Larsen traduction Turc

Allez-y, je vous en prie, M. Larsen.

Siz lütfen bayan Larsen.

- Continuez, M. Larsen.

Devam edebilirsiniz bay Larsen.

- Puis-je vous dire un mot?

Bay Larsen, bir şey söyleyebilir miyim?

M. Larsen, vous avez dit : "Bouclez-moi ça".

Bay Larsen, "oldu bittiye getirin" dediniz.

- N'interrompez pas, M. Larsen.

Bölmeyin bay Larsen.

Continuez.

Devam edin bay Larsen.

Allez chercher ce chauffeur.

- Larsen, şoförü getir. - Emredersiniz.

Vous connaissez... Larsen et Mahan.

Hepiniz Squarehead Larsen'i ve Slug Mahan'i tanıyordunuz.

Larsen...

Squarehead Larsen.

Nous avons perdu Mahan et Larsen.

Mahan ve Larsen'i kaybettik.

Que fais-tu ici?

Er Larsen, burada ne yapıyorsun?

- Anne Larsen.

- Anne Larsen.

- Anne Larsen est-elle mariée?

Raymond, Anne Larsen evli mi?

M. Larsen Boucher

LARSEN Kasap

M. Larsen.

Mister Larsen. Nasılsınız? Mister Larsen!

Je m'appelle Trud Larsen.

Benim adım Trudy Farrell.

C'est comme un super larsen.

Feci cızırtı yapıyor.

Bonjour, M. Larsen.

- Günaydın Bay Larsen.

Au revoir, M. Larsen.

İyi günler Bay Larsen.

Effet Larsen.

Kulak cınlaması.

Pas de téléphone à cette oreille. Vous seriez trahi par le Larsen.

Eğer bu kulağına bir ahize koyarsan, üzerindeki mikrofonu açığa çıkarır.

- Votre anglais est très bon, M. Larsen.

- İngilizceniz çok iyi Bay Larsen.

Je m'appelle Alexander Larsen.

Adım Alexander Larsen.

Où est-elle Larsen?

Kadın nerede, Larsen?

- Larsen, est-ce que tu me reçois?

- Larsen, duyuyor musun?

Tue-la, Larsen.

Öldür onu Larsen.

Cela faisait un moment que John jouait avec le larsen.

John, bir süre etrafta başıboş dolaştı. Evet.

Je crois que c'est la première fois que le larsen a été utilisé sur un disque

Sanırım "geri besleme" nin ilk kez kullanıldığı kayıttı.

On parlait de la chanson et soudain, le la a commencé à faire du larsen

Şarkı ile ilgili bir şey hakkında konuşmaya başladık. Ve La teli "geri besleme" yapmaya başladı.

Tu vois quelqu'un faire le con avec le larsen et tu découvres tout un monde de possibilités

Birilerini "geri besleme" ile uğraşırken gördüğünüzde... tam bir araştırma alanı olduğunu düşünüyorsunuz. Değil mi?

Votre pilote pour le vol d'aujourd'hui est le commandant Dave Larsen.

Bugünkü uçuş pilotunuz Captain Dave Larsen.

Liv Beckmann Larsen.

Liv Beckmann Larsen.

Olesen-Larsen a effectué une relecture de Kierkegaard, qui démontre une modernité impressionnante pour son époque.

Kierkegaard'ın özel çalışmasını elde eden Olesen-Larsen ki zamanına göre bir çağdaşlığın çarpıcılığını açıklayan kişi.

Liv Beckmann Larsen.

- Liv Beckmann Larsen.

Kaj Beckmann Larsen.

- Kaj Beckmann Larsen.

Il s'agit de Jonas Beckmann Larsen, qui s'est perdu.

Jonas Beckmann Larsen adında bir çocuk kaybolmuştur.

Duane et Margaret Larsen.

Duane ve Margaret Larsen.

Je ne crois pas que ce soit une bonne idée, M. Larsen.

Bence bu iyi bir fikir değil, Bay Larsen.

On va tout faire pour le savoir.

Öğrenmek amacındayız, Bayan Larsen.

Oui, Mme Larsen... je le promets.

Evet, Bayan Larsen, söz veriyorum.

Même crime... même type de victime que dans l'affaire Ginny Larsen.

Aynı olay. Ginny Larsen davasıyla tamamen aynı kurban profili tanımlaması.

Lci, le meurtre Larsen.

Burası Larsen cinayeti.

Qui te dit qu'elle n'a pas été tuée par Toby?

Demek istediğim, Larsen'in Wadenah tarafından öldürülmediği fikrine nereden kapıldın?

J'ai fait le serment de retrouver... l'assassin de Ginny Larsen.

Ginny Larsen'in katilini bulacağıma dair bir söz verdim.

Oui. Si elle ne répond pas, ça provoque un larsen.

Beni duyup yanıt vermezse bir tür geri beslemeyle karşılaşır.

Larsen y était, avec Moodoo.

Larson oradaydı, Moodoo ile birlikte ve onları kaybettik.

Leif Larsen de la DDASS.

Gıda Kurumu'ndan Leif Larsen.

Depuis deux ans, lui et Dexter Larsen se menacent réciproquement.

Son iki yıldır, o ve Dexter Larsen birbirlerini tehdit ediyorlardı.

Dexter Larsen?

- Dexter Larsen mı?

Mr Smith et Mr Larsen!

Mister Larsen!

Oui, peux-tu éteindre ta télé, ça fait du larsen.

* Aman Tanrım! *