English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Gray

Gray traduction Turc

1,643 traduction parallèle
- Gray!
Tamam, ikiyi al.
Gray nous a autorisés sans même un mandat.
Bay Gray mahkeme emri olmadan evi aramamıza izin verdi.
Ici Melvin Gray de la maison funéraire...
Ben cenaze evinden Melvin Gray.
Vous pouvez l'accuser de faits graves, Mr. Gray.
Özel bir mülke girip saldırı yapmak ciddi bir sorundur, Bay Gray.
Le problème entre votre soeur et Mr Gray vient de la reconstitution.
Korku gösterisi yüzünden kız kardeşinle Bay Gray arasında bir sorun çıkmış.
Fiston, peu m'importe de battre Gray Anderson.
Evlat, Gray Anderson'un galip gelmesinden endişelenmiyorum.
Nous avons même la gray pride ici. Il n'y a pas de quoi avoir honte.
Burada eşcinseller geçit töreni bile düzenliyor.
Je m'appelle Gray, à propos.
Bu arada adım Gray.
Je n'ai jamais de rendez-vous avec des gars comme Gray.
Gray gibilerle pek çıkmadım.
Voici Gray.
Bu Gray.
Gray a préparé quelques sacs de sel pour que nous les troquions.
Gray orada değiş-tokuş yapmak için birkaç çuval tuz hazırladı.
Gray pense que je devrais emmener deux gars de la patrouille.
Gray sınır karakolundakilerden birkaçıyla gitmem gerektiğini düşünüyor.
Mitchell Cafferty le paiera cher, que Gray le trouve ou non.
Mitchell Cafferty, Gray onu bulsa da bulamasa da hak ettiğini bulacaktı zaten.
Où est Gray?
Gray nerede?
Ecoute, Gray, Je travaille avec la CTU en ce moment.
Gray, dinle, şu anda CTU için çalışıyorum.
Gray, j'ai besoin que tu m'aides.
Gray, yardımına ihtiyacım var.
- Ne commence pas, Gray.
- O konuyu açma Gray.
Gray!
Gray!
Gray, des gens sont en train de mourir dans ce pays.
Gray, ülkede insanlar ölüyor.
Des Américains sont en train de mourir, il me faut ces renseignements.
Gray, ülkede insanlar ölüyor. Bilgi toplamalıyım.
Parle-moi, Gray.
Ötmeye başla, Gray!
Tu sais combien de gens sont morts à cause de tes conneries?
Kafana edeyim, Gray! Sen kendi kıçını kurtaracaksın diye kaç kişi öldü, biliyor musun?
Tu es obligé de me faire confiance.
Üzgünüm ama Gray, şu anda elin mahkum bana güveneceksin.
Gray m'a dit.
Gray zaten söyledi.
Commence à parler, Gray!
Ötmeye başla Gray!
Gray m'a déjà raconté.
Gray zaten söyledi.
Gray essaie de couvrir tout ça.
Gray bunu örtbas etmeye çalışıyordu.
Gray a déjà parlé d'un certain McCarthy?
Gray, McCarthy adında bir adamdan söz etti mi?
Ce n'est pas une blague, Gray.
Bu bir şaka değil Gray.
Gray... ne te fais pas d'illusion. J'irai jusque là s'il le faut.
Gray... sakın yanlış bir şey yapma... gerekirse o noktaya gelirim.
S'il te plait, Gray, dis-moi juste ce que j'ai besoin de savoir.
Lütfen Gray... bana bilmem gerekeni söyle.
Gray Anderson.
Gray Anderson.
Gray veut savoir quel genre de ressources Sarah a pu prendre avec elle.
Gray benden Sarah'nın giderken yanında ne tür kaynakları götürdüğünü öğrenmemi istedi.
Ils nous ont aidés, Gray.
Üzerlerine düşeni yaptılar, Gray.
Je suis Gray Anderson, le Maire de Jericho.
Ben Grey Anderson. Jericho'nun başkanıyım.
On doit en parler à Gray.
Gray'e söylememiz lazım.
Comment faire?
Gray'i nasıl yalnız yakalayacağız?
Essayez de le dire à Gray, je vais attendre Stanley.
Siz Gray'e mesaj iletmeye çalışın, biz de Stanley ile sizi bekleyeceğiz.
- On ne peut pas faire ça, Gray.
Bunu yapamayız Gray.
Tu te souviens d'Hugo Gray? Je l'ai rencontré à une fête au travail de Logan.
Logan'ın partisinde tanıştığım adam, Hugo Grae vardı ya?
Comment Gray gère-t-il tout ça?
Gray bunla nasıl başa çıkıyor?
Et Gray a raison.
Ve Gray haklı.
Gray essaye de virer les réfugiés.
Gray mültecileri kovmaya çalışıyor.
Laisse-moi parler à Gray.
Bırak da deneyeyim Gray.
Ne donne pas à Gray des raisons d'aggraver la situation.
Gray'e durumu kötüleştirmesi için sebep vermeyin.
Gray ne peut pas se débarrasser d'eux comme ça.
Tamam mı? Gray bu insanları öylece gönderemez.
Gray, ça fait des années qu'elles sont là.
Gray, o şeyler yıllardır duruyor.
Ne faites pas ça, Gray.
Bunu yapamazsın, Gray.
- Ils n'ont rien fait de mal, Gray...
- Onlar iyi insanlar, Gray. Sadece...
Une centaine de meurtres, Gray.
Yüz tane cinayet, Gray.
Tu ne veux pas me forcer à faire ça, Gray.
Bunu yapmamı istemezsin Gray.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]