Translate.vc / Français → Turc / Gracey
Gracey traduction Turc
50 traduction parallèle
Voici l'inspecteur Gracey.
Bu da Dedektif Gracey.
Birdie, l'inspecteur Gracey, et l'inspecteur Pike.
Birdie, bu Dedektif Gracey ve Dedektif Pike.
Ici Gracey, la suspecte roule vers l'Est, sur Calverton.
Dedektif Gracey ve tüm birimler... şüphelinin ailesi doğuya, Calverton'a yöneldi.
Maître Gracey aime parler affaires... durant le dîner.
Bay Gracey iş konularını yemek masasında konuşmayı arzuluyor.
Sara, je te présente M. Gracey.
Bay Gracey ile tanışmak ister misin?
Je vais parler à M. Gracey!
Bay Gracey ile konuşmaya gidiyorum.
Pour un Gracey, rien n'était inaccessible.
Gracey demek asla reddedilmezsiniz demekti.
- Que s'est-il passé ici?
Burada ne oldu Bay Gracey?
Je devais voir M. Gracey et je me suis emmuré.
Bay Gracey ile buluşacaktım ama duvarların arasında kaldım.
Comment est-elle morte?
Nasıl öldü Bay Gracey?
- Vous vous sentez bien? - Ne me reconnaissez-vous pas?
Bay Gracey, siz iyi misiniz?
Je pensais que revenir ici vous aiderait à vous souvenir.
Bay Gracey. Seni buraya getirmenin hatırlamana yardımcı olacağını düşünmüştüm.
- M. Gracey...
Bay Gracey
Edward Gracey, prends-tu cette femme pour épouse, dans le respect des liens sacrés du mariage? Dans le respect des liens sacrés du mariage?
Sen, Edward Gracey, bu kadını hayatta olduğu kadar ölümde de sevgili karın olarak kabul ediyor musun?
Tu veux les connaître, Gracey?
Sen de öğrenmek ister misin, Gracey?
Compris ce que j'ai dit, Gracey?
Espriyi aldın mı, Gracey?
Emmène Gracey! Sauvez-vous!
Gracey'i al!
Combien de fois est-il venu dans votre clinique, Dr Gracey?
Rehabilitasyon tesisinize kaç kere yatırıldı Dr. Gracey?
- Le Dr Ellen Gracey, Gibbs.
- Dr. Ellen Gracey, Gibbs.
Dr Gracey... c'est Nick.
Dr. Gracey, ben Nick.
Arrête d'être si gay, Gracey
Gayleşme Gracey.
- Comment tu t'appelles?
- Bana adını söyle. Adın ne? - Gracey.
- Gracey. Tu as vu le conducteur de la voiture qui t'a percutée?
Tamam Gracey, sana vuran aracın sürücüsünü gördün mü?
Gracey, ne...
Gracey, sakın...
Elle s'appelait Gracey Ann Gates.
Adı Gracey Ann Gates.
Les parents de Gracey arrivent du Colorado pour récupérer le corps de leur fille.
- Ve Gracey'nin ailesi çocuklarının cesedini almak için Colorado'dan geliyorlar.
En vertu du règlement en vigueur et vu les conditions du décès de Gracey, je dois vous proposer le recours à un conseiller pour les retombées émotionnelles.
Biliyorsun ki burada kuralları uygulamam gerekiyor ve Gracey'nin ölüm koşullarını düşünerek sana duygusal çöküntü nedeniyle bir danışmana görünmek ister misin diye sormalıyım. - Hayır, hayır, hayır.
Je suis prêt à t'épauler, mais pour gagner l'affaire, tu devras prouver que sa voiture n'a pas été volée, qu'elle était au volant quand Gracey Ann Gates a été tuée. Si tu es assez folle pour l'inculper d'homicide involontaire...
Bu dağa seninle tırmanmaya razıyım ama zirveye çıkabilmek için Gail Myers'ın arabasının çalınmadığını, Gracey Ann Gates öldürüldüğünde direksiyonda onun olduğunu kanıtlamalısın ve onu trafikte kazara adam öldürmekten tutuklamaya çalışacak..... çalışacak kadar deliysen- -
On a apporté les photos de Gracey demandées.
İstediğiniz gibi Gracey'nin resimlerini getirdik.
Son casque s'est envolé et il faut que vous sachiez, Gracey n'a pas du tout souffert.
Kaskı fırladı ve bildiğiniz gibi Gracey hiç bir acı çekmedi.
Je suis en colère, c'est vrai... Mais pas contre Gracey.
Ban kızgınım tamam mı, ama, Gracey'ye değil.
Je suis navrée, mais il faut que vous compreniez ce qui est arrivé à Gracey.
Sana bunu yaptırdığım için kusura bakma Kelly ama Gracey'ye ne olduğunu anlaman önemli.
C'est moins de 30 secondes après le délit de fuite et à huit pâtés de maison de là où Gracey est morte.
Bu vur kaç olayından 30 sn sonrası ve Gracey'in öldüğü yerin 8 blok ötesi- -
Et qui aidera Gracey Ann Gates?
Peki Gracey Ann Gates'e kim yardım edecek?
Tu es très chanceuse, tu le sais, Gracy?
Turnayı gözünden vurmuşsun. Değil mi Gracey?
Ne grandis pas, Gracy.
Sakın büyüme Gracey.
- Elle est morte. - Comme Gracey?
- Gracey gibi mi?
Exactement.
Gracey gibi.
Je peux pas lui parler, Gracey.
Onunla konuşamıyorum Gracey.
Si, tu as dit "Gracey".
Konuşuyordun. Gracey dedin.
Gracey m'a raconté qu'elle t'a déjà fait jouir si fort, qu'il y avait du sperme sur une ampoule.
Grace bana bir keresinde seni çok fena boşalttığını ve avizeye attırdığını söyledi.
Inspecteur Gracey...
Dedektif Gracey?
Edward Gracey.
Edward Gracey.
J'ai une question.
Bay Gracey, size bir şey sorabilir miyim?
Tu veux apprendre un tour, Gracey?
Bir kaç numara öğrenmek ister misin, Gracey?
J'ai vérifié le relevé des appels de Gracey.
Gracey'nin telefon kayıtlarını çıkarttım.
Plus fort Gracey
Konuş Gracey.
Tu es une championne.
Hey, sen bir şampiyonsun Gracey.
Qu'a-t-elle dit?
Gracey'miz ne dedi?
Vous avez tous entendu.
Gracey için güzel bir destek verirsiniz.