Translate.vc / Français → Turc / Jury
Jury traduction Turc
4,700 traduction parallèle
Je veux que le jury le voit aussi.
Merhaba avukat hanım.
GINSTLING Le jury va vous déclarer coupable.
Büyük Jüri seni dava edecek.
Un bon procureur peut amener un jury à inculper un sandwich.
İyi bir savcı Büyük Jüri'ye jambonlu bir sandviçi bile dava ettirebilir.
Tu as dit à ce jury un tas de mensonges!
Jüriye bir sürü yalan sıraladın.
Est-elle inquiète que son témoignage puisse influencer le jury contre l'accusation?
Onun ifadesine göre jürinin davacı karşısında... -... verebileceği karar konusunda endişeli mi?
Un juge, un jury et un bourreau autoproclamé.
Kendi kendini atamış bir hakim, jüri ve infazcı.
J'ai tout dit au Grand Jury.
Jüriye her şeyi anlattım.
Je suis le Magistrat de l'Autorité, seul juge et jury de tout les crimes vampires, et voici votre sentence.
Ben Otorite'nin başkanı tüm vampir suçlarının tek yargıcı ve jürisiyim. Bu da size giydirilen hüküm.
Un bon gamin. Elle peut expliquer à un jury, le déroulement exact.
O, jüriye tam olarak ne olduğunu açıklayabilir.
Ouais, mais le jury est encore en délibération!
- Jüri hala o konuda karar aşamasında.
- Le plus tôt cette affaire sera retirée des mains des politiciens et remis à un jury impartial de citoyens, le plus tôt mon client sera disculpé.
- Bu dava ne kadar... çabuk siyasetçilerin elinden kurtulur, ve tarafsız jüri üyelerinin önüne sunulursa, müvekkilim o kadar çabuk temize çıkacak.
Le chef, après consultation avec le jury, a décidé que vous pouvez retourner
İçişleri jürisinin de danışmanlığı sonucunda, şef işe dönmeniz gerektiğine karar verdi.
Le jury recommande 4h de formation sur le terrain.
- Yeniden 4 saatlik bir eğitim alacaksınız.
Quel jury me croirait?
Hangi jüri bana inanır ki?
Le jury ne tiendra pas compte de cette remarque.
Jüri cevabı dikkate almasın.
Cette réponse sera effacée, et le jury n'en tiendra pas compte.
Kabul edildi. Cevap geçersiz. Jüri cevabı dikkate almasın.
M. Strauss, pourriez-vous dire au jury où vous étiez la nuit de la mort de votre femme?
Bay Strauss, eşinizin öldüğü gece nerede olduğunuzu jüriye söyler misiniz?
Le jury ignorera cette question.
Jüri soruyu dikkate almasın.
Un jury comprendrait.
Bir jüri de seni anlar.
C'est une assignation. Voyons comment votre détermination tiendra devant un jury.
Büyük jüri önünde çözümünüz nasıl duracak görelim.
Ce jury a décidé de mettre fin aux droits parentaux du père, Kyle Walker.
Jüri, Kyle Walker'ın babalık haklarına son vermeye karar verdi.
Et pour la mère, Tracy Williams... le jury la considère inapte.
Anne olarak Tracy Williams'ı ise ebeveynliğe uygun bulmadı.
- Il faut garder le jury éveillé.
- Jüriyi ayık tutmak gerekiyor.
mais vous semez le doute dans l'esprit du jury et je veux que vous arrêtiez. - Oui, M. le juge.
Konu, polisin hareketi değil,... jürinin kafasını şüpheyle doldurmanız ve ben bunu kesmenizi istiyorum.
Je vais montrer ça au jury.
Bunu jüriyle birlikte alalım.
Le jury croyait à l'ADN du toucher.
Jüri temas ile geçen DNA'ya inandı.
Libéré grâce à un jury indécis.
Ortak karara varamayan jüri sayesinde mahkumiyetten kaçmış.
Vous et moi sommes témoins dans une session du Grand Jury Fédéral.
Siz ve ben büyük jüri duruşmasındaki tanıklarız.
Pour un grand jury, çaa ressemble à deux témoins conspirant pour couvrir une fraude électorale.
Büyük jüriye,... iki tanığın seçim sahtekarlığının üzerini örtmek için işbirliği yapıyor gibi görünecek.
Intimidation du jury, falsification de témoin, ces gars ne s'arrêteront pas.
Jüriye tehdit, tanıklara rüşvet... Bu adamlar durmayacak.
Donc M. Intello ne pouvait même pas obtenir les félicitations du jury?
Mr. Smarty summa cum laude'yi yönetemedi mi?
Et le jury verra qu'il n'y a pas de justice pour l'homme hébreux.
Jüri de İbraniler için adalet olmadığının farkında olacak.
Le temps que tu te trouves face à un jury, on en sera à notre troisième génération.
Sen jüri önüne çıktığında biz üçüncü nesli çıkartmış olacağız.
Bonne chance si tu arrives à persuader le jury que votre BIOS est une copie plus noble de celui d'IBM que le nôtre. Nous sommes arrivés ici les premiers.
Ve BIOS'unuzun bizimkinden daha asil bir IBM kopyası olduğu konusunda onları ikna etmek için iyi şanslar.
Ce qui est important c'est que le procureur a des preuves matérielles pour soutenir cette théorie et masquer ces faits. - ce que le jury n'a jamais su. - D'accord.
Asıl önemli olan, davacının elinde teorimizi destekleyecek kanıtları var ve bunları saklarsa jüri gerçeği asla öğrenemez.
une petite merde suffisante disant au jury quel sauvage minable était feu mon mari - et que j'étais pire.
Rahmetli kocamın beş para etmez bir barbar ve benim daha da berbat olduğumu jüriye söyleyen yılışık, Hobbit kılıklı, Meksika göçmeni kuş beyinli.
Si j'étais le jury de l'université, pourquoi je me choisirais?
Üniversite kabul kurulunda bile olsam kendimi neden seçeyim ki?
Donc, selon vous, que faut-il de plus pour qu'un jury fasse le lien?
Sence Jüri'nin noktaları birleştirmesi ne kadar zamanlarını alır?
J'ai soudoyé le jury. - Quoi?
Jüriye rüşvet vermiştim.
Il n'aurait jamais rien vu venir une fois que je l'ai nourri avec ces conneries sur la corruption du jury.
Jüriye rüşvet verme saçmalığını söylemeseydim asla ne olacağını anlayamazdı.
Vous voyez c'est le genre de jury qu'on nous enseigne.
İşte, bu bize öğretilen jüri.
C'est le genre de jury qui va m'entendre quand je vais dire ces 5 mots.
Bu, şu dört kelimeyi söylediğimde beni dinleyecek olan jüri. Bu dört kelime nedir biliyor musunuz?
"Bon jury".
Bon jury.
- Pour un verdict équitable... - Ici. ... nous avons retenu un jury de pairs.
Adil bir karar verebilmek için bir jüri oluşturduk.
Le jury juge l'accusée coupable.
Jüri sanığı suçlu buluyor.
Le jury a rendu son verdict.
Kararımızı verdik.
Comme le temps presse, nous renonçons au verdict du jury et prononçons un jugement sommaire.
Zamanımız kısıtlı olduğu için jüri kararı kısmını atlıyoruz. Kararı açıklıyoruz.
Il fallut quatre heures au jury pour trouver le coupable.
Jüri dört saatte onu suçlu buldu.
Votre honneur, je pense que M. Canning essaie de faire pencher le jury contre notre client en faisant référence à ce qui se passe en dehors du tribunal.
Sayın Yargıç, Bay Canning jürimize, müvekkilimiz aleyhine mahkeme dışı ifadeler kullanarak önyargı oluşturmaya çalışıyor.
Alors vous craignez que le jury ne juge pas votre client justement?
Yani yalnızca müvekkilimize adil olan jüri üyeleri hakkında mı endişelisiniz?
Et peut-être voulais-tu être sûre que le public et chaque membre du jury soit sûr de voir ça.
Deshaun, bu çok ince bir davranış.