Translate.vc / Français → Turc / Iras
Iras traduction Turc
3,570 traduction parallèle
Reste ici tant que tu veux, mais si tu comptes te défoncer, tu iras le faire ailleurs.
Burada istediğin kadar kalabilirsin ama istediğin yine kafayı bulmaksa bunu başka bir yerde yapman gerek.
Mais si tu tires, tu iras en prison, et pas lui.
Ama tetiği çekersen onun yerine sen hapse gireceksin.
Aujourd'hui tu aura ton argent Tu iras où ensuite?
Sen yarın paranı alacaksın peki sonra nereye gideceksin?
tu n'iras nulle part.
Mini bak, sen hiç bir yere gitmiyorsun.
Tu iras te battre dans l'arène, et moi, je boirai et je baiserai jusqu'à ma mort!
Sen kumlara çık ben de tanrılar beni alana kadar içip sikişeyim.
Tu regarderas Barney avec eux, tu sortiras des céréales de leur nez, tu iras à des goûters. Moi je travaillerai, je discuterai avec des adultes, et j'aimerai ma vie.
Yani onlarla birlikte Barney izlersin, burunlarından yemek çıkarırsın parka oynamaya gidersin ve ben de işe gidip, yaşıtım insanlarla sohbetler edip keyfime bakarım.
Tu iras?
Dönecek misin?
Essayes de déchirer sa chemise à la cours, on verra jusqu'ou tu iras.
Kürsüden indikten sonra gömleğini yırtmayı dene, bakalım yapabilecekmisin.
Nous ne nous connaissons as bien toutes les deux, Mija, mais quand tu iras mieux, tu pourras venir voir le bébé.
Birbirimizi pek iyi tanımıyoruz, Mija. Ama kendini toparladığın zaman bebeğini görmeye gelebilirsin.
Tout iras bien.
Bir şey olmaz.
Tu iras aujourd'hui?
Bugün gider misin?
Tu iras en enfer, ma soeur!
Yanacaksın kardeşim!
Tu iras en enfer!
Yanacaksın!
Si tu reconnais ton implication, tu iras en prison.
Eğer senin bu işin içinde olduğunu öğrenirlerse hapse gidersin.
Tu iras à l'école, cachette ou pas.
Okuluna git, gizli yerlere değil.
D'accord, tu n'iras pas à l'école. Tu resteras ici à faire des ladoos.
Peki... okulundan atılırsın evde oturup ladoo yaparsın sende
# Iras-tu voir ailleurs? ... Je me le demande.
Gözlerin uzaklaşacak mı... korkuyorum
Tu iras bien une fois que je t'aurais opéré
Ameliyattan sonra iyileşeceksin.
Est-ce que tu iras lui parler? Oui, je le ferais, je le ferais.
Sen konuşur musun?
Tu iras pas.
Sen gitmiyorsun.
Tu es trop essentiel, tu n'iras pas là-bas.
Sen buradaki işleyiş için çok gereklisin.
Tout iras bien
Her şey düzelecek.
Ensuite tu iras chez les humains.
Sonra insanlara gideceksin.
"Okay" signifie que tu n'iras plus là-bas?
Bu "tamam" ın anlamı artık oraya hiç gitmeyeceksin anlamına geliyor değil mi?
Ben, t'iras chercher le dernier livre que t'as lu.
En son okuduğun kitabı alırsın.
J'ai dit "lac", comme au lac où tu n'iras pas.
"Göl" dedim, hani senin gidemiyeceğin göl gibi.
Tu dois demander le pardon, ou tu iras en enfer.
- Durum ciddi. Af dilemelisin yoksa cehenneme gideceksin.
- Je sais que tu iras bien.
- Geleceğini biliyorum.
Tu vends Southfork parce que tu ne penses pas que tu iras bien pour protéger ta maison. Tu n'as pas confiance en moi pour prendre le relais.
Etrafta olup evini koruyamayacağını düşündüğün için Southfork'u satıyorsun.
Assez de preuves pour annuler le marché ou tu iras en prison.
Anlaşmayı geri almaya yetecek kadar. Yoksa hapisi boylarsın.
Je veux la preuve que J.R. était dans la fraude, ou tu iras en prison.
J.R'ın bu işte parmağı olduğunun kanıtını istiyorum yoksa hapisi boylarsın.
Si tu pars avec lui, tu iras en enfer.
Eğer onunla gidersen cehennemin dibine kadar yolun var.
- Où iras-tu?
- Nereye gideceksiniz?
Le plus tôt on part, le plus loin tu iras.
Ne kadar erken olursa o kadar uzaklaşırsın.
Quand on rentrera, tu iras vivre avec ta tante Marta. Dans le Montana.
Eve döndüğümüzde Montana'daki Marta Teyze ile yaşayacaksın.
Mamie m'a promis que t'iras mieux. si je fais pas trop de bruit.
Babaannem uslu durursam iyileşeceğine dair söz verdi.
Il va bien et toi aussi tu iras bien.... tant que Robbie est franc avec nous.
Bir şeyi yok. Senin de olmayacak. Robbie doğru söylediği müddetçe.
Je sais que tu iras bien.
İyi olacaksın biliyorum.
Je te l'ai dit que je ne renoncerais pas à toi, et je te suivrais où tu iras, Sugar.
Senden vazgeçmeyeceğimi söylemiştim. Sen nereye gidersen peşinden geleceğim şekerim.
Là où tu iras cela te suivra.
Sen nereye, o oraya.
Mais si tu me dis que tu iras de toute manière, je ne peux pas t'arrêter.
Ama her halükârda oraya gideceğim diyorsan seni durdurmam.
Tu iras en prison pour un bout de temps.
Duruşma olacak uzun süre hapis yatacaksın.
Je vais avoir un expert pour témoigner de ton comportement, pour que quand tu iras à la barre, le jury saura pourquoi tu es retourné en classe.
Davranışlarına uzman olarak tanıklık edeceğim böylelikle jürinin karşısına çıktığında o sınıfa neden döndüğünü anlayacaklar.
Je vais nous commander une pizza et après tu iras te coucher.
Pizza söyleyeceğim. Beklerken de seni banyoya sokalım. Sonra da uykuya geçeriz, olur mu?
Tu viens de jeter ton avenir par la fenêtre. Mais tu iras bien.
Resmen kendi geleceğini pencereden dışarı attın.
Oh. Ok, je suis sure que tu iras mieux très bientôt. Car tu auras vraiment besoin de toute ta tête pour le trapèze.
Umarım yakında düzelirsin çünkü trapez yaparken aklını toplaman gerek mutlaka.
Tu iras en prison.
Hapse girersin hemen.
T'iras peut-être à Brigham.
Sen de Brigham'a gidebilirsin.
- ♪ Alors, garde la tête haute Et tu iras loin " ♪
* Dik tut başını, kızım, ancak ilerlersin böyle *
Et tu n'iras pas dehors. Il est tard.
Evdeki diğer herşey gibi onun da pili bitti, ayrıca dışarı çıkmıyorsun.
Tu iras en prison.
Hapse girersin.