Translate.vc / Français → Turc / Jefe
Jefe traduction Turc
186 traduction parallèle
El jefe.
El jefe.
Je t'en prie, jefe!
Lütfen Jefe. Lütfen.
Wkw! + + jefe.
- Anladım, patron o.
Vous, vous êtes un chef important.
Sen ise önemli birisin Jefe.
Tu vois, Jefe?
Görüyor musun, Jefe?
Jefe!
Jefe!
Jefe, l'Allemand est arrivé?
Jefe, Alman daha gelmedi mi?
Jefe, qu'est-ce que c'est "une pléthore"?
Jefe, "icap" nedir?
Je n'ai ni ton intelligence supérieure ni ton éducation.
Bildiğim tek bir şey varsa, o da senin kadar yüksek bir zekâ ve eğitime sahip olmayan bir Jefe olduğumdur.
Pour quelle raison serais-je fâché?
Ne gibi Jefe?
Tu ne comprends pas les femmes.
Jefe, sen kadınları hiç anlamıyorsun.
Jefe, comment s'appelle-t-il?
Jefe, şunun adı ne?
Moi, Jefe... et les autres gars... on s'est cotisés... pour t'acheter un cadeau.
Ben, yani Jefe tarafından ve diğer çocuklarca paramızı biriktirip sana bir hediye aldık.
Je vais m'occuper de l'enquête moi-même, jefe.
Araştırmayı bizzat ben yöneteceğim.
Voici El Jefe.
Bu El Jefe.
- Merci, jefe.
- Teşekkür ederim Jefe.
- Qu'on tire sur tout ce qui bouge. - Très bien, jefe.
- Onlara hareket eden her şeyi vurmalarını söyle.
On le tient, jefe!
Onu getirdik patron.
Sale petit détraqué. ¡ Jefe!
Hasta aşağılık seni.
¡ Jefe, mira aquí!
Patron! Patron, şuna bak!
Ne vous inquiétez pas, jefe.
Üzülme, Jefe. sayende bundan sıyrılacağım.
On devrait en parler directement au boss.
Hayır. Sanırım El Jefe'i hemen haberdar etmeliyiz.
ça dure depuis des mois, patron.
Dört aydır devam ediyor, Jefe.
Vous pouvez garder les photos. Je les ai faites en double.
Foto raflar sende kalsın, Jefe, çünkü bende yedekleri var.
Patron, on doit y aller.
Jefe, gitmeliyiz.
Les Russes ne sont pas satisfaits de leur marchandise.
Jefe, Ruslar burada ve teslimattan memnun değiller.
Si le patron l'apprend, on est morts.
Cuando la jefe oye de esto somos muertos!
Si on s'éléve contre El Jefe, pouf, on disparait.
Reis'e karşı serbestçe konuşursan, ansızın ortadan kaybolursun.
Non, ma chére, El Jefe vous a invitée á cette table.
Hayır, siz değil. Reis sizi şu masaya davet etti.
Je vous en prie, Jefe, permettez-moi de la ramener.
Lütfen, Reis. İzin verin kızımı eve götüreyim.
El Jefe comprendra, Patria.
Anlayış gösterecektir, Patria.
Jefe, je suis venue plaider pour la libération de mon pére.
Babamın serbest bırakılmasını rica etmek için geldim, Reis.
Permettez-moi d'augmenter la mise, Jefe.
O zaman müsaadenizle bahsi yükselteyim, Reis.
El Jefe m'a demandé de vous transmettre l'expression de sa sympathie et de vous remettre ceci.
Reis, acınızı derinden paylaştığını bildirmemi ve bunu size vermemi istedi.
Merci, Jefe.
Teşekkürler, Reis.
El Jefe vous a autorisées á leur rendre visite.
Reis, onları ziyaret etme izninizi de onayladı.
Pouvez-vous transmettre á El Jefe nos remerciements pour sa générosité?
Reis'e bu cömertliği için minnettar olduğumuzu söyleyebilir misiniz?
Jefe.
Reis.
Et maintenant que je prends mes ordres de "el jefe"
Ve burada artık emirleri "şef" ten alıyorum.
- Sur le maître?
- El Jefe ile ilgili mi?
Sans vous le demander, jefe?
- Sana sormadan mı patron?
Au Jefe de Policia.
Oranın polis şefine.
Correcto, Jefe, mais c'est toi qui a inventé les règles...
Eğer kural uyduracaksan... - Anlat Abs.
Si, jefe.
tamam, şef.
Qui est El Jefe *? ( * le chef )
Patron kim?
Vous n'êtes pas El Jefe *. ( * le chef )
- Sen patron değilsin.
Dès que vous aurez El Jefe *, appelez-moi, ( * le chef ) ou je lui réserve une place pour le prochain vol vers Gitmo. [Gitmo : surnom donné au camp de Guantanamo à Cuba]
Patronuna söyle beni arasın. Yoksa onu ilk uçakla Küba'ya postalarım.
Parlez au jefe *. ( * Chef )
Ben küçük balığım.
Je viens voir El Jefe.
- El Jefe'i görmek istiyorum.
Pas grand-chose, jefe.
Bir şey yok patron.
Chef, chef...
Jefe, jefe... Bekle biraz