English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Kristal

Kristal traduction Turc

1,376 traduction parallèle
La terre, ça sera plus long. Les cristaux, c'est fait.
Kristal için evet ama toprak için birşey yok.
Sans mon consentement ils ont pris ma boîte de cristaux... même s'ils ont admis qu'ils ne savaient pas ce qu'ils étaient.
İznim olmadan kristal kutumu aldılar... bir de üstüne neyi aldıklarının farkında olmadıklarını itiraf ettiler! .
En la polissant, vous obtenez un petit cristal vert.
Bir değirmen taşıyla ezdiğinde küçük, yeşil bir kristal elde edersin.
Quand le feu s'éteindra et que le cristal sera noir, le sort sera jeté.
Ateş söndüğünde ve kristal siyaha döndüğünde, büyü tamamlanacak.
La silice est un cristal.
Silis, kristal gibidir.
Je concentre le cristal sur le pouvoir de votre protégée qui, techniquement, est toujours vivante.
Kristal ile senin görevinin gücüne odaklanıyorum, ki, teknik olarak, gücü hala yaşıyor.
Le caméléon est forcément par ici, le cristal ne ment jamais.
Bukalemun burada olmalı çünkü kristal asla yanılmaz.
Et bien.. Il y a eut cette boite de pierres.
Şey... birde bir kutu kristal vardı.
Détruisez le cristal!
Kristal. Yok edin onu.
Quand j'avais une série en jeu, tu m'as balancé du cristal le 17 décembre 1998.
Tıpkı senin bana kristal dolu kutuyu attığın 17 Aralık 1998 gününde benim de koştuğum gibi.
Je ramasserais les éclats de verre avant de mettre le matelas.
Ben olsam yatağı koymadan önce kırılan kristal kuğunun parçalarını toplardım.
- Un vase en cristal.
- Kristal vazo.
Cristal meth, kétamine et ecstasy.
Kristal tozu, ketamin ve Ex.
Qui engagerait un camé?
Bir kristal meraklsını kim işe alacak ki?
un ancien camé.
Eski kristal meraklısı.
On doit retourner dans le bois trouver combien de cristaux y sont.
Yapmamız gereken ilk şey Frazier Koruluğuna geri dönüp, orada daha kaç kristal olduğuna bakmamız. Ya da daha çok yerin altına.
Il n'y en a pas ici.
Burada kristal yok.
Non, c'est de la glace.
Hayır, sadece kristal meth.
De la glace.
- Kristal. - Her neyse!
Mais je pars en compote. Je sais pas si c'est papa ou la glace, mais... je suis terrorisée.
Ama sinir krizi geçiriyorum babam öldü diye mi, yoksa kristal yüzünden mi bilmiyorum, ama...
Ce sont des cristaux.
Onlar kristal.
Il n'y a ni cristal ni bouton pour l'ouvrir.
Kristal yok. Açmak için herhangi bir düğme yok.
des fleuves de cristal d'Aradale, aux volcans bleus de Kash-tol-remi, en passant par les étoiles de Grablek 6. Mais aucune ne se compare à vous.
Aradale'in kristal nehirleri, Kash-tol-remi'nin mavi yanardağları, hatta Grablek 6'nın yıldız yangınları, ama hiçbiri seninle kıyaslanamaz.
C'est un décanteur en cristal.
Kristal bir sürahi.
Un petit cristal? Quel parfum?
Biraz kristal ve biraz... ne tatmak istiyorsanız.
Le cristal magique, c'est des conneries de hippie.
Sihirli - hippi-kristal-bok saçmalığı gibisi yoktur.
Mais, comme nous n'avons pas de boule de cristal pour nous informer des activités futures de votre groupe d'investissement, je dirais qu'une participation permanente s'imposerait...
Yine de, gerçek şu ki ekibinizin gelecekteki faaliyet çerçevesini bize yansıtacak kristal bir küremiz yok ki bunun devamının geleceği düşüncesindeyim.
C'est une nouvelle unité de radio, monsieur.
Bu yeni kristal telsiz ünitelerinden biri, efendim.
Ah, du cristal Mon Motorola
Bir... Kristal... 15
C'est du cristal.
Bu kristal.
"Le jour est comme le cristal"
"Gökyüzü kristal kadar temiz."
Son visage était pur comme le cristal et ses lèvres aussi rouges qu'une grenade.
Yüzü saf kristal gibi, ve dudakları nar gibi kırmızıymış.
- Non, chrysalide.
- Kristal? - Krizalit.
Un cube de cristal photo-réfractaire.
Bu bir ışık kıran kristal küp.
C'est un quartz.
Bir kristal.
On a un Tommy Marijuana et un Tommy Méthamphétamine.
İki Tommy olduğu için ona böyle diyoruz. Öteki Tommy Kristal Met.
J'aimerais bien voir vos boules de cristal.
Bir kere olsun, kristal toplarına göz atmak isterdim.
Votre boule de cristal.
Kristal- - Yani kürene.
Le paon sur la table a deux cristaux à l'intérieur.
Sehpadaki tavus kuşu. İçinde iki kristal var.
Cinq cristaux magiques, orientés d'est en ouest.
5 büyülü kristal, doğudan batıya doğru yerleştirildi.
Des cristaux.
Kristal.
D'accord, je vais chercher une carte et des cristaux.
Evet, ben gidip harita ve kristal getireyim.
- Elle n'a que 12 ans, cocaïne et probablement crack!
Kokain, muhtemelen kristal kokain içiyor. Peki.
De la crystalmeth, quoi?
Bir şey kullanmıyorum. Kristal metaamfetamin mi alıyorsun?
C'est comme du cristal, vous savez.
Sanki bir kristal parçasıymış gibi.
On pourrait passer à la boule de cristal?
Kusura bakma ama kristal topunu çıkardığın bölüme geçebilir miyiz?
D'après la boule de cristal, ceux qui sont en danger sont... moi, Max, Isabel et Liz.
Buradaki kristal küreye göre, şu an tehlikede olan kişiler ben, Max, Isabel ve Liz.
Jusqu'ici, trois étudiants sont morts à cause de votre came.
Şu ana dek Mission Cross Hastanesi'nde üç öğrenci senin Eros kristal metanından öldü.
Fabrication et vente de drogue.
- Kristal metan imal etmekten.
Elle baignait dans un mélange de sang et de détergent.
Gittim ve onu bir kristal gölünde buldum.
Tu vois, ces presse-papiers en cristal?
Kristal kâğıt ağırlıklarını görüyor musun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]