English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Kar

Kar traduction Turc

185,580 traduction parallèle
Heureusement pour votre femme, oui.
Karının şansı varmış, evet.
- Je suis si fière de toi!
- Kafam karıştı. - Seninle gurur duyuyorum!
Alors, quel est le piège?
Bundan çıkarınız ne?
Il n'y a pas de piège.
Bir çıkarımız yok.
Voilà le piège.
Çıkarınız bu işte.
Contrairement à la Chambre, le Sénat a un système très simple.
Meclis karışık ama Senato, yardımcıyı demokratik bir şekilde seçiyor.
Et Brockhart ne pense qu'à sa pomme.
Brockhart kendi çıkarını düşünüyor.
Vous et votre femme débile dont vous parlez sans cesse.
Sen ve dilinden bir türlü düşürmediğin aptal, ölmüş karın.
Signez la mesure. Lancez les Républicains. Lancez le vote maintenant.
Tedbiri imzala, Cumhuriyetçileri salondan çıkar ve derhâl oylamayı başlat.
Ma femme. Elle était de l'autre côté du mur.
Karım, duvarın dışındaydı.
Si tu laisses vivre ce garçon, il te trahira, tout comme moi. Comme Sunny. Comme tes femmes.
Şu oğlanı hayatta bırakırsan o da benim gibi, Sunny gibi karıların gibi sana ihanet edecek.
Vous le faites sortir. Mais je veux le tuer.
Onu dışarı çıkarın ama ölümü benim ellerimden olacak.
Je suppose que vous les respectez tous, ou seulement ceux qui servent vos intérêts?
Hepsine saygı duyduğunuzu varsayıyorum ama yoksa sadece çıkarınıza uygun olanlara mı saygı duyuyorsunuz?
Lors de ma dernière visite, tu n'étais qu'une femme de Baron.
Bu odaya geçen gelişimde yalnızca bir baron karısıydın.
Je profite juste de la journée.
Günün tadını çıkarıyorum.
Je me demande ce qu'il dira quand il découvrira que tu as mis ta... semence dans le matériel?
Karışıma kendi malzemeni eklediğini öğrendiği zaman ne düşünecek acaba?
Sauf si tu continues à faire des scènes de ce genre.
Böyle olay çıkarıp durmazsan tabii.
S'il les connaissait, elles sont toutes grillées.
Eğer onları biliyorsa hepsi açığa çıkar.
Faites le sortir de là. Attendez.
Çıkarın onu oradan.
John, casse la machine!
John, makineyi çıkar!
Emmenez-la.
Çıkarın onu buradan.
Si elle pose problème, on la supprimera aussi.
Çok sorun çıkarırsa Hookstraten'ı da indiririz.
En appuyant où il faut, ça marchera.
Yeterince zorlarsak ortaya çıkar.
- Je pourrais vous faire un bon prix.
- İşim bitince güzel bir fiyat çıkarırım.
MacLeish était-il impliqué là-dedans?
MacLeish işe karıştı mı? Evet mi, hayır mı?
Emily, vous vous débrouillez super bien.
Emily, harika bir iş çıkarıyorsun.
- n'ont aucun intérêt à participer.
- bu harekâttan bir çıkarı olmaz.
C'est... compliqué.
Şey, işler biraz... karışık.
Les premiers avis sur les médias sociaux sont mitigés.
Sosyal medyadan ilk gelen tepkiler ortaya karışık.
Il y a deux ans, sa femme rentrait de l'épicerie et a coupé la route à quelqu'un par accident.
İki yıl önce karısı, arabasıyla marketten eve dönerken yolda kazara birinin önünü kesmiş.
Il y a quelques points faibles au Sénat.
Senato'da bazı yumuşak karınlar var.
Qu'y gagne Hookstraten?
Hookstraten'ın çıkarı ne peki?
- Je pensais qu'elle ferait pareil.
- O da çıkar diye düşünmüştüm.
Je ne cherche pas à interférer avec les enquêtes en cours.
Sürmekte olan soruşturmalara karışmaya niyetim yok.
Appréciez vos bretzels en vol, car je serai la personne la plus haut-placée à la Maison-Blanche.
Sen uçaktaki krakerlerin tadını çıkarırken Beyaz Saray'daki en yetkili kişi ben olacağım.
Et basé sur le fait que c'est dans l'intérêt des deux camps de se mettre d'accord sur tout ce qui peut mener à une planète plus stable et sûre.
Ve daha kararlı ve güvenli bir dünya sağlamanın her tarafın çıkarına olduğu gerçeğine dayanarak.
Il faudra que vous me les imprimiez.
Kopyalarını çıkarıp çıktılarını al.
Laissez-moi sortir!
Çıkarın beni buradan! Çıkarın!
Laissez-moi sortir!
Çıkarın beni!
Alors sors-moi de là!
O zaman çıkar beni buradan!
De dinners avec ma femme?
Karımla yiyemediğim yemekleri?
On se met sur eux dès qu'ils sortent.
Çıkar çıkmaz takibe geçeceğiz.
Peut-être qu'ils en mélangent avec du Jaeger et font des shots?
Belki de Jaeger ile karıştırıp içiyorlardır?
C'est moi, mais sans l'humour, l'apparence ou le char... Vous savez quoi?
Benim gibi ama zekâ ve çekiciliği çıkar... aslında.
Qu'est-ce que tu fous, Gord?
Ne halt karıştırıyorsun burada Gord?
On est désolé a propos du malentendu.
Karışıklık için özür dileriz.
Ensuite on y retournera.
Sonra çıkarız yola.
Il nous a envoyé sur une poursuite d'oies sauvages à cause d'une rancune perso dont il n'arrivait pas à se défaire.
Kişisel bir sorunu için bizi vahşi kaz kovalamacasına çıkarıyor.
J'ai peut-être fouiné dans les fichiers de Jane Doe quand je vous ai rendu deux visites.
Geçen sefer sizi ziyaret ettiğimde birazcık Jane Doe dosyalarını karıştırmış olabilirim.
Évidemment.
Tabii ki karıştırdın.
Il va neiger. Vraiment?
Kar geliyor.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]