English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Joy

Joy traduction Turc

1,925 traduction parallèle
Joy s'intéresse à notre travail.
Joy, ne yaptığımızı görmek istedi.
- Il apporte paix et joie.
- Bize huzuru ve Joy'u getirdi.
Je ne sais pas, Joy.
Bilmiyorum, Joy.
Bonne nuit, Joy.
- İyi geceler, Joy.
- C'est Noël. Joy est là.
Noel zamanındayız.
{ \ pos ( 192,235 ) } alors on en a emprunté un à Joy.
biz de Joy'dan bir tane ödünç aldık.
{ \ pos ( 192,210 ) } Tu fais quoi?
N'oluyor Joy?
{ \ pos ( 192,210 ) } Joy profite de Fais Un Vœu.
Joy "Bir Dilek Tut" kampanyasını istismar ediyor.
Et Joy n'arrête pas de fixer la caméra.
Joy sürekli kameranın içine bakıp duruyor.
Joy, tu dois arrêter de fixer la caméra.
Joy, kameraya bakmayı bırakmalısın.
Joy devrait dire, " M. le Président,
Joy şöyle yapmalı : " Bay Başkan..
Joy et Darnell "Crab Man" Turner.
Joy ve Yengeç Adam Darnell Turner.
Joy, dites-nous d'où vient votre robe.
Joy, seyircilere kıyafetinin kime ait olduğunu söyler misin?
Joy lança sa ligne de vêtements.
Joy ise kıyafet konusunda atılımda bulundu.
EARL AND JOY'S ANNIVERSARY
EARL VE JOY'UN YILDÖNÜMÜ - Noi -
{ \ pos ( 192,210 ) } C'était l'anniversaire du trou, mais aussi l'anniversaire de mon mariage avec Joy.
Çünkü o çukuru açtığım gün Joy'la evlilik yıldönümümüzün olduğu gündü.
{ \ pos ( 192,210 ) } Joy était devenue mère et épouse en même temps.
Joy'un durumu, onu yeni bir eş ve anne olmaya zorluyordu.
{ \ pos ( 192,230 ) } Mais ça ne s'est pas déroulé comme elle avait prévu.
İlk yıl, Joy'un umduğu gibi geçmedi.
J'avais pas réussi à rentrer, mais malheureusement pour Joy, Randy y était arrivé.
Ben hiç evden çalmazdım ama Joy'un şansına, Randy çaldı.
manger le gâteau de Joy et lui faire manger de la merde.
Joy'un pastasını ye, ve ona kaka yedir.
Désolé que Joy soit fâchée contre toi.
Joy sana kızdığı için çok üzgünüm.
"Chers Earl et Joy, " je suis désolé d'avoir mangé votre gâteau.
" Sevgili Earl ve Joy pastanızı yediğim için özür dilerim.
Sympa, la causette.
Selam Joy. Muhabbet güzeldi.
T'as l'air en forme, Joy.
Güzel görünüyorsun, Joy.
Je suis venu avec mon pick-up.
Kamyonetim arka tarafta, Joy.
Nos connaissances.
Bir de Joy'un defterindeki arkadaşlarını. Tanıdığımız insanları.
À l'époque, M. Tortue était jeune et devait être promené. Et comme Darnell connaissait pas encore Joy, il avait plein de temps libre.
O zamanlar, Bay Kaplumbağa yavruydu ve yürümesi gerekiyordu ve Darnell henüz Joy'la tanışmadığından oldukça boş vakti vardı.
Un instant, j'ai cru que Joy ne trouverait pas mieux, mais la preuve était là.
Bir süre Joy'un benden daha iyisini bulamayacağını düşündüm ama artık, bulacağını biliyordum.
T'en fais pas, Joy.
Korkma Joy.
T'as fait une vidéo de Joy et moi?
Joy'la bana kaset mi hazırladın?
Ça s'appelle "Earl et Joy", point en haut, point en bas, "Une Histoire d'Amour."
Adı "Earl ve Joy",... altta nokta, üstünde nokta, "Bir Aşk Hikâyesi."
Car, même si Noël est dans 4 mois, je vais être occupé à répandre ma joie.
Noel 4 ay geçmiş olsa da Joy'la dağıtacağız gibi duruyor.
Je dirais pas que je suis devenu le mari parfait, ou que Joy ne m'a pas raccompagné bourré ce soir-là, mais j'ai su, ce jour, que je pouvais tenir à quelqu'un.
O an kusursuz bir kocaya dönüştüğümü söyleyemem Joy'un da benim sarhoş kıçımı gece geç saatlerde eve kadar taşıdığını ama o gün birisini umursadığım gün oldu.
C'est insensé, je sais, mais de toutes tes femmes, Joy est ma préférée.
Biliyorum çılgınca gelecek ama tüm eşlerinin arasından benim favorim Joy.
C'est un personnage.
O hayali bir karakter Joy.
Avec la Brat H.S., Joy dut trouver un moyen d'emmener Darnell à l'hôpital.
Tüm olanaksızlıklara rağmen Joy Darnell'i hastaneye götürmek için yaratıcı bir yöntem bulmuştu.
Mince, voilà Joy.
Hay aksi, bu Joy.
Grâce à MacGyver, Joy savait qu'il y a plein de façons d'ouvrir une serrure.
Joy kilitli bir kapağı açmak için kurşuna gerek olmadığı konusunda Mcgyver'dan yeterince şey öğrenmişti.
La dernière fois où je l'avais vu, c'était après mon mariage avec Joy.
Raynard'ı en son Joy'la evliyken görmüştüm.
Joy va pas aimer que tu restes.
Kalmana izin verirsem, Joy'un pek hoşuna gitmez.
- C'est la faute de Joy. Elle était méchante quand elle était enceinte... et quand elle l'était pas.
- Ama bu Joy'un hatası hamileyken çok huysuzdu.
Quand j'étais marié à Joy et que les huissiers nous cherchaient, - on allait parfois camper.
Joy'la evliyken, faturalar bizi çok zorladığında kampa giderdik.
Joy, qu'est-ce qui t'arrive?
Joy, neyin var senin?
Joy, parle.
Joy, bir şeyler söyle.
{ \ pos ( 192,240 ) } Un peu avant que je découvre le Karma, je regardais la télé avec Joy.
Karma'yı keşfetmeden birkaç hafta önce Joy'la birlikte televizyon izliyorduk.
Ce sera dans mon livre, juste après "Les cuillères de Joy et Darnell".
Bu, "Joy ve Darnell'in Kaşığından" sonraki yeni kitabımda yer alacak.
{ \ pos ( 192,240 ) } C'est cruel.
Bu çok acımasızca, Joy.
En fait, Joy était tellement fière de la longévité de son arnaque qu'elle a pas pu s'empêcher de se vanter auprès de ses amies.
Joy karavan parkındaki arkadaşlarına övünüp durduğundan öksüz Afrikalı komplosunu devam ettirmekten gurur duyuyordu.
Voici ma soeur, Joy.
Bu ablam, Joy.
Je ne veux pas inquiéter tout le monde.
Joy burada. Kimseyi endişelendirmek istemedim.
- Joy.
- Joy.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]