaksiyi görebiliyormuşum gibi hissediyorum.
Il y avait de terribles orages durant l'été.
Yaz ayları süresince korkunç gök gürültülü fırtınalar olurdu.
mais une légende dit que le jour suivant la pluie de feu, l'orage gronda au loin et l'horizon s'embrasa sans fin.
Ama ataların bir masalı var. Ateş yağmurunun ikinci gününde uzakta bir gök gürlemesi olmuş, ve ufuk sanki güneş hiç batmamış gibi yanmaya başlamış.
Où, après le tonnerre, des averses dor tombaient comme une pluie de fleurs.
Gök gürültüsü sonrası gümüş yağdığında... Aynı açmış çiçekler gibi gelirdi bana...
Je me demandais quand le ciel allait enfin se couvrir.
Gök ne zaman bulutlanacak diye bakıyorum.
Le tonnerre retentit
Gök gürültüsü yankılanıyor
Le ciel est à nous
Gök de bizim
Plus tôt aujourd'hui, j'ai cru apercevoir une planète, et ce soir, j'ai cru que c'était peut-être un météore.
Bugün erken saatlerde gezegen sandığım bir şey gördüm. Gök taşı da olabilir. Akşam baktım.
Elle avait les yeux azur... des cheveux blonds.
Gözleri gök mavisiydi.
Je croire cela quand je merde le pourpre et les odeurs de tours aiment sorbet d'arc-en-ciel.
Bokum pembe olup gök kuşağı şerbeti gibi kokarsa buna inanırım.
Attendez, Central, un truc est tombé sur le toit.
Bekle bir saniye merkez. Gök başımıza yağıyor.
alors seulement, quand vous serez purgés et en paix, quand Ie ray0n perf0rera Ies entra!
Arınıp huzuru bulduğunuzda,.. ... şimşekler göğün en derinliklerinde çakıp gök gürlediğinde sizi Hz.
Le ciel est a nous
Gök de bizim
Maître des Cieux, depuis combien de temps étudies-tu avec moi?
Gök Han, benimle ne kadar zamandır birliktesin?
Maître des Cieux.
Gök Han!
Le Grand Miroir Céleste indique cet endroit.
Gök Kalkanı burayı gösterdi,
Le Miroir Céleste!
Gök Kalkanı!
Maître des Cieux!
Gök Han!
Le Miroir Céleste... Il a été aspiré!
Gök Kalkanı... yok oldu...
Maître des Cieux, bien que tu ne sois pas d'Omei. C'est la survie de tous les habitants des montagnes qui est en jeu
Gök Han, Omei'den olmasan bile.... bu bir insanlık görevi sayılır!
Maître des Cieux a des sentiments très forts pour toi.
Gök Han sana boş değil gibi!
Maître des Cieux
Gök Han!
Maître des Cieux va prendre la direction d'Omei.
Omei'nin liderliğini Gök Han devralacak!
Tous les étudiants d'Omei doivent suivre ses ordres.
Tüm Omei öğrencileri Gök Han'nın dediklerine... sadakatla itaat etsin!
Vous voyez la lumière bleue dans le ciel?
Gök yüzünde ki işareti gördünüz mü?
Arrête de bluffer, Maître des Cieux.
Blöfü kes, Gök Han!
C'est le Grand Miroir Céleste.
Gök Kalkanı! .
Donne-moi le corps de Maître des Cieux!
Bana Gök Han'ın bedenini ver!
Vite, nous devons aider Maître des Cieux.
Çabuk, Gök Han'a yardım etmeliyiz!
Maître des Cieux, nous avons trouvé ton enveloppe
Gök Han, senin fiziksel bedenini bulduk!
Maître des Cieux est dans sa bouche!
Gök Han hala orda!
Maître des Cieux, je te retrouve enfin
Gök Han, sonunda tekrar kavuştuk!
Pour moi, Seok était comme un arbre, où je pouvais me mettre à l'abri de la tempête et du tonnerre.
Seok, benim için bir ağaç gibiydi... fırtına ve gök gürültüsünden sığınabildiğim.
Le doré est superbe, mais ce sont les larges coups de pinceau bleu céleste et cramoisis ainsi que l'utilisation d'objets et de palimpsestes qui en font une toile unique, tu ne trouves pas?
Evet, altın, evet, ama bu eseri böylesine eşsiz ve alımlı kılan gök mavisi ve kızıl geniş fırça darbeleri ve beraberinde bulunan nesneler ve alyazmaları. Öyle değil mi? Oh, evet.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]