Translate.vc / Français → Turc / Malin
Malin traduction Turc
7,479 traduction parallèle
Petit malin.
- Aferin.
Même ainsi, il est plus malin que vous.
Zayıf da olsa hâlâ sizden daha zeki.
Il est malin.
O tilki gibidir.
Tu es devenu trop malin pour ton propre bien.
Haddinden fazla uyanıklık ediyorsun.
- Ne joue pas au plus malin avec moi.
- Şu an ukalalık etme, lütfen.
Parce que tu es plus malin que lui.
Çünkü sen ondan kurnazsın.
T'es un petit malin.
Fırlamaya bak.
Un des gars qu'il a arnaqué a été malin et l'a confronté.
Adamlardan biri işe uyanıp Parrish'le yüzleşmek için buraya gelmiş.
Ce gars Parrish, il est assez malin pour construire une complexe arnaque immobilière.
Parrish denen adam, emlak üçkağıdı yapacak kadar zeki biri.
Capitaine, Acosta est trop malin.
Yüzbaşı Acosta çok zeki.
C'est... c'est plutôt malin.
Bu... -... aslında bayağı zekice.
D'accord, le malin.
Pekala, akıllı bıdık.
Malin.
Tilki gibisin.
Il dit qu'il peut prouver que quelqu'un de Greypoint Security est derrière l'attaque au gaz de Fermitas. Et bien il est malin.
Fermitas gaz saldırısının arkasında Greypoint Güvenlik'ten birisinin olduğunu kanıtlayabileceğini söylüyor.
- Tu ferais moins le malin.
- Bir bok değilsin, değil mi?
C'est un petit malin.
Ukalanın önde gideni.
Tu ne veux pas jouer au plus malin avec moi.
Benimle bozuşmak istemezsin.
Ce n'est pas très malin de la part d'un financier tu penses qu'il regrettes?
Finansal işler yapan biri için akıllıca bir davranış değil. Bunu reddediyor ama kendiniz bakabilirsiniz.
Il est malin, très entraîné. Et c'est un grand narcissique.
Zeki, iyi eğitimli, ve tam bir narsist.
Il est trop malin pour ça.
- Bunun için fazla zeki.
Je suppose que vous vous sentez très malin.
Şu anda epeyce zeki hissediyorsundur.
Surveille ton langage, petit malin.
Ağzını izle seni küçük akıllı götlek...
Il était méchant, mais pas malin.
Sert puşttu ama pek zeki değildi.
Mais s'il était vraiment malin, il saurait que j'ai été escroquée du titre puisque Conrad m'en a caché la propriété.
Gerçekten zeki birisi olsaydı tapunun bilgim dışında olduğunu bilirdi. Çünkü Conrad bunu benden gizlemişti.
Malin.
Zekice.
C'est malin.
Bu zekice.
Et malin.
Ve akıllıca.
À force de faire le malin...
- Dima, şu başına gelen belâya bak...
S'il est malin, il ne se montrera plus jamais dans cette ville.
Eğer akıllı ise bir daha bu şehire adımını atmaz.
T'es un petit malin.
Yavşak seni...
Fais ton malin. Vas-y.
- Şaka yapmıyorum.
Plutôt mourir que finir dans ton lit, gros malin.
Seninle sonum yatakta biteceğine, ölürüm daha iyi, kart horoz.
Et pourquoi ça, gros malin?
Öyle mi? O da niyeymiş, aynasız?
C'est assez malin.
- Sıkı numaraydı.
Il est trop malin pour tenter des trucs avec Ruiz sans connaitre notre façon de jouer.
Bizim dümenimizi bilmeden Ruizle bir şeyler deneyecek kadar zeki birisi.
Mais je me suis dit que vous étiez soit stupide et que vous vous fichez des bénéfices... parce que vous avez pratiquement tout donné gratuitement... ou bien vous êtes malin et vous avez quelque chose que je n'ai pas.
Ama bana, ya sizin bütün anlaşmayı bedava vererek kâr gözetmeyecek kadar salak olduğunuzu ya da bende olamayacak kadar zekaya sahip olduğunuzu düşündürdü.
- Non. Être fauchés te rend malin.
- Fakirsen, üç kağıtçı oluyorsun işte.
J'ai été malin.
Zekice davrandım.
Je ne suis pas une mauviette. Je suis malin.
Hanım evladı değilim.
Tu ne veux pas jouer au malin avec moi.
Benimle oynamak istemezsin.
C'est très malin de commencer petit.
Ufaktan başlamak zekicedir.
Vous trouvez ça malin d'être entré seul dans ce camion?
Kamyonete tek başına girmenin iyi bir fikir olduğu kanısına neden kapıldığını söylemek ister misin?
Soyez malin et dites-nous où est Paige Dahl.
Kendine yardım etmenin tek yolu bize Paige Dahl'ın nerede olduğunu söylemek.
Il est trop malin pour ça.
Bunun için fazla akıllı.
Je sais que normalement il est trop malin, mais tu penses qu'il pourrait être... persuadé?
Normalde çok akıllı olduğunu biliyorum ama ikna edilebileceğini düşünüyor musun?
T'es malin, Davis.
Ve AnnaBeth de aynı şeyleri hissediyorsa carpe diem. - Hayır Davis, çok kurnazsın.
Il s'y cache peut-être, mais je le crois plus malin que ça...
Oralarda saklanma ihtimali var ama o bundan daha zekidir, yani...
Être plus malin que l'animal.
ve hayvandan daha zeki davranmaktır.
Il est malin.
Adam çok akıllı.
C'est malin.
- Bu dahice.
Eh bien, au moins, il est malin.
- Zeki en azından.