Translate.vc / Français → Turc / Libéral
Libéral traduction Turc
660 traduction parallèle
100 $ la minute? M. Townsend vous pouvez vous permettre d'être plus libéral.
Bay Townsend, hiç kuşkusuz maddi gücünüz daha cömert olmaya yeter.
Quelqu'un de moins libéral pourrait vous demander des précisions. S'étonner, que vous n'ayez aucun souvenir de cet emploi.
Daha az anlayışlı biri sizden açıklama isteyebilir ya da bunu aldığınızı hatırlamamanıza şaşırabilirdi.
proviennent de l'hébreu et de mots yiddish. Ces physionomies démentent sans l'ombre d'un doute les théories libérales..
Şu yüz ifadeleri, insan yüzüne sahip herkesin eşit olduğu yönündeki... liberal teorileri anında çürütüyor.
Je me présente devant le pasteur pour épouser la fille d'un juge de la Cour suprême américaine, un célèbre libéral.
Bir kadının elini tutarak rahibin önünde oturacağım. Amerika Yargıtay Başkanı'nın kızıyla evleniyorum.
Le magazine libéral qui lutte contre les injustices!
Dört bir yanda adaletsizlikle savaşan, müthiş liberal dergi. Öldürüyor beni.
Je suis contre tout libéralisme.
Ben bu konuda liberal yaklaşıma karşı değilim.
Un nom illustre par son ancienneté, par le prestige personnel de celui qui le porte... par ses mérites... scientifiques... par son attitude digne et libérale dans les récents événements.
Eski çağlara dayanan geçmişiyle sağladığı itibarla bilimsel meziyetleriyle ve son olaylar sırasındaki ağırbaşlı ve liberal tutumuyla bilinen bir isim.
Mais les prisons du temps sont terribles ainsi que le joug libéral et intransigeant de l'histoire.
fakat zamanın hapishaneleri iğrençtir, ve tarihin liberal ve merhametsiz boyunduruğu.
Au contraire, nous admirons votre grand pays libéral et moderne.
Tam tersine, sizin büyük ülkenize karşı hayranlık duyuyoruz.
La Révolution Française fut le mouvement libéral le plus important.
Fransız İhtilali özgür toplumların gelişiminde en önemli olaydır.
Je suis un chrétien libéral!
Ben özgür bir Hıristiyan'ım.
"Mon pére est un libéral activiste, abhorrant les préjugés de race... qui a passé sa vie entière à lutter contre la discrimination raciale."
"Babam hayatını ırkçılık ve ayrımcılıkla mücadeleye adamış bir liberaldir." dedi.
Et plutôt amusant aussi, de voir un vieux fumiste... de libéral brisé, se trouver nez à nez avec ses principes.
Ve oldukça eğlenceli. Eskimiş sahte bir liberali ilkeleriyle yüzleşirken görmek.
Bien sûr, je me suis toujours douté... que derrière cette façade d'activiste libéral... il devait y avoir quelque bigot réactionnaire, essayant de sortir.
Savaşan liberal maskesinin altında dışarı çıkmaya çalışan bir aşırı bağnaz olduğunu biliyordum.
- Ben voyons! - Je suis très libéral! Je suis très attaché à la liberté individuelle.
Çok liberalim, bireysel özgürlüklere ve insanların
Le ministre canadien des affaires étrangères a fait une chute de presque 10 kilomètres au cours de la conférence libérale de Ottawa il y a six ans.
Kanada Dışişleri bakanı altı yıl kadar önce Ottawa'daki Liberal kongresinde yaklaşık 11 km düştü.
Pas libérale, je suis radicale.
- Liberal değilim. Radikalim.
Enfin, vous ne vous adressez pas à une libérale blanche.
- Bu alkışlanır. Siz bu semtte yürüyen liberal bir beyazla konuşmuyorsunuz.
Alors que des collègues du gouvernement, du Parti Libéral.. étaient par principe opposés à ce type de concessions qui dans le passé s'étaient avérés parasitaires.
En iyi yol, liberal partiden böyle bir müdahaleye karşı olan bazı hükümet yetkililerini harekete geçirmektir.
Le décret du ministre Soleri pour liquider l'AGIP. un "libéral" bien sur ; mais je m'y oppose.
Şunu oku. Bakanın talimatı. Aynı zamanda bir liberal.
Voici une émission politique proposée par le Parti Libéral.
Sırada Liberal Parti adına yapılan siyasi yayın var.
Un candidat du Parti Libéral, chéri.
Liberal Parti adayı sevgilim.
... proposée par le Parti Libéral.
... Liberal Parti adına.
C'était une émission politique proposée par le Parti Libéral.
Liberal Parti adına yayınlanan programı izlediniz.
Aimar Srensen, ministre de la Justice du gouvernement libéral.
Liberal Hükümet'in Adalet Bakanı Aimar Sorensen.
- C'est un mec très libéral.
- Liberaldir. Çok geniş fikirli birisidir.
Qui ne sent pas le souffle de la terreur et le caractère sauvage de l'anarchie? Qui ne ressent pas la violence, avec laquelle ici on a bouleversé les principes de la démocratie libérale, qui nous tient tant à cœur?
Gönülden bağlı olduğumuz liberal demokratik düzenimizin temellerini oyan terörün soluğunu, anarşinin vahşetini ve şiddetini hissetmeyen var mı?
- Je te croyais libérale.
- Liberal olduğunu sanıyordum.
Stoughton, de L'union des Libéraux...
Arayan Liberal Parti'nin Lytham temsilcisi Stourton.
Il y aura une élection. L'union des Libéraux de West Lytham propose votre candidature. Â condition que vous soyez d'accord.
Bu sabah Parti Birliği, Liberal görüşleri benimsiyor olmanız halinde aday gösterilmenizi ittifakla kabul etmişler.
en plus elle est jolie, le camouflage est parfait, qui chercherait le célèbre Franz Kindler à l'école de Harper parmi les fils des plus grandes familles américaines et je resterai caché
Ünlü bir liberal. Kızı da gerçekten güzel. Evet, mükemmel bir kamuflaj.
Il était ouvert.
Oldukça liberal biriydi.
Ce sont des patriotes, frustrés libéraux ou victimes de chantage que leurs émotions affaiblissent leurs marchandage et destruction ressemblent à des affaires.
Pek çoğu vatansever, hayal kırıklığına uğramış liberal ya da şantaj kurbanıdır. Çoğu zaman işe duygularını katarak pazarlık güçlerini zayıflatırlar ve bu da iş konusunda makul kararlar vermelerine engel olur.
Disons... que je suis un Libéral. On les compte avec les Tories.
- Ben hiçbir şey bilmiyorum Lady Bracknell.
Nous aimons croire que notre modernisme... a enterre le passe.
Bize göre Avrupalı kıyafetimiz, liberal eğitimimiz... ... geçmişi gömmüştür.
Avantages divers, tels que voyages, garde-robe... plan de retraite très généreux...
Özel imkânlar arasında uzun yolculuklar,.. ... geniş gardrop izni, liberal bir emeklilik planı var. "
Ils réclament la justice, et quand on la leur donne, ils s'ennuient!
Okullar? Teknik? Liberal?
Si les nationalistes l'emportaient sur le parti de la Liberté, le pays sombrerait dans la dictature terroriste.
Polisin yardımı ile Milliyetçi'ler Liberal Parti'ye üstünlük sağlarsa ülke de terörist bir diktatörlüğün egemenliğine girecektir.
Le parti de la liberté et le parti nationaliste.
Liberal Parti ve Milliyetçi Parti.
Sur la roue de la Liberté, il y a trois zéros. Les 2000 premiers votes mettront donc le compteur à zéro.
Gördüğün gibi Liberal çarkında üç adet sıfır var yani bu kısımda 2,000 oy sayıldıktan sonra çark tekrar sıfıra dönecek.
Pour que tout soit conforme, il faut retirer 2000 votes aux nationalistes et les ajouter au parti de la Liberté.
Kısacası, yarın yapılacak seçim sonuçlarının dürüst olması için Milliyetçi'lerden 2,000 oy alıp Liberal Parti'ye eklemek zorundasın.
Pour le parti de la Liberté?
Liberal Parti ne diyor?
Les résultats tardifs du 12e district donnent la victoire au parti de la Liberté.
Bölge'den geç gelen sonuçların da eklenmesiyle seçimi Liberal Parti kazandı.
Il fait partie de ces nouveaux prêtres libéraux.
O, şu yeni nesil liberal rahiplerden biri.
Dinsdale?
Kanada Dışişleri bakanı altı yıl kadar önce Ottawa'daki Liberal kongresinde yaklaşık 11 km düştü.
Le temps passe, l'idéal de vertu pure et simple a fleuri, l'art n'est plus.
İşte bu yüzden liberal sanatlar ilgi çekiyor.
Alors, t'es devenue féministe pendant que j'étais en taule?
Ben kodesteyken onlara liberal kadın dergileri mi okuyordun?
Tu es vraiment un gaucho de première.
Sulu gözlü bir liberal gibisin, Paul.
Un an plus tard, Hans Jaeger est obligé de fuir la Norvège après une deuxième peine infligée par le gouvernement, le condamnant à 150 jours de prison pour avoir exporté 300 exemplaires de son livre vers la Suède,
Bir sonraki yıl Hans Jaeger, liberal hükümet tarafından hapishanede ikinci kez 150 günlük ceza alınca Norveç'ten kaçmaya zorlandı. Bu sefer kitabının 300 kopyasını ülke dışına İsveç'e göndermekten yargılandı.
Face à ces conservateurs, un petit groupe d'artistes libéraux, parmi lesquels Ludwig Knaus, fait campagne non tant en faveur de la liberté d'expression de Munch, que contre l'impolitesse de l'Académie de Berlin que constituerait l'expulsion d'un invité.
Bu muhafazakârlara karşı liberal sanatçıların küçük komitesinden Ludwig Knaus, Munch'un ifade özgürlüğünden ziyade Berlin Akademisi'nin kendi daveti üzerine gelmiş bir misafiri kapı dışarı etmesinin yanlışlığı üzerinde durur.
Au nom du Comité de libération nationale, nous représentons les démocrates chrétiens, nous représentons les libéraux, nous représentons les socialistes, les communistes et le Parti d'action.
Ulusal Liberal Birlik Komitesini temsilen buradayız. Hristiyan Demokratları temsil ediyoruz, liberalleri temsil ediyoruz sosyalistleri temsil ediyoruz, komünistleri temsil ediyoruz...