Translate.vc / Français → Turc / Islam
Islam traduction Turc
754 traduction parallèle
L'or de la terre d'Islam.
İslam topraklarından altın kupalar.
Jusqu'à ce qu'Allah me mène aux trésors de la terre d'Islam.
Allah'ın ilahi öncülüğü ile İslamiyet hazinelerini bulana kadar.
Tu seras la femme la plus enviée de toute la terre d'Islam.
İslam dünyasının en imrenilen kadını sen olacaksın.
Et qu'aucun fidèle de l'Islam, en cette heure victorieuse, ne doute que je ne suis autre que l'Attendu.
ve tüm İslam dan hiç kimse bu muzaffer anlarda benim beklenen biri olduğuma inansın.
Il m'a ordonné de mener la guerre sainte afin que l'Islam reconnaisse la pureté de ses commandements et que le monde tremble devant moi.
O bana kutsal savaş yapmamı emretti onun buyruklarının doğruluğunu tüm İslam kabul edinceğe kadar ve tüm dünya adımla titreyene kadar.
Mais l'Islam doit savoir qui je suis et croire.
Fakat bütün İslam kim olduğumu bilmeli ve bana inanmalı.
Si Khartoum est sacrifiée, l'Islam tremblera et s'inclinera, et je pourrai me diriger en paix vers les mosquées où je dois prier.
Eğer Hartum kurban edilirse, bütün islam titreyecek ve boyun eğecek ve barışın hüküm sürdüğü her yerde ki camilerde dua edeceğim.
Maintenant, Mesdames et Messieurs, pour votre plus grand plaisir, Brian Islam et Brucie.
Şimdi sayın seyirciler, eğlence sürüyor Brian Islam ve Brucie.
Venant de l'Islam, 600 ans après le Christ, était la nouvelle puissante impulsion.
İslamın ortaya çıkışı ile İsa'dan 600 yıl sonra,... bu güçlü çıkış gerçekleşmişti.
En 100 ans, l'Islam a conquis Alexandrie, a établi une ville fabuleuse pour les études à Bagdad, et poussé sa frontière à l'est, au delà d'Isphahan en Perse.
100 yıl içinde İslam, İskenderiye'yi de kapsayan,... Bağdat'a ve oradan da İran'daki İsfahan'a kadar yayılan muazzam bilgi şehirleri kurdu.
Ceci est le Masjid-i-Jami à Isphahan, la mosquée de vendredi, un des monuments statuesque de l'Islam primitif.
Burası İsfahan'daki Cuma Camii mescidi,... erken dönem İslam mimarisinin anıt eserlerinden.
Mohamed avait été ferme que l'Islam n'était pas une religion de miracles.
Muhammed İslamın mucizeler dini olmaması konusunda katıydı.
Une des inventions grecques que l'Islam a élaboré et a diffusé était l'astrolabe.
İslamın geliştirip yaydığı Yunan buluşlarından biri de usturlaptı.
L'Islam a remplacé cela par la notation décimale moderne que nous appelons toujours arabe.
İslam bunun yerine, Arap kökenli modern ondalık sayı sistemini koydu.
C ´ est peut être une qualité dans l'Islam comme religion, qui, bien qu'ils aient tâché de convertir les gens, n'a pas dédaigné leur connaissance.
Bir din olarak İslamın bir özelliği de,... insanları din değiştirmeye çağırırken, mevcut bilgi birikimlerini de yadsımamasıdır.
Analysant le mouvement changeant d'un objet, comme je le fais sur l'ordinateur, était tout à fait étranger aux Grecs et à l ´ esprit islamique.
Bilgisayarda yaptığım gibi, objenin değişen formunu analiz etmek,... Yunan ve İslam düşüncesine yabancıydı.
Mais vous la gaspillez... et l'Islam ramasse les miettes tombant de vos poches.
Ama savurganca döküyorsunuz İslam ise kovanızdan dökülen damlaları topluyor.
Accepte l'islam et tu seras sauvé.'ll parle du nouveau prophète d'Arabie.
Ve Yüce Allah seni ve halkını bu yüzden misli ile mükafatlandırır. Arabistan daki yeni bir Peygamberin sözleri bunlar.
Accepte l'islam et tu seras sauvé. Epouse l'islam.'
İslamiyet'i benimse, kucakla.
Dieu a dit à son messager de déclarer l'islam à tous.
Allah Peygambere İslamiyet'i yaymasını buyurdu!
Mahomet et sa rébellion appelée islam, se révélent pour chasser nos dieux et détrôner la religion.
Muhammed tanrılarımızı kötülüyor! Buna izin veremeyiz!
Ammar, ton pére et ta mére sont les premiers martyrs de l'islam. Le Paradis leur est promis.
Ammar, annen ile baban İslamiyet in ilk şehitleri oldu cennete gitti onlar.
C'est là que l'islam trouva son futur.
Bir anda İslamiyet geleceğini bulmuştu.
La premiére mosquée de l'islam sera ici.
İslamiyet'in ilk "camii" ni buraya yapacağız!
La loyauté envers l'islam serait supérieure à celle envers sa tribu.
"İslamiyet'e sadakat, kabileye ve aileye olandan kutsaldır" diyor. Bu da ne?
Ces lettres, de la part de Mahomet, messager de Dieu, aux souverains de ce monde, appellent le monde à rejoindre l'islam.
Bu mektupları, Hz. Muhammed yazdırdı. Bütün dünya ülkelerini...
L'islam ne fait aucune différence entre les races.
Allah derki : "İslamiyet'te ırk ayrımı yoktur."
L'islam annule tout ce qui s'est passé avant.
İslamiyet'te daha önce geçen her şey unutulur.
Tu étais le sabre le plus acharné dans la lutte contre l'islam.
Senin kılıcın İslamiyet'in karşısındaki en keskin kılıçtı.
Rapidement, toute l'Arabie fut convertie, au culte, mais aussi aux lois, aux attitudes, aux manières de l'islam.
Çok geçmeden bütün Arabistan Müslüman oldu yalnız bu yeni dine değil, İslam'ın getirdiği ilkelere, davranışlara, her şeye inandılar.
'En ce jour, J'ai parachevé pour vous votre religion, et J'ai complété pour vous Ma faveur et Je vous ai agréé l'islam comme religion.'
"SİZE BAHŞEDİLEN DİN, DİNLERİN EN MÜKEMMELİDİR" "İSLAMİYETİ SİZLER İÇİN SEÇTİM."
Seulement là, le rêve de l'Islam sera accompli.
ve böylece, İslam dünyasının hayali gerçekleşmiş olacak.
J'ai affronté la mort à Constantinople, à Belgrade et sur tous les champs de guerre de l'Islam.
İstanbul'da Belgrad'da ve İslam adına savaşılan tüm savaş meydanlarında ölümle yüzleştim.
C'était l'âge d'or de la science dans le monde islamique.
İslam dünyasında bilimin altın çağı yaşanıyordu.
Les savants chrétiens et juifs étaient des invités d'honneur aux centres de recherches de Baghdad, le Caire, et d'autres capitales islamiques.
Hıristiyan ve Musevi alimler Bağdat, Kahire ve diğer İslam başkentlerindeki araştırma merkezlerinin onur konuklarıydılar.
Le réveil de la science qu'à connu l'Europe, des siècles plus tard, a été allumé par une flamme longtemps entretenue par les savants et scientifiques de l'Islam.
Yüzlerce yıl sonra Avrupa'da gerçekleşen bilimsel uyanışı Müslüman alimler ve bilim insanları tarafından uzun süredir canlı tutulan bir alev tutuşturmuştu.
Le Boulet de Canon s'inclinera... devant les forces de l'Islam!
Gülle Yarışı İslam gücüne yenik çıkacak!
Nous avons l'intention de purifier l'Islam.
İslam'ı saflaştırmayı amaçlıyoruz.
Vous connaissez la psychologie de la politique égyptienne?
- Mısır politikası ve İslam diplomasisini biliyor musun?
Un Musulman accepte mal ce genre d'incident.
Ama İslam dini az sayıda kazaya izin verir.
En 730 AD, l'empire musulman s ´ étendait de l'Espagne et la France méridionale aux frontières de la Chine et de l'Inde
M.S. 730 itibariyle İslam imparatorluğu,... İspanya'dan Güney Fransa'ya, oradan Hindistan ve Çin sınırına ulaşarak ;
en effet... même l'étude de l'anatomie a été interdit, et c'étaient un handicap important pour la science musulmane.
Hatta anatomi çalışması anlamında bile. Bu durum İslam bilimi adına büyük bir handikaptı.
Je t'invite à entendre l'appel divin.
Seni ve halkını İslam'a davet ediyorum.
Je suis le messager de Dieu pour les hommes.
İslam'a giren selameti bulur...
Mahomet t'appelle de l'appel de Dieu.
Allah'ın Resulü Muhammed seni İslam'a çağırıyor...
LES boursiers ET LES historiens DE L'lSLAM DE L'UNIVERSITÉ AL-AZHAR DU CAIRE
İslam tarihçileri, Kahire'deki El Ashar Üniversitesi, Lübnan'da toplanan Yüksek İslam Kongresi...
CEUX qui ONT fait LE film HONORENT LA tradition MUSULMANE
Filmin yapımcıları, İslam geleneklerine uyarak, Peygamber'i kişi olarak göstermemiş...
Nous pouvons en finir avec lui et avec l'islam.
- O'nunda, İslamiyet'in de sonu gelmeli.
De nombreux fidèles ne purent y croire. Comment un tel homme pouvait-il mourir?
İslam alemi, bu gerçeğe inanmak istemedi böyle bir adam nasıl ölebilirdi?
Aujourd'hui encore, ils viennent à La Mecque, le peuple de l'islam, vêtu du blanc du pélerinage.
İnsanlık hala akın akın Mekke'ye koşuyor.
votre Bible.
Bizde Gita, İslam'da Kuran, sizde İncil.