Translate.vc / Français → Turc / Marshals
Marshals traduction Turc
375 traduction parallèle
Il était l'un des Marshals de la parade
Resmi geçitteki mareşallerden birisiydi.
Sergent, emmenez les marshals et offrez-leur un petit coup.
Çavuş, bu askerlere içecek bir şeyler ver de rahatlasınlar.
Territoires Indiens et Oklahoma... année de Notre Seigneur 1889. 19 marshals.
Oklahoma ve Kızıldereli Toprakları 1889 yılında 19 marshals.
19 marshals et un tribunal... pour couvrir près de 40 000 km carrés.
ondokuz marshal ve bir mahkeme 180.000 ( 70.000 mil2 ) km2'lik bir alan için...
Vos marshals couvrent pas mal de territoire.
Senin adamların bayağı bir toprağa bakıyormuş.
Les Earp, Morgan, Virgil et Wyatt, les marshals de la ville.
Earpler, Morgan, Virgil ve Wyatt, kasabanın şerifleriydi.
Chen Lee a dû croire que c'était pour un régiment de marshals.
Chen Lee bir ordu marşalın besleneceğini sanmış olmalı.
Je suis avec cinq autres marshals.
Burada beş marşal daha var.
Il n'y a pas cinq marshals.
Dışarıda beş marşal falan yok.
- Il faudra 100 marshals pour l'avoir!
- Onu yakalaman için 100 marşal gerek!
Une brigade de marshals va bientôt arriver.
Birazdan bir grup marşal burada olacak.
Service d'ordre.
Marshals.
Avisez tous les marshals, shérifs, charognards et crapules du territoire.
Bu lanet bölgedeki tüm şerif, şerif yardımcıları ve aşağılık porsuk avcılarına haber salın!
Un truc est sûr, si ce Blake continue de tuer des marshals, il va finir par me plaire.
Blake denilen herif şerifleri de vuruyorsa... seveceğim galiba piçi sonunda.
" ainsi que des marshals dont les noms suivent...
" Ayrıca aşağıdaki bölge şeriflerinin öldürülmesinden... Şerif yardımcısı...
II y a 25 marshals dehors.
Dışarıda iki düzine polis var, Paul.
On applaudit bien fort... les U.S. Marshals.
Bayanlar ve baylar, alkışlayın karşınızda ABD Marshal'ları.
U.S. Marshals.
ABD Marshal'ları.
Les marshals nous assisteront et joindront leurs efforts aux miens ou ceux des agents chargés de l'enquête, Mulder et Scully.
Marshal Servisi uzmanlıklarını paylaşacaklar ve güçlerini benimle ya da atanmış iki özel ajanım, Ajan Mulder ve Scully ile koordine edecekler.
Des agents du FBI, ainsi que des marshals et des membres de la police locale ont formé un détachement spécial...
Federal Soruşturma Bürosu ajanları ile Marshal Servisi ve yerel yasa uygulayıcıları çoklu mercili görev kuvveti oluşturmaya çalışıyorlar.
J'appelle les marshals?
Havaalanındaki görevlilere haber vermeliyim.
En dépit de ce que nos amis les Marshals ont dit, tant que cette fille ne sera pas retrouvée, on s'occupera de l'affaire!
Dostlarımız, Özel Polislerin dediklerine rağmen kız kayıp olduğu sürece bu bizim davamız.
Les Marshals ont fait pression sur Prichard pour qu'il témoigne, mais il a refusé!
Özel Polisler tanıklık etmesi için Prichard'a baskı yapıyorlardı ama etmedi.
Bon, les Marshals faisaient pression sur lui, il avait rassemblé tout son fric et il se préparait.
Özel Polislerin ona baskı yağtığını biliyoruz para topluyordu ve hazırlanıyordu.
- Oui, c'est aux Marshals de s'en charger.
- Evet. Bu artık Özel Polislerin işi.
Non, les marshals.
- Hayır. Gizli polis.
Cest temporaire, les marshals le cherchent.
Evet ama uzun sürmeyeceğinden eminim. Ajanlar üzerinde çalışıyor.
Le programme de protection implique le ministère de la Justice, la DEA, les marshals... le fbi soccupe que du procès.
Programın büyüklüğünü anlamalısın. Diğerleri kırtasiyeyle uğraşıyor. FBI ise davayla ilgileniyor.
Les six derniers Lords Marshals s'y sont senti comme chez eux.
Son altı Lord Marshal burayı evi bildi.
Veuf. Il a alerté les Marshals 3 fois ces 10 dernières années pour des menaces de mort.
Son 10 yılda 3 kez ölüm tehdidi aldığı için koruma altına alınmış.
Katie, la police et les U.S. Marshals te recherchent.
Katie, polis ve federaller seni arıyor.
AUSA a appelé les marshals et ils ont trouvé ça.
AUSA polisi aramış ve onlar da bunu bulmuş.
Et pourquoi les marshals n'étaient pas dessus?
Peki, neden polis ilgilenmiyor?
Nos agents sont arrivés les premiers, ont montré leurs plaques d'U.S. Marshals, et ont dit que c'était un de nos fugitifs.
- Hayır. Onu ilk ajanlarımız buldu. Birleşik Devletler Federal vekilleri, bir göçmen olduğunu söylediler.
U.S. Marshals?
Dosyalama işleri azaldı.
Oui, les marshals mèneront les recherches.
- İstediğimiz bu. Birleşik Devletler subayları araştırmayı devralacak.
Maintenant, vous parlez, ou je fais venir 50 marshals d'ici la tombée de la nuit.
Şimdi anlatmaya başla yoksa akşama kadar buraya 50 Marshal getiririm.
- Marshals.
Polis!
Marshals?
Polis mi?
Decker a échappé aux marshals, il découvre que sa femme est morte.
Bak, olay şu ki, Decker polisten kaçtı, karısı ile haberleşmeye çalışıyor ve onun öldürüldüğünü öğreniyor.
Mais les marshals feront tout pour vous protéger.
Ama federal polisler sizi korumak için her şeyi yapacaktır.
Et bien, les marshals n'ont pas toujours des sièges assignés.
Havayolları muhafızlarının oturduğu yerler genelde belirtilmez.
Ces connards de Delta sont comme les flics, les agents de la DEA et les putains de marshals.
Delta piçleri, tıpkı Los Angeles polisi ve İç Güvenlik ajanları gibidir. Hatta, koruma kuvvetleri gibi.
J'ai là un email d'un ami U.S. Marshals *.
Federal şeriflikten bir arkadaş bir e-posta göndermiş.
On devrait refiler ça aux U.S. Marshals.
Bu işi federal memurlara devretmeliyiz.
Si on refile ça aux U.S. Marshals, ça ralentira les choses et la piste va refroidir.
Bu işi devredersek yavaşlayacak ve izler kaybolacak.
Au vu de ces éléments et la probabilité qu'il ne vivra pas assez longtemps, je recommande que le FBI cesse toute poursuite dans cette affaire, et la transmette aux U.S. Marshals pour qu'ils y donnent suite de manière appropriée.
Bu bilgi ışığında yakalanana kadar yaşayamayacağı olasılığı da göz önüne alınarak bu olay için daha fazla FBI kaynağı ayrılmamasını ve soruşturmanın federal memurlara devredilmesini öneriyorum.
Mary Shannon. U.S.Marshals.
Örtünün altında yatan bu çocuksa evet.
On est U.S. Marshals. Je n'ai rien fait du tout.
Buraya seni soymaya gelmedik sapık herif.
U.S. Marshals.
- Hiçbir şey.
Les U.S. Marshals ont toujours été coopératifs avec la police locale.
- Edwin Talltrees.