English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Français → Turc / Lounge

Lounge traduction Turc

188 traduction parallèle
Et il est venu me voir au Starlight Lounge et a commencé à me parler.
Böylece bana rastladı ve Starlight Lounge'de yanıma yanaştı.
J'étais à l'Astro Lounge quand un nomade borellian a sorti ses boules laser.
O Borellian Noman'lar lazer çiftini kopardığında ben Astro Salonu'ndaydım.
Place-nous à la Lounge, au Morgan ou au Crystal...
Bize Double Up Salonunu ayarla ya da Morgan Park Tiyatrosunu, veya Kristal'i.
Allô shérif, je suis au vieux Lighthouse Lounge... je veux signaler un meurtre.
Alo, şerif? Ben fener kulesindeyim ve bir cinayet ihbarında bulunacağım.
Vous disiez que votre petit ami allait chaque soir au bar des Vedettes?
Bana erkek arkadaşının her akşam Movie Star Lounge'a gittiğini söylememiş miydin?
N'oubliez pas, le bar des Vedettes à 22 h pile.
Unutma Movie Star Lounge, saat 10 : 00.
Bienvenue au Salon des Étoiles.
İyi akşamlar. Starfire Lounge'a hoş geldiniz.
Et cet endroit, c'est le Salon des Étoiles.
Bu özel yer, Starfire Lounge.
Bienvenue à l'Ambassador.
Ambassador Lounge'a hoş geldiniz.
Ah non, plus le Luau Lounge!
Hayır. Yine o lanet olasıca Luau Lounge olmasın.
Ils ne salent pas leurs cacahuètes?
Luau Lounge'un nesi var? Fıstıkları mı tuzlu değil?
On a débiné l'Avedon et le Luau.
Dinleyin. Avedon ve Luau Lounge'u çöpe attık.
- Il y a le Embers Cocktail Lounge.
Embers Kokteyl salonu var.
Un tampon du Reggae Lounge, hier soir.
Dün akşam reggae kulübüne girerken damgalandım.
Nous allons au Reggae Lounge.
Şu reggae kulübüne gidiyoruz.
- Au Moonlite Lounge.
Ay lşığı Salonu'nda.
- Ils ont dit le Moonlite Lounge.
- Ay lşığı Salonu'na. Hadi.
Ils étaient de Reno et ils l'emmenaient au Moonlite Lounge.
Reno'dan gelmişler ve onu Ay lşığı Salonu'na götürüyorlar.
C'est là, le Moonlite Lounge.
İşte orada, Ay lşığı Salonu.
- Essayez, c'est sur la 7e rue à côté de l'autoroute.
- Öyleyse Oak Lounge'u bir dene, hemen 7. caddenin aşağısında.
- Le 1 7 e Trou.
- The Mackerel Lounge.
Au Maquereau, il y a de l'ambiance.
Mackerel Lounge bir batakhane olamaz, çünkü eğlenceli bir yer.
Le Maquereau.
Mackerel Lounge. Ben Herbie.
Je cherche un ami.
- Bir arkadaşa bakıyorum. - The Mackerel Lounge batakhane değil.
- au Bamboo à 6 h?
- Bamboo Lounge'da 6'yı 1 geçe buluşmuyoruz?
Le Wildlife Lounge.
Salon Wildlife.
Il y a 24 heures, on était assis au Polo Lounge... de l'hôtel Beverly Heights. Sur la terrasse, bien sûr.
24 saat önce, Beverly Heights Oteli'nin Pogo lobisinde oturuyorduk açık tarafında tabii ki.
Walter, on tient une autre pute, au Princess Lounge.
Walter, sanırım Prenses Salonunda bir fahişe daha var.
L'alcool descend tout seul au Velvet Lounge.
Velvet Lounge'da içkiler çok rahat içiliyor.
Tu connais le Velvet Lounge?
Velvet Lounge'u duydun mu?
Nous allons au Velvet Lounge.
Velvet Lounge'a gidiyoruz.
Allons au Velvet Lounge.
Gel, Velvet Lounge'a gidelim.
Je pensais aller au Quartz Lounge.
Quartz Lounge'a gitmeyi planlıyordum.
Aperçu Corrado Soprano et sa compagne de voyage... à 22 h au Boca Lounge.
Corrado Soprano ve hanım seyahat arkadaşını görüyorum. Saat 22.00, yer Boca Lounge.
On allait au Lounge ax. Je me demandais si tu voulais venir avec nous.
Lounge Ax'a gidiyoruz ve bizimle gelmek ister misin diye merak ettim.
Tu as rendez-vous à Chicago dimanche au bar Esquire.
Pazar günü Şikago'da bir randevun var, Esquire Lounge'da.
Il jouait au Momma Rose's Blues Lounge à Chicago...
Chicigo'da Rose Ana'nın Blues mekanında çıkardı.
Également serveuse au Sunrise Lounge.
Sunrise Lounge'da da garsonluk yapıyor.
Wilson a eu du mal avec le directeur du La Brea pour qu'il nous accepte.
Geciktik. Wilson, Lounge La Brea'ya bizi sokmak için müdürüyle telefon seksi yaptı.
Je buvais un verre au Lizard Lounge, et il m'a branché.
Lizard Loung'ta bir şeyler içiyordum. Geldi ve gevezelik etmeye başladı.
On s'est vus au Skye hier soir.
Dün gece Sky Lounge'da tanışmıştık.
JE SUIS AVEC WILL AU ZEBU LOUNGE!
" Will ile ben Zebu Bar'dayız!
On se voit au Lava Lounge? - Quoi?
Lava Lounge'da görüşüyor muyuz Dr. Carter?
À la boite du parc, là-bas- - le Luna Lounge.
Şuradaki barkın oradaki gece klübüne... Luna Lounge.
Comme Griffith Park ou le Lava Lounge de La Brea.
Mesela Griffith Parkı, ya da La Brea'daki Lava Lounge barı gibi.
Ce n'est pas tout, je quitte l'école pour devenir entraîneuse au Flamingo Cave Lounge.
Yalancı! Sana bir şey daha söyleyeceğim anne. Bugün okulu bıraktım...
L'Ambassador.
O yer, burası, Ambassador Lounge.
On joue au hockey chez Sue jusqu'à 10 h 30.
Sue'nun evinde 10 : 30'a kadar hokey oynarız, ve sonra Lava Lounge'a Sinatra Gecesi için, ya da...
La Brea.
Lounge La Brea.
Le Lava Lounge sur Damen.
Damen Caddesi'ndeki Lava Lounge'a gidiyoruz.
- Le Lava Lounge.
- Lava Lounge mu?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]