Translate.vc / Français → Turc / Géneral
Géneral traduction Turc
23,751 traduction parallèle
Notre général n'est pas mort en vain.
Generalimiz yok yere ölmedi.
Tu commanderas les généraux du khan et leurs armées.
Han'ın general ve ordularının komutanı olacaksın.
Vous avez reçu un ordre, général.
- Sana bir emir verildi, general.
Général, quel est votre nom?
General adın ne?
À l'évidence, le général Kasar est perturbé par ces temps fort inhabituels que nous vivons.
Bu yaşadığımız sıra dışı dönemde General Kasar'ın cesaretinin kırıldığı açık.
Bravo, général.
Çok iyi, general.
Les intermittents du spectacle traînent où en général?
- Tanrım. Eğlenceli tipler genelde nerelerde takılır?
Le général Patton dans son gilet fluo.
Sarı yelekli General Patton.
En général, après une de nos violentes disputes, je sortais et je me retrouvais face à des images de Spock partout.
Fena halde birbirimize girdiğimiz kavgalarımızdan sonra dışarı çıktığımda her yerde Spock'ın resimleriyle karşılaşırdım.
- Le général Walker.
- General Walker.
Un politicien, le Général Walker.
General Walker adlı bir politikacıyı.
On doit savoir quand Oswald va commencer à parler du Général Walker, et à qui il va en parler.
Oswald'ın ne zaman General Walker hakkında konuşmaya başladığını ve onun hakkında kiminle konuştuğunu öğrenmeliyiz.
- On dirait le Général Walker.
- General Walker gibi sesi.
Le Général Walker organise un rassemblement?
- General Walker miting mi yapıyor?
S'il dit quoique ce soit sur le Général Walker, on doit l'entendre.
Eğer General Walker hakkında bir şey söylerse, duymamız gerek.
On doit écouter pour savoir si descendre Walker est une idée de George ou de Lee.
General Walker'ı vurma fikrinin George'a mı yoksa Lee'ye mi ait olduğunu duymalıyız.
La CIA veut se faire le Général?
- Yani CIA General'i haklamak mı istiyor?
Super discours, Général.
Harika bir konuşmaydı, General.
Général Walker?
General Walker?
Vous aimez le Général, hein?
General'i seviyorsunuz, öyle mi?
Vous pensez que c'est un type bien?
General sizce iyi bir adam, öyle mi?
En général, si. Mais parfois les méchants sont intelligents, eux aussi.
Çoğunlukla yener, kesinlikle ama bazen kötüler de akıllı oluyor.
Je parle pas des Dolls, mais du rock en général!
Yalnızca Dolls'tan bahsetmiyorum.
Plusieurs psychiatres se sont fait connaître pour formuler un principe général, non pas un diagnostic, mais un principe général, selon lequel il existe un trouble spécifique...
Çeşitli psikiyatristlerin verdiği genel prensip belirlemesine göre.. bireye yapılmış teşhis olarak değil, ama genel prensip olarak... belirgin bir bozukluk olduğu yönünde.
Officieusement, le procureur général est toujours heureux de suivre mes recommandations sur la personne à nommer à la magistrature fédérale.
Aramızda kalsın ama Başsavcı, Anayasa Mahkemesi'ne atayacağı kişi konusunda tavsiyemi göz önüne alır hep.
Les études montrent que le rire contribue plus au sentiment général de bien-être que presque tout le reste.
Araştırmalar, kahkahanın insana diğer her şeyden çok daha iyi geldiğini gösteriyor.
En général, je ne... me défonce pas direct au réveil.
Normalde bunu yapmam. Sabahın köründe dumana asılmam. Keş değilim ben.
Nous avons des ordres très spécifiques venant du Général Washington.
General Washington verdiği, Çok özel bir görevimiz vardı.
Parlez-lui du Général Tso, Bryan.
- General Tso'dan bahsetsene Bryan.
Parlez-moi de ce général, Bryan.
- General'den bahsetsene Bryan.
Le Général Tso était un homme d'état lors de la dynastie Qing.
General Tso, Qing Hanedanı'nda devlet adamlığı yaptı.
- Général Chuck?
General Chuck's?
Appelez le procureur général si vous voulez, et dites-lui "salut" si c'est le cas.
İstersen Başsavcıyı arayabilirsin. Benden de selam söyle.
Pierre Bernard, longtemps directeur financier d'Arcadian, mis au rencart par le directeur général, censuré en interne pour irrégularités financières.
Pierre Bernard, Arcadian'ın uzun süreli yöneticisi. CEO'luk için düşünülmüyor, belirli finansal usulsüzlükler için içeriden suçlanıyor.
- En général, cette ville est en avance sur les autres. J'en parlais la semaine dernière.
Geçen hafta konuştuğum kasabaya kıyasla bu kasaba birkaç ışık yılı önde.
Si on ne les sème pas, on expose notre quartier général.
Peşimizdekilerden kurtulmamız gerekiyor yoksa operasyon üssümüzü öğrenecekler.
[SURSAUT général ] [ FEMME HURLANT] Ce que ce type a tué, c'est l'art de jouer sur scène.
Bu adamın katlettiği tek şey canlı tiyatro performansı sanatı.
Shaw utilisait ça comme anesthésiant général.
- Shaw bunu genel anestezik olarak kullanırdı. Bu çok dengesiz bir şey.
En général... je ne m'embête pas avec des témoignages subjectifs, mais Prairie, tu t'es révélée... extraordinaire à tellement de niveaux que ça me rend optimiste.
Aslında öznel tanıklıklarla pek uğraşmam ama sen Prairie, öyle çok alanda sıra dışı olduğunu gösterdin ki, umutluyum.
Les événements transgénérationnels comme celui ci me rappellent l'ordre général des choses.
Yıllardan beri yaşanan bu gelenek bana hayatın doğal akışını anımsatır.
Je suis la chef d'équipe du gouverneur général.
Genel Valinin yardımcısıyım.
Le gouverneur général va choisir un nouveau procureur pour diriger le bloc.
Genel vali bloğu yönetmesi için yeni bir vekil atayacak.
Le Gouverneur-Général de là-bas était un de mes amis.
Oradaki Genel vali arkadaşımdı.
- Quartier général de sécurité.
- Güvenlik karargahına.
Hutchinson Bailey III soit démis de ses fonctions de Président Directeur-Général de la société Yumtime.
Hutchinson Bailey III, YumTime şirketinin başkanlık görevinden azledilmeli.
En général, c'est sous-entendu qu'il faut mémoriser.
Bakıp da aklında tutamayan pek olmaz.
Oui, mais en général, on essaie... de faire rimer avec des mots qui existent.
Evet, ama biz genellikle... Kafiyeli sözcüğün gerçek bir sözcük olması gerekiyor.
- En général, c'est pire.
- Genelde daha kötü.
Si votre jeu reste serré, je penserai à vous pour procureur général.
Oyunda kalmaya devam edersen seni Genel Savcılık için göz önünde bulundururum.
Peut-être que le procureur général vous grâce avec une présence sur le podium, classe la chose vers le haut.
Belki de Adalet Bakanı sana daha üst mevkilerde bir koltuk ayarlar artık.
Bientôt, probablement dans l'heure, euh, Adam DeGiulio du bureau du procureur général marcheront ici et nous enlever le cas Axelrod.
Muhtemelen birkaç saat içinde Adalet Bakanlığı'ndan Adam DeGiulio buraya gelecek ve Bobby Axelrod davasının bizden alındığını söyleyecek.