Translate.vc / Français → Turc / Lamas
Lamas traduction Turc
651 traduction parallèle
Quand il vous a vendu le terrain, il nous a dit... qu'il était entendu que nous resterions...
Şimdi buraya bak. Sana sert davranmak istemiyorum. Her şeyi karşılaması için sana 5 bin dolar vereceğim.
Je lui ai envoyé un câble à Londres pour lui dire de me rejoindre ici.
Londra'ya telgraf gönderdim ve beni burada karşılamasını söyledim.
Petits ou grands lamas, quand viendront nos porteurs?
Baş Lamayı, son Lamayı boşverin, kılavuzlardan haber verin asıl.
Toutes ces histoires de lamas centenaires.
Bütün bu Lamaların yüzlerce yıl yaşadığı palavrası.
Il est presque minuit. Tout le monde doit être réuni pour accueillir le nouvel an.
Saat neredeyse on iki... ve herkesin yeni yılı birlikte karşılamasını istiyoruz.
Le spectacle ne doit pas avoir lieu.
Anladınız mı? Ne yapacağınıza karışmam, yeter ki gösteri yapılamasın.
Serait-il impertinent qu'un européen en accueille un autre?
Bir Avrupalının diğerini içtenlikle karşılaması yersiz olmaz değil mi?
Le soleil couchant n'apporte pas de paix bienfaisante,
Yok daha sıcak bir ev sahibi güneşin karşılaması gibi bizi
Mais je ne veux pas que les gens t'insultent encore.
Artık insanların seni aşağılamasını istemiyorum.
Dis à Vince de payer.
Vincent'e masrafları karşılamasını söyle.
Comme accueil, c'est plutôt frais.
Hayatımda gördüğüm en kötü hoşgeldin karşılaması bu.
Qu'ont pensé vos parents de la pension et des belles robes que vous donnait M. Minify?
Bay Minify'nin senin harçlığını, elbiselerini ve ikametini karşılamasını ebeveynlerin nasıl kabul etti?
Je l'ai installé dans une prairie bien verte pour qu'il ne déconne plus dans les paris mutuels.
O atı hoş bir otlağa kapattım ki bir daha hiçbir yarışa katılamasın.
Je fis semblant de m'être laissé abuser par la feinte.
Bu aldatmacayı yutmuş gibi davrandım... Ve karşılaması için bir atlı gönderdim.
D'après vous, comment l'accusé aurait-il réagi?
Tutukluyu tanıdığınız kadarıyla bu haberi nasıl karşılamasını bekliyordunuz?
Souhaitons-lui la bienvenue à la façon de Deadwood!
Ona bir Deadwood karşılaması yapalım.
J'en ai assez d'être traité de bouseux!
Bıktım artık. Bu adamların beni aşağılamasından yoruldum. Domuz çobanı dediler.
Ma voiture est fichue. Qui va payer les réparations?
Arabam mahvoldu ve birilerinin bu hasarı karşılaması gerekiyor.
Son poste à l'institut doit beaucoup à vos recherches.
Enstitüde bulunduğu konumun en iyi yönü, sizin kıymetli bulgularınızın giderlerini karşılaması.
Il aime l'accueil que lui réserve sa femme.
Karısının karşılaması hoşuna gidiyordur.
Je voudrais que les Yeux Blancs l'envoient dans l'Est.
- Beyaz adamların Geronimoyu burdan uzakta yargılamasını istiyorum. - Onun gitmesi ile burası tekrar huzura kavuşacak.
Après cet accueil au Corps... ils durent peiner pour devenir des hommes.
Birliğin bu sıcak karşılamasından sonra çocukları erkeklere çevirme işi gelir.
En signe de bienvenue.
Bir çeşit evine hoş geldin karşılaması.
Il a eu un procès équitable.
Biz ona hiçbir şey borçlu değiliz. Adil bir yargılaması var.
Je suis désolé que ce soit des vauriens qui vous aient accueilli en ville. Vous restez longtemps?
Birkaç sarhoş zorbanın sizi bu şekilde karşılamasından dolayı gerçekten çok üzgünüm Bay Bonell.
Un as de la finance veut trouver son train particulier à New York.
Kodamanın biri özel vagonunun onu New York'ta karşılamasını istiyor.
Et á ces douze personnes, on demande de juger un autre être humain, aussi différent d'elles qu'elles sont différentes entre elles.
Bu on iki kişinin bir başka insanı yargılaması bekleniyor. En az onlar kadar farklı birini.
Je n'ai pas demandé au sergent de se moquer de mes origines indiennes.
Navajo olduğum için Zengin Çavuş'un beni aşağılamasına gönüllü olmadım ben.
Je ne supporte pas les gens qui méprisent ceux qui ne leur ont rien fait.
Aslında, katlanamadığım şey bazı..... insanların diğerlerini aşağılamasıdır. kim herhangi birine zarar vermek ister.
Dur à renvoyer, hein, Cap'taine? Pas facile.
Karşılaması zor bir servisti, değil mi Kaptan?
Ça va. Quel soulagement!
- İyi karşılamasına sevindim.
Paolo est descendu à la diligence recevoir un hôte,
Francesco Paolo'nun gidip istasyondan bir misafiri karşılaması gerekiyordu.
Je dois être jugé par le pape seul, auquel devant vous tous je fais désormais appel et je me place ainsi que l'Eglise sous sa protection.
Beni sadece... Papa yargılayabilir. Sizlerin yargılamasından önce benim mevkim ve kilisem onun koruması altında ve ona başvuracağım.
Vous allez laisser ce pantin m'insulter?
! Burada oturup, bu teneke kafalının beni aşağılamasına göz mü yumacaksınız?
J'ai envoyé Tatsu les attendre à l'entrée du village.
Tatsu'yu onları karşılaması için şehrin girişine gönderdim.
Si tu étais un homme, tu ne laisserais pas ce crétin m'insulter.
Biraz erkek olsaydın bu aptalın beni aşağılamasına izin vermezdin.
Il nous a présenté des gens, il nous a bien reçus à notre arrivée...
Karşılaması, tanıştırması, yerlerimiz hazır olana dek Inn'de konaklatması.
Ça nous donne assez de temps pour l'accueillir comme il se doit.
Bu bize sıcak bir "hoşgeldin" karşılaması için zaman verir.
Son absorption m'a perturbé.
Onu algılaması beni sarstı.
Les lamas tibétains le connaissent depuis 3000 ans.
Tibetli keşişler 3 bin yıldır bunu kullanırlar.
À quel rang doit-être un homme pour pouvoir être perdu?
Efendim, gözden çıkarılamamak için birinin ne kadar rütbe laması gerekir?
C'est la belle vie! Qu'importe le mépris Des collets montés?
hayat çok güzeldir... sokakta namus budalalarının bizi aşağılaması kimin umurunda?
Je dis : "Je ne m'appelle pas Clément."
Simon, garsonu aşağılaması gerektiğini unuttu.
Les lamas sont plus gros... que les grenouilles.
Lama kurbağadan büyüktür
Les lamas sont dangereux, alors si vous en voyez un là où des gens nagent, criez :
Lamalar tehlikelidir, insanların yüzdüğü yerde lama görürseniz, bağırın :
Attention, des lamas
Dikkat, lama var
Les perturbateurs refusent de travailler dans les mines.
Yıkıcılar zenitin çıkarılamasına karşı çıktılar.
Gervaise... non, c'est... au second plan, c'est Simon, qui est censé insulter le serveur, mais il a oublié.
Gervaise... Hayır bu... Simon, garsonu aşağılaması gerektiğini unuttu.
Je t'aime. Carlisle.
Arabamın seni istasyonda karşılamasını istiyorsan geldiğinde beni arayıp haber ver.
A la gare?
Ne karşılaması?
Quel meeting?
Karşılamaya geliyor musun? Ne karşılaması?