Translate.vc / Français → Turc / Keno
Keno traduction Turc
49 traduction parallèle
Inutile Keno.
Buna gerek yok, Keno.
- Non Keno.
- Hayır Keno.
Je m'appelle Keno.
Adım Keno.
Après avoir été témoin de tes exploits contre Keno?
Keno ile kavganı düşünürsek, olmaz.
Je m'appelle Keno.
- Adım Keno.
Moi aussi.
- Evet ben de öyle. - Bu arkadaşım, Keno.
Levi, je te présente mon ami Keno. Ça alors, t'es pas un étranger.
O zaman yabancı değilsin.
J'espère que t'aimes ça, Keno.
- Umarım fasulye seviyorsundur.
Slater, je te présente Keno.
- Slater, bu Keno.
Je suis un monstre, Keno.
Ben deliyim, Keno.
Toi, je sais pas. Moi, je m'offre une bouteille et une fille du keno capable de sucer le chrome d'un piton de caravane.
Sen ne yaparsın bilmem ama ben elime bir şişe tekila alacağım ve benim ufaklığa muamele çekecek bir hatun bulup, rahatlayacağım.
- Keno?
- Loto?
Alors finis les paris couillus, vous vous êtes rabattu sur le keno, hein?
Yani sen büyük bahisleri zor yoldan bıraktın loto oynamak için ha?
Syd et moi on a vu un gars ramasser 38000 dollars au keno.
Syd ve ben bir keresinde lotodan 38 bin dolar kazanan birisini gördük.
Le loto, facile!
Oh, keno. Bu kolay.
Keno?
Keno?
Frito Bandito, tu ne vois pas que je joue au Keno?
Dur bakalım haydut. Görmüyor musun kumar oynuyorum.
Il est au bar du keno.
Şu anda Keno bar'da.
Il était pirate au Treasure Island, je lui devais de l'argent.
Treasure Island'da Keno krupiyesiydim, o da korsan gösterisinde çalışıyordu. Ondan borç aldım ve parayı ödeyemedim.
J'ai perdu tout mon argent au keno... parce que je pensais que c'était facile, comme le bingo, mais ça ne l'est pas. C'est dur.
Bütün paramı toto oynarken kaybettim, çünkü tombala gibi kolay bir oyun olduğunu sanmıştım, ama değilmiş.
J'ai perdu tout mon argent au keno, qui est en fait un jeu stupide.
Tüm paramı, loto denilen bir oyunda kaybettim, ki bu arada aptalca bir oyun bence.
Alors Keno se relève.
Sonra bir anda düzeldi.
Mais Keno dit qu'il ira avec nous, qu'on lui permette ou non.
Ama Kenan izin vermeseler de geleceğini söylüyor.
Paulie, j'ai gagné 40 $ au Keno.
Paulie, Keno'da 40 dolar kazandım.
Je suis resté assis au bar du Keno toute la nuit,
Tüm gece Keno'nun lobisinde oturdum.
Ecoutez, je ne sais pas quoi vous dire, mais si vous ne voulez ni réserver un mariage pour lundi, ni faire une partie de Keno, je ne peux rien pour vous.
Bakın, ne diyeceğimi bilemiyorum ama Pazartesiye rezervasyon yaptırmak istemiyor ya da tombala oynamıyorsanız, size yardımcı olamam.
Et moi, je préférais que tu sois une serveuse en tee-shirt mouillé mais je fais des efforts pour te supporter.
Ben de senin yerinde, tüm elini ağzına sokabilen bir keno garsonu, otursun isterdim, ama sen varsın.
Si vous ne voulez pas retenir pour lundi ou jouer au keno, je ne peux rien pour vous.
Bütün amaç da bu zaten. Bakın, ne diyeceğimi bilemiyorum ama Pazartesiye rezervasyon yaptırmak istemiyor ya da tombala oynamıyorsanız, size yardımcı olamam.
J'ai rencontré ton père au keno.
Tombala oynarken babanla tanıştık.
De la bière et du keno à 1 4 h. - Ca va? - Oh oui!
Öğlenin ikisinde bira çakıp keno da oynarmış.
Dans les entrées de tous les H.L.M. de City Point. KENO - Partie 000822
Her ara sokağa, City Point'teki her deliğe girdim.
Bingo... ou Keno, comme vous voulez.
Bingo... Ya da tombala, ne istersen!
Arthur Lang ne parle que par l'intermédiaire de son avocat, qui dit qu'il était à Atlantic City ce week-end à jouer au Keno.
Arthur Lang, tüm haftasonu Atlantic City'de olacağını söyleyen, avukatı aracılığıyla konuşacak.
les machines à sous des bars, des hypermarchés, des épiceries avec un point Keno, ce genre d'endroits?
Mini marketlerden, bakkallardan ve Keno'nun marketindeki jetonlu makinalar gibi.
De plus, à part si un type joue au Keno dans une blouse ensanglantée, comment on va pouvoir identifier Jekyll?
Hepsi bir yana, burada deli gibi kumar oynayan kalabalık içinde Jekyll'ı nasıl yapacağız da teşhis edeceğiz?
À Atlantic City, au Keno.
Atlantic City'ye gittiğimde bingo filan oynarım.
Au Keno?
Bingo, öyle mi?
- On se fait un Keno? - Je pense pas.
- Keno maçına ne diyorsun, Gus?
- Toi aussi, Keno.
Keno-chan.
Vous me foutez dehors pour le Keno?
Beni keno yüzünden mi defediyorsun?
Comme si j'avais gaspillé mon don naturel au Keno.
Keno bende Tanrı vergisi bir yetenek.
Non je vous vois plutôt comme joueur de loto.
Hayır bana göre Keno oyuncusu gibi duruyorsun.
Il m'a appris à parier. Les courses de chevaux, le Keno, les paris sportifs.
Bana kumar oynamayı, at yarışını, tombalayı ve Over-Under bahsini öğretti.
C'est bon, Keno. Tout va bien.
Sorun yok Keno, iyiyiz.
Allez!
Haydi, Keno.
Elle travaille à notre table de kéno.
O'da masalarda çalışıyor.
- Y a des machines à sous, le Kéno.
Kollu makineler ve tombala da var.
J'ai gagné au Kéno.
Ailem para bırakmıştı.