Translate.vc / Français → Turc / Ignorance
Ignorance traduction Turc
906 traduction parallèle
Ils me fatiguent avec leur attitude, de leur ignorance, c'est la même chose, année après année...
Ben- - tavırlarından bıktım, cehaletlerinden bıktım. Her sene aynı şey.
Par amour maternel elle emmène son enfant chez sa sœur à New York pour qu'il y grandisse dans l'ignorance de la vendetta.
Taşıdığı anne sevgisi, çocuğunun kan davasından bihaber şekilde büyümesi için kardeşinin New York'taki evine gitme konusunda harekete geçirdi.
Quand l'ignorance est une chance- -
Cehaletin yarattığı mutluluk- -
D'AUTRES DANS L'IGNORANCE LA PLUS TOTALE.
DİĞERLERİNİN İSE KEYFİ YERİNDEYDİ.
Le messager de Russie apparut tel un ouragan venu de cet immense empire fondé sur l'ignorance, la violence, la peur et l'oppression.
Birdenbire, tez bir fırtına gibi Rusya elçisi gelivermişti. Temelini cehalet, şiddet, korku ve zulmün oluşturduğu büyük bir imparatorluk.
Pardonnez mon ignorance, mais je ne le connais pas le moins du monde.
Cehaletimi mazur görün, ama bu adami tanimam etmem.
- J'ai eu honte de mon ignorance.
- Bilmediğim için utanmıştım. - Manderley güzeldir.
Ignorance et superstition. C'est le lot des illettrés.
Bu kadar batıl inançlı ve cahil olmaları... okuma yazma bilmediklerinden kaynaklanıyor.
J'ai dû renoncer à l'éducation. Mais le monde entier est responsable... de mon ignorance.
Eğitimimden feragat... etmek zorunda kaldım... ama cehaletimi yenmek için daha çok... sorumluluk aldım.
J'ai essayé de te garder dans l'ignorance de cette histoire.
Seni bundan hep uzak tutmaya çalıştım.
L'ignorance a toujours ralenti les avancées de la médecine à coups de lois stupides et injustes.
Cahil adamlar, aptalca ve haksız kanunlarla tıbbi ilerlemenin önüne set çekiyor.
Si l'ignorance ne veut pas céder, c'est aux hommes de sciences de se débrouiller.
Bu set yıkılmazsa tıp insanları kendilerine başka bir yol bulmak zorunda.
Il nous laisse dans l'ignorance.
Bu da öğrenmek istediğimiz bazı şeyleri karanlıkta bırakıyor.
Dans mon ignorance, j'ai peur d'avoir été grossière avec M. Onodera.
Karısını hiç tanımamama rağmen,.. ... Bay Onodera'ya çok kötü şeyler söyledim.
Excusez mon ignorance mais quand je l'aborderai demain quel titre dois-je lui donner?
Cehaletimi bağışlayın.. Ancak sabah karşılaştığımızda... Ona ne şekilde hitap etmeliyim?
On te garde dans une douce ignorance!
Seni inadına kendi haline bırakıyorlar. Hem nazik, hem cahil.
Depuis plus de trente ans, je vis dans l'ignorance. Tout particulièrement en ce qui concerne mon nom et le secret de ma naissance.
30 küsur yıldır... benim karanlık geçmişim, gizemli doğumum... ve özellikle gerçek adımla ilgili hiçbir şey bilmiyorum.
Feindras-tu l'ignorance sachant qu'on sera tous molestés?
Yalan söyleyerek herkesin acı çekmesini mi istiyorsun?
L'ignorance c'est le bonheur.
Cehalet mutluluktur.
Allez, Seurat, sors-le de son ignorance.
Haydi Seurat, açıkla ona.
Ce n'est que brutalité et ignorance.
Gaddarlık, kan ve cehaletten ibaret.
Ce n'est peut-être que brutalité et ignorance et certains gars se font amocher, je sais, mais comment veux-tu que je devienne quelqu'un sans boxer?
Belki gaddarlık, kan ve cehaletten ibaret. Belki bir sürü herif birbirinin beynini dağıtıyor. Ama benim gibi bir herif boks dışında nerede adam olabilir?
Et... - Et ignorance.
- Kan ve cehalet.
Vous ne semblez pas comprendre que vous violez une propriété privée, dans la sublime ignorance que je peux vous faire mettre en prison.
- Şunu giyin. Farkında mısınız, özel bir mülkü ihlal ediyorsunuz. Haberiniz yok ama sizi hapise attırabilirim.
Ce n'est que de l'ignorance, mon bon ami.
Cahillik bu dostum.
Vous allez me laisser comme ça dans le noir et l'ignorance?
Hiçbir şey bilmeden etrafta dolaşmama izin mi vereceksiniz?
François... L'ignorance est pire que tout.
François - Her şey bilmemekten daha iyidir.
Par ignorance, vous détruisez ce que vous ne comprenez pas.
Cahilin korkusuna sahipsiniz. Bilmediğiniz şeyi yok ediyorsunuz.
Quelques buissons d'ignorance, mais pas un seul arbre de la connaissance.
Biraz cehalet çalısı var ama tek bir ilim ağacı bile yok.
Celle de ton père? "Alléluia" et "Ignorance, nous voilà"?
Babanınki gibi mi? "Elhamdülillah, cehalet ve işte geliyoruz" lar.
Tant que les conditions préalables à ce rutilant paradis seront l'ignorance, la bigoterie et la haine,
Bu ışıldayan cennet için birinci şart cehalet, yobazlık ve nefrettir.
Car le fanatisme et l'ignorance sont éternellement actifs et ont besoin de s'alimenter.
Çünkü fanatizm ve cahillik daima açtır ve beslenmeye ihtiyaçları vardır.
Et ce ne sont pas d'anciens prisonniers, la plupart sont des victimes de l'injustice, de l'ignorance et de la misère qui souhaitent une chance de se réinsérer dans la vie civile.
Ayrıca hepsi kaçak suçlular da değil! Çoğu adaletsizliğin, cahilliğin ve yoksulluğun kurbanı olmuşlar. Sivil hayata dönebilmek için bir şans bekliyorlar.
Car à cause de notre ignorance, nous sommes les victimes de l'injustice et les proies du système.
Cehaletimiz yüzünden adaletsizliğin kurbanı oluyoruz. Hepimiz resmi kurumların kurbanı durumundayız.
Parce que, M. le président, pour comprendre comment un bandit peut avoir le bras long et de quelle façon il peut angoisser parlementaires et politiques, il faut avoir le courage de mettre en lumière les aspects de la triste vie de misère, d'ignorance et d'assujettissement à un système féodal de tant de pauvres gens, les diverses formes des interférences politiques et le visage de la mafia.
Çünkü, Sayın Hâkim, bir haydudun seçim zamanında nasıl önemli biri haline gelebildiğini parlemontoyu, hükümeti yaptıklarıyla nasıl telaşa düşürebileceğini anlamak için bu fakir insanların katlandığı yoksulluğu, cahilliği feodal sistemin kölesi oluşlarını, politik dalaverelerin binbir şeklini ve Mafya'nın gerçek yüzünü gözler önüne serebilecek cesarete sahip olmamız gerekir.
Et vous tirerez sans aucun doute avantage de leur ignorance.
Ve hiç şüphesiz cehaletlerinin tüm avantajlarından yararlanacaksınız.
Ou il vous laisse dans l'ignorance?
Mr. Fryer!
Elle est la victime... d'une misère et d'une ignorance cruelles.
O, insafsız bir... yoksulluk ve cehaletin... kurbanıdır.
Pardonnez-moi, mais votre puérile ignorance est absolument négative.
Özür dilerim, ama... ince naifliğiniz şapa oturmuş.
Depuis tout petit, mes parents m'ont bourré d'hypocrisie et d'ignorance.
Çocukluğumdan beri bizimkiler içimi yobazlık ve cahillikle doldurdular.
J'ai grande pitié de votre rurale ignorance.
Senin şu köylü cehaletine tüm içtenliğimle acıyorum.
Votre ignorance, mon frére, comme le dit le grand Milton, "subjugue presque ma patience."
Cahilliğin, kardeşim, yüce Milton'ın dediği gibi sabrımı zorluyor.
C'est plus que de l'ignorance grossière.
Kara cahilliğin de ötesindesin!
Commence par L'ignorance de soi.
"Keşfedilmemiş Kişilik" ten başla.
On a oté de mes yeux les voiles de l'ignorance.
Cehalet perdesi gözlerimin önünden kalktı.
Mais, par ignorance, disons... Vous avez commis un délit.
Açık söyleyeyim cehaletten de olsa, siz bir sahtekarlık yaptınız.
Il fait le procès de l'ignorance. Tu lui donnes raison à 100 %!
"Hiçbir şey hareket haline geçen cehalet kadar korkunç değildir" demiş ve, bayım, siz de onu % 100 haklı çıkarıyorsunuz.
Mon ignorance est immense.
Lütfen açıklayarak anlatın.
II a pour lui le courage de son ignorance.
-... büyük bir hükümet değil. Hakkında söyleyeceğim tek şey, cahil cesaretine sahip olduğu.
Pardon, Sergent, si mon ignorance n'est pas à la hauteur de la vôtre.
Cehaletimin sizin seviyenizde olmamasını bağışlayın çavuş ama bunun isyanla hiç mi hiç alakası yok.
Il m'est défendu de toucher aux livres de droit. On vous condamne dans l'ignorance.
Eminim kimse okumuyordur.