Translate.vc / Français → Turc / Iran
Iran traduction Turc
1,564 traduction parallèle
Ana Bakhshi, épouse du Consul iranien.
Ana Bakhshi, İran Özel Konsolosu'nun karısı.
Si l'Iran a la Bombe, Israël haussera le ton, l'Amérique devra lancer une attaque préventive.
İran nükleer güç olursa, İsrail aradaki tansiyonu tırmandıracak ve Amerika önleyici bir saldırı yapmaya zorlanacaktır.
L'Iran pourrait être une puissance nucléaire dans moins de 24 h.
24 saat içinde İran bir nükleer güç haline gelecek.
Des gens puissants, à Washington. Ils redoutent l'Iran, et visent ses ressources.
Washington'da İran'ın gücünden korkanlar var, onun kaynaklarını istiyorlar.
Ils pensaient nous forcer la main, mais l'Iran ira voir ailleurs. "
"Bizi zorlayabileceklerini düşündüler." "Fakat İran kendi hamlelerini gerçekleştirecek."
Si vous empêchez l'Iran d'avoir ses circuits, vous savez qu'ils se fourniront ailleurs demain.
- Bu önemli değil. Bugün İran'ın o devre kartlarına sahip olmasını engellerseniz,... yarın başka birinden satın alacaklardır.
Principalement des Iraniens, 2 ou 3 financiers, informaticiens, charognards du pétrole.
Çoğu İran vatandaşı. Ayrıca her zamanki koşturan iş adamları,... bilgi teknolojisi savaşçıları ve petrol çakalları.
et Ebrahim Jannati, passeport iranien, aucune information.
Ve Ebrahim Jannati. İran pasaportlu, işe yarar bir kaydı yok.
Vous savez que tenter d'armer l'Iran sera perçu comme une provocation.
İran'ı silahlandırmaya yönelik herhangi bir girişiminin provokasyon olarak görüleceğini biliyorsun.
Si on atterrit en Iran, ils les ouvriront.
İran'a inersek uçağı tecrit ederler.
- Il n'est pas lié à l'Iran.
- İran'la bir bağlantısı yok.
Si l'Iran a la bombe, Israël va monter d'un cran, les USA devront s'en mêler.
İsrail tansiyonu tırmandıracak ve Amerika önleyici bir saldırı yapmaya zorlanacak.
Une fois entre les mains des iraniens, le micro-film leur fournira les plan d'un détonateur nucléaire, et l'Iran disposera de la Bombe.
İran'ın elinde, nükleer tetik için teknik kodlamaya çevrilebilir ve İran nükleer bir güç haline gelir.
Au cours des dernières heures, a rejailli l'espoir d'une paix durable dans le golfe Persique, à la suite d'un accord commercial entre les USA et l'Iran.
Son bir kaç saat içinde, Amerika İle İran arasındaki bağlayıcı ticaret anlaşmasına dair raporları takiben,... Basra Körfezi'nde sürekli bir barış için umutlar tazelendi.
Signe de la confiance des trois gouvernements, ce soir, dans une édition spéciale de "Posez la Question", les spectateurs pourront interroger nos invités et juger de l'incidence de cet accord dans les relations entre Occident et Iran.
Üç hükümet arasındaki güvenin bir işareti olarak, "Soru Sor" programının bu akşamki özel yayını stüdyo seyircisine soru sorma ve bu anlaşmanın Batı - İran ilişkilerinde yeni bir şafağın öncüsü olup olmadığını ölçme fırsatı verecek.
Une dépêche du gouvernement déclare que l'Iran et les USA ont oeuvré en secret sur cet accord, aidés du gouvernement britannique.
Stephen Wright. Hükümet tarafından, İran ve Amerika'nın, İngiliz Hükümeti idaresi altında bu anlaşma üzerinde çalıştığını belirten bir basın bülteni yayınlandı.
Des rapports récents sur la fabrication d'armes biologiques en Iran, entraînant des tensions dans les relations diplomatiques, ont fait capoter l'Accord Régional de Stabilité...
İran'ın biyolojik silah geliştirdiği yönündeki son raporlar, bölgesel istikrar oluşturmak amacıyla yürütülen güçlü politik temasların tökezlediğini gösterdi. - Uçak ne zaman kalkıyor?
Durant les 6 derniers mois, peu ont cru à la paix entre l'Iran et l'Occident.
Bir çoğumuzun son altı ay içinde, İran ve Batı arasında bir barışın yakın olduğunu düşündüğünü sanmıyorum.
Et le consul spécial iranien, Dariush Bakhshi.
Ve İran Özel Konsolosu, Darius Bakhshi.
L'Iran a-t-il la Bombe?
- İran nükleer bir bombaya sahip mi?
L'Iran a-t-il la bombe atomique?
- Soruya cevap ver. İran nükleer bir bombaya sahip mi?
Les détonateurs sont bien entrés en Iran, hier.
Tetikler dün başarıyla İran'a sokuldu.
Hier, j'ai donné à l'Iran le moyen de détruire la planète. Dur de dormir.
Dün İran'a gezegeni yok etme gücü verdim, uyuyamamak için iyi bir sebep.
- Avec Hogan, pour empêcher l'Iran de révéler leur joujou.
Hogan'la birlikte, dünyaya yeni oyuncaklarını söyleyeceklerini belirterek İran'ı durdurmanın bir yolunu bulmaya çalışıyorlar.
Comment était Hogan? Nous avons une offre pour l'Iran.
Elimizde İran'a teklif edeceğimiz bir şey olduğunu düşünüyoruz.
"Consul Spécial Bakhshi, où en est le programme iranien - d'enrichissement..."
Özel Konsolos Bakhshi, İran uranyum zenginleştirme programında ne kadar ilerleme sağladı?
Il vous faut un élément pro-iranien, pour plaire aux mollahs.
Mollaları memnun etmek için İran yanlısı bir habere ihtiyacınız var.
Grâce à vous, l'Iran a la Bombe.
Sayenizde İran'ın tam nükleer gücü var.
Ils offriront à l'Iran une place au sommet s'ils se taisent.
İran'a tetikler hakkında ağızlarını kapalı tutmaları şartıyla şeref mevkiinde bir yer öneriyorlar.
Il a menacé de me dénoncer aux services secrets iraniens.
Beni ifşa etmekle ve İran istihbaratına teslim etmekle tehdit etti.
... à un public la chance d'interroger les invités, et de juger de l'incidence de cet accord dans nos relations avec Iran.
... "Soru Sor" programının bu akşamki özel yayınında bir stüdyo seyircisi açık oturumda soru sorma ve bu anlaşmanın Batı - İran ilişkilerinde yeni bir başlangıca öncülük edip etmeyeceğini ölçme şansı elde edecek.
"Madame la Ministre... " depuis combien de temps durent les pourparlers avec l'Iran? "
Dışişleri Bakanı,... İran'la görüşmeler ne zamandan beri sürüyor?
Tout d'abord, les USA sont prêts à proposer à l'Iran leur retrait du golfe persique.
Prensipte, Amerika İran'a körfez bölgesinden geri çekilmeyi teklif etmeye hazır.
Pourquoi les USA sont soudain d'accord pour faire la paix avec l'Iran?
Neden Amerika birdenbire İran'la barış yapmayı kabul etti?
Les Iraniens sont à présent capables de nous donner des assurances concernant le terrorisme, le Hezbollah...
İran şimdi terörizmle, Hizbullah'la ilgili ihtiyacımız olan teminatları veriyor.
L'Iran est en mesure de lancer une arme atomique sur l'Occident.
Artık İran Batı'ya nükleer saldırı düzenleme gücüne sahip.
Caméra une, sur le Consul spécial iranien. Et cette fois, la vérité.
Kamera İran Özel Konsolosu'na dönsün, bu defa doğruyu söyleyin.
Ils veulent que l'Iran devienne une puissance nucléaire, un contre-poids face aux USA, au libéralisme devenu fou.
İran'ın nükleer bir güç olmasını istiyorlar, Amerika'ya karşı bir duvar olmasını. Yalta'nın liberalizmi yoldan çıktı.
Ils soutiennent ce faux accord de paix, pour amener l'Iran à la table des grands.
Bu sahte barış anlaşması için zorluyorlar,... İran'ın en güçlüler masasına gelmesine çalışıyorlar.
Je suis Irakienne sunnite, je ne soutiens pas l'Iran.
Ben Sünni bir Iraklıyım. İran'ın dostu değilim, fakat bu yaptığınız şey çılgınlık.
L'un des invités de la chaîne, le Consul spécial iranien Dariush Bakhshi, a été blessé durant le siège. On nous rapporte qu'il a été conduit à l'hôpital, où son état est stable.
Stüdyo konuklarından biri, İran Özel Konsolosu Darius Bakhshi,... oturum esnasında vuruldu ve hastaneye kaldırıldı, durumunu stabil.
Personne ne sait l'impact que cela aura, en ce jour où devait avoir lieu un progrès diplomatique vital entre l'Iran et l'Occident.
Ancak bu olayın, Batı ile İran arasındaki diplomatik gelişmelerin çok önemli olduğu böyle bir günde yaratabileceği etkiyi kimse tahmin edemez.
L'Iran, les USA et le Royaume Uni ont œuvré des mois pour mettre au point cet accord.
İran, İngiltere ve Amerika bu anlaşmayı oluşturmak için aylardır çalışıyor.
Ils veulent que l'Iran ait l'arme nucléaire.
İran'ın global bir nükleer güç haline gelmesini istiyorlar.
Les tensions augmentent dans le Golfe persique, aujourd'hui, suite à ce que les États Unis appellent "des propos hautement irresponsables et délibérément provocateurs" de la part des iraniens.
Amerikan Dışişleri Bakanlığı'nın, İran Hükümeti'nin yorumlarının tamamıyla sorumsuzca ve kasten provokatif olduğunu belirtmesinin ardından Basra Körfezi'nde gerginlik yükselmeye devam ediyor.
Si nous les aidons contre les Américains, nous pouvons briser leur domination.
İran'ın Amerikan despotluğuna karşı koymasına yardım edersek,... nihayetinde onların egemenliğini kırabiliriz.
Armer l'Iran?
Zehri salı verir.
Après avoir lutté si longtemps?
Uğruna savaştığımız her şeyden sonra İran'ı silahlandırmak.
... Londres et Washington cherchent un nouvel accord de paix dans la région.
... İran, Washington ve Londra, bölgede barış sağlanması için çalışıyorlar.
Vous devenez un partenaire commercial privilégié et nous restaurons immédiatement les relations diplomatiques.
Ayrıca İran'ı öncelikli ticaret ortağı yapacak ve bütün diplomatik ilişkileri derhal onaracağız.
- Il faut que Téhéran accepte l'offre.
Yani sadece İran'ın teklifi kabul etmesi gerekiyor. Ki bu da pek kolay olmayabilir.