Translate.vc / Français → Turc / Grow
Grow traduction Turc
146 traduction parallèle
Hé, T-Grow!
Hey T-Grub!
Et voilà pour toi.
And one to grow on.
You grow more beautiful by the hour
You grow more beautiful by the hour
- Le Tami Grow Show n'est plus à la grille du samedi soir.
"Tammy Grimes Show" Cumartesi gecesinden çekildi.
- Le Tami Grow Show n'est plus à la grille du samedi soir. Oh!
"Tammy Grimes Show" Cumartesi gecesinden çekildi.
Montre-les, laisse-les flotter Aussi longs que Dieu le veut
Flow it, show it, long as God can grow it
Montre-les, laisse-les flotter, aussi longs que Dieu le veut
Flow it, show it, long as God can grow it
Le groupe était sponsorisé par Natural Life Food Company, une branche de Chem Grow, une filiale de Allyn-Crane, division du groupe Squimm.
Bu grup, Doğal Yaşam Yemek Şirketi tarafından desteklenmişti. Bu şirket Chem Gelişim'e bağlı, Allyn-Crane girişimi ve Squimm Grubunun bir parçasıydı.
Tu ne pouvais pas m'avoir "l'Aviateur" ou le "Chatouilleur", ou " Mc Grow, l'homme avec des coussins aux mains.
Steve, karşıma Pilot, Gıdıklayıcı ya da Yastık-El McGraw'ı çıkaramaz mıydın?
Qu'est-ce qu'un Grow OP?
Grow Op Nedir? "Grow-op" kelimesinin ne anlama geldiğini biliyor musun?
Ici, tout le monde sait ce qu'est un Grow OP.
Grow-op'un ne olduğu burada yaygın bir bilgidir.
Un Grow OP c'est ce qui déroule chez quelqu'un. Ils font pousser de l'herbe. Vous connaissez des gens qui en cultivent?
Grow-op birinin evindeki bir şeydir, mesela bir arkadaşımız falan, evinin içinde ot yetiştiriyor.
Avec une population de seulement 100 000 habitants, Kelowna aurait quelques milliers de maisons abritant des Grow OP.
Sadece 100.000 nüfusuyla, Kelowna'nın 1000'den fazla grow-op'a ev sahipliği yaptığı söyleniyor.
Un officier de police a déclaré dans un journal local que si ils arrêtaient un Grow OP par jour pendant un an, ils seraient très loin de tous les éradiquer.
Bir polis memurunun yerel bir gazeteye söylediğine göre, "Bir yıl boyunca her gün bir grow-op bassalar bile, hala onlardan tamamen kurtulmanın çok uzağında olurlardı."
Si vous prenez mes estimations au sérieux, il y aurait environ 17 000 Grow OP en Colombie-Britannique durant l'année 2000, ce qui voudrait dire qu'un foyer sur 10 cultiverait.
Eğer benden ciddi bir tahmin istersen, 2000 yılında British Columbia'da 17.000 grow-op vardı. Eğer bunu ciddiye alırsak, bu kabaca British Columbia'daki her 100 yerleşim biriminden biri demektir.
Ils venaient à l'endroit mentionné et faisaient une investigation complète.
Biri arayıp "Ben burada bir grow-op olduğunu düşünüyorum" derdi. Polis inceleme yapardı. Tam inceleme.
Depuis 7 ans cela a progressivement arrêté, pour maintenant vérifier uniquement la moitié des présumés Grow OP.
7 yıl içinde bu azalarak yarıya kadar düştü.
Si on regarde ces chiffres, selon lesquels 1 % de toutes les maisons sont impliquées dans le trafic de cannabis, les politiciens devraient donner leur points de vue sur ce qui est à faire.
ve bu rakamları gördüğümüzde, bütün yerleşimlerin % 1'inin potansiyel olarak esrar grow-oplarıyla ilişkili olduğu gibi, bu kesinlikle politikacılarımıza ne yapmaya çalıştıkları hakkında bir bakış açısı kazandırmalı.
Comment trouve-t-on ces Grow OP?
Bu grow-oplar nasıl bulunur?
La police peut utiliser des caméras infrarouges qui détectent des températures anormales provenant des Grow OP. Ou... le sniff test.
Polisler, grow-op'tan kaynaklanan normalin üstündeki sıcaklığı saptamak için kızılötesi kamereları ya da koku testini kullanabiliyor.
Ça, Grow Watch.
Yetiştirici Gözetleme.
Certaines communautés en BC ont tellement de Grow OP que des quartiers ont lancé leur propre système de vidéosurveillance.
BC'deki topluluklar grow-oplarla o kadar doldu taştı ki, bazı mahalleler kendi gözetim programlarını başlattılar.
Des questions sont faites pour aider les gens à identifier un Grow OP.
Bir grow-op'ı tanımalarında yardımcı olmak için vatandaşlara sağlanan sorular var.
Pourquoi autant de Grow OP apparaissent en Colombie-Britannique?
Peki neden bu grow-oplar neredeyse BC'deki her mahallede mantar gibi bitiyorlar?
À quoi ressemblent ces Grow OP?
Hem bu grow-uplar neye benziyorlar ki?
Ils utilisent 8 lumières, c'est pas un Grow OP très grand.
Yaklaşık sekiz spot lambası var, öyle çok çok büyük bir şov değil.
Un vrai Grow OP.
Gerçek bir grow-op.
Le cultivateur a admis que ce n'était pas un des plus grands.
Yetiştirici, burasının en büyük grow-oplardan biri olmadığını söyledi.
Même si la culture est relativement petite, les profits eux ne semblent pas petits.
Bu küçük bir grow-op olmasına rağmen rakamlar hiç de küçük görünmüyor.
Si on gagne autant avec un petit Grow OP de juste 8 lumières, combien gagne-t-on avec un grand Grow OP?
Eğer bu rakamlar 8 tane spot lambadan kazanılıyorsa büyük olanlardan nasıl rakamlar kazanılıyor?
Oui, ils semblent qu'ils n'aient pas échappé à la fièvre de la culture de cannabis.
Evet, sevgili vagonumuz da grow-op salgınından kaçamamış gibi görünüyor.
Il n'a pas beaucoup de responsabilités, il est juste le propriétaire du terrain où va se dérouler l'opération.
O çok fazla sorumluluk almıyor. Yetiştirme operasyonunun ( grow-op ) yapılacağı yerin meşru sahibi.
Il reste clean, car il peut prétendre ne pas être courant de l'opération si elle est découverte.
Onun elleri temiz, çünkü grow-op basılırısa hiç bir şey bilmediğini söyleyebilir.
Les magasins de bricolage vendent des matériaux de construction afin d'aménager les espaces de culture.
Hırdavatçılar, oda ve grow-op yapıları inşa etmek için yapı malzemelerini sağlıyorlar.
La première chose qu'a fait John Ashcroft après l'attaque du 11 septembre 2001, est de demander à la police de Los Angeles d'éradiquer des Grow OP.
John Ashcrof'un 9-11'den sonra yaptığı ilk şey, LA Kenevir Alıcılıları kooperitifini kapatmak için kuvvet yollamaktı.
Toute ma vie, les gens ne cessait de répéter, " Grow up.
Hayatım boyunca şöyle dediler : " Büyü Fish.
# I love to stare I love to watch myself grow
# I love to stare I love to watch myself grow
♪ Grow up ♪ ♪ You're not all that you were. ♪ Chère maman,
Sevgili anne ;
Grow up, bon sang!
- Elbette hayır. - Büyü artık!
Down in Louisiana where the alligators grow so mean
* Lousiana'da... * * Timsahların çok acımasız olduğu bir yerde... *
Kayia when I grow up to be a man will I dig the same things that turn me on as a kid?
Çeviri ; maksimiliano. İyi Seyirler...
C'est chaud, là-bas.
Grow Bone, orası en hareketli bölgedir.
C'est encore mieux que Grove Hall.
Grow Bone için senin yararına olacak.
And if I grow old
"Ve yaşlandığımda"
Giving me enough time in my life To grow up
* Büyümeme yeterli zaman vermesine *
There's three ways that love can grow bad or mediocre
Aşk 3 yolla gelişebilir Bu iyi, kötü ya da vasattır
♪ As generation comes and goes ♪ You gotta make preparation while the youths them grow ♪ It s what you reap, it s what you sow
♪ Nesilleri gelir ve gider gibi... ♪ Hazırlık yapmak lazım onlar büyüyen gençler... ♪ Neyi biçersin, neyi ekersin... ♪ Gençlik, onlara ışık ve geleceği olursa... ♪ Ne zaman bildiğin için
♪ You gotta make preparation while the youths them grow
♪ Hazırlık yapmak lazım onlar büyüyen gençler
Ils sont partout en BC, dans chaque coin de la province, il n'y a pas une commune qui n'aie pas de Grow OP.
Bunlar BC'nin neresinde? Her yerde. Eyaletin her bir köşesinde var.
Le fait est il y a des milliers et des milliers et des milliers de Grow OP partout en Colombie-Britannique.
Bu eyalette grow-op'u olmayan ve bunların artmadığı tek mahalle bile yok. Gerçek şu ki, British Columbia'nın her yerinde binlerce, binlerce ve binlerce grow-op var ve bir grow-op basıldığında komşulardan en çok duyduğunuz şey ;
♪ Grow up, girl ♪
Greta :