Translate.vc / Français → Turc / Lieutenant
Lieutenant traduction Turc
13,568 traduction parallèle
Lieutenant.
Teğmen.
Lieutenant?
Teğmen?
Lieutenant!
Teğmen!
L'info clé pour cette mission vient de la courtoisie - du Lieutenant Burgschmidt. - "Burgerschmidt"?
Bu görev için önem arz eden istihbarat, Teğmen Burgerschmidt'ten nezaketen geldi.
Je suis le lieutenant John Chaffee De la 5ème du Connecticut.
Connecticut Birliği'nden Teğmen John Chaffee.
Je suis innocent, Lieutenant.
- Ben masumum Teğmen.
"Cher Lieutenant Chaffee, J'aimerais assurer l'exécution du Major Edmund Hewlett."
Sevgili Teğmen Chaffee Binbaşı Edmund Hewlett'in infazını durdurmak istiyorum.
Maintenez votre position, Lieutenant!
Konumunuzu koruyun teğmen!
Lieutenant...
Teğmen...
- Eaux du lieutenant - pour l'armée de Son Majesté.
- Kralının ordusu için Lieutenant Waters.
Bien, eaux du lieutenant, J'aimerais un mot seul avec Rosetta, s'il vous plaît.
Pekâlâ Lieutenant Waters Rosetta'yla biraz yalnız konuşmak istiyorum.
Noyez le bébé dans la rivière et revenez aux Lieutenant Waters.
Nehirde bebeği boğup Lieutenant Waters'a geri gelmek.
Eaux du lieutenant!
Lieutenant Waters!
- Oui, lieutenant.
- Var Lieutenant.
Le lieutenant a quelque chose d'intérêt - vous pouvez vouloir entendre.
Lieutenant duymak isteyebileceğiniz ilginç şeyler söylüyor.
Qu'est-ce que les Lieutenant Waters voulaient avec vous?
Lieutenant Waters senden ne istiyormuş?
Dites-lui. Dites des eaux du lieutenant
Söyle.
- vous avez changé votre avis. - Je ne peux pas faire cela.
- Lieutenant'a fikrini değiştirdiğini söyle.
Les lieutenant Waters l'ont fait un guide entre Albany - et Saratoga au sujet d'il y a un mois.
Lieutenant Waters yaklaşık bir ay önce onu Albany'le Saratoga arasında ulak yapmış.
John Burgoyne général, qui Lieutenant Waters est pour rencontrer dans Albany, juste gagné une petite bataille dans une place a appelé Homme libre Cultivez en dehors de Saratoga.
Lieutenant Waters'ın Albany'deki ordusuyla buluştuğu General John Burgoyne Saratoga'nın dışında Hürlerin Çiftliği adındaki bir yerde daha yeni küçük bir savaş kazandı.
Tu devrais dire à ton lieutenant qu'il ne peut pas sortir avec l'ex du chef, ou Pridgen le détruira.
Teğmenin şefinin eski karısıyla birlikte olamayacağını bilsin. Yoksa Pridgen canınca okur onun.
Garde un œil sur le lieutenant Casey.
Teğmen Casey'yi iyice gözetlememe yardım et.
Est-ce clair comment ça marche, lieutenant?
İşlerin nasıl yürüdüğü gayet açık herhâlde, değil mi, teğmen?
C'est une caserne, lieutenant. Les gens parlent.
İstasyon değil mi, Teğmen'im, ağzı olan konuşuyor.
Je ne peux pas parler pour vous, lieutenant, mais je suis un professionnel.
Seni bilmem Teğmen ama ben profesyonelim.
Chef Tiberg. Lieutenant Severide.
- Şef Tiberg.
D'autres questions pour le lieutenant Severide?
Teğmen Severide'a başka sorunuz var mı?
Continuez, lieutenant.
Yok, devam edin, Teğmen.
On a un problème, lieutenant?
- Bir sıkıntımız mı var, Teğmen?
- Je suis son lieutenant.
- Ben Teğmen'iyim sadece.
D'où je viens, ceux qui témoignent contre leur chef de Bataillon ne durent pas comme pompiers, lieutenant.
Benim geldiğim yerde Tabur Şefleri'ne karşı beyanatta bulunanların Şikago İtfaiyesi'nde süresi uzun olmaz, Teğmen.
Donna, lieutenant Casey est sur son...
Donna, Teğmen Casey...
Grâce au lieutenant Severide, c'est devenue nucléaire.
Teğmen Severide sağ olsun, mesele iyice kızıştı.
Ta déclaration sous serment que le lieutenant Casey et la camion 81 ont été redéployés car on pensait que c'était une urgence vitale.
Teğmen Casey ve Kamyon 81'in hayati bir müdahale gerektiğini düşündüğümüz için yer değiştirdiklerini söylediğin yeminli ifaden.
Une fois que tout ressortira, la brigade 3 aura besoin d'un nouveau lieutenant.
Tüm bu olanlardan sonra Manga 3'e yeni bir Teğmen lazım.
Je suis désolé, lieutenant.
Kusura bakmayın Dedektif.
Lieutenant, si nous arrêtons maintenant, nous perdrons des mois de données inestimables.
Dedektif programı şimdi durdurursak aylardır alınan paha biçilemez bilgileri kaybederiz.
Lieutenant Beckett, il y a un message pour vous venant de l'habitat.
Dedektif Beckett, alandan size bir mesaj var.
Lieutenant Beckett, NYPD.
Bay Rasher? Dedektif Beckett, New York Polisi.
Désolé, lieutenant.
Kusura bakmayın dedektif.
Lieutenant, j'emploie les meilleurs ingénieurs au monde.
Dedektif, ben dünyanın en iyi mühendislerini işe alıyorum.
Tu te souviens du lieutenant Beckett et de Richard Castle. Bien sûr.
Dedektif Beckett'ı ve Richard Castle'ı hatırlıyorsun.
Lieutenant, "m'interroger" signifie que vous me croyez coupable de quelque chose.
Dedektif, "sorgulama" kelimesi beni bir şeyden suçladığınıza inanmamı sağlıyor.
Pourquoi êtes vous si pressé, Lieutenant?
- Bu ne acele teğmen?
C'est Lieutenant Kelly pour vous, Mm.
Teğmen Kelly diyeceksin.
Bonjour, Lieutenant.
- Merhaba, Yüzbaşı.
Il y a un examen pour devenir Lieutenant. Vous devriez le passer.
Bir kaptanlık sınavı yaklaşıyor ve bence o sınava girmelisin.
Lieutenant Colonel.
- Teğmen albay.
- Lieutenant?
Olmaz, dur... - Teğmen'im?
Lieutenant, je peux te poser une question?
Evet? Selam, Teğmen'im, bir soru sorabilir miyim?
C'est le Lieutenant Singh.
- Yüzbaşı Singh.