Translate.vc / Français → Turc / Matés
Matés traduction Turc
290 traduction parallèle
- Les Indiens sont déjà matés.
- Kızılderilileri kontrol altına almışlar.
Tas vu comme je les ai matés.
Ne o mahkum, adamımızı kıskanıyor musun?
- Tu les as bien matés!
- Onlara günlerini gösterdin bebeğim.
- Tu les veux mates ou brillantes?
- Mat mı olsunlar, parlak mı?
Qu'est-ce que tu mates?
"Bunu okuyanın... Allah belasını versin."
Les affaires sont mates.
İşler kesat.
Tu mates chez moi?
Şey, mutlaka benim odama bakıp eğlenmişsindir, değil mi? Oh, evet.
Tu la mates, tu la suis, tu la baises, tu gardes sa culotte... - puis tu la vois se faire assassiner...
Onu dikizliyorsun, takip ediyorsun, düzüyorsun, külotunu saklıyorsun sonra doğranmasını seyrediyorsun.
Tu mates quoi? Rien...
- Neye bakıyorsun?
J'ai vu comment tu mates Darya. Fais gaffe!
Dikkat etsen iyi olur dostum.
Tu mates mes oreilles, c'est ça?
Bana bakmak istemiyorsun değil mi?
- Qu'est-ce que tu mates, boiteux?
Sen neyi zorluyorsun pislik herif?
- Tu mates ma nana, il paraît?
- Sevgilime bakmayı seviyorsun demek?
- Tu me mates.
- Beni sıkıyorsunuz.
Qu'est-ce que tu mates?
Sen neye bakıyorsun?
Qu'est-ce que tu mates?
Ne bakıyorsun?
Pourquoi tu me mates comme ça?
Bana niye öyle bakıyorsun?
Tu mates? Rince-toi l'oeil!
Sana bakman için bir şey vereceğim.
Tu mates? Tiens, mais grouille.
- Ortalığı kolaçan ediyor musun?
Tu la mates encore?
Yine onu mu izliyorsun?
- Tu mates quoi?
- Ne bakıyorsun oğlum?
Tu mates la télé, fumes comme un pompier, tu sors pas.
TV seyredip, sigara içiyor, disari çikmiyorsun.
Tu le mates! Tu veux sa photo?
Ne bakıp duruyorsun ona?
Tu mates les petites filles?
lKüçük kızları mı röntgenliyorsun?
Tu ne mates jamais ce que tu transportes?
Hey taşıdığın şeye hiç baktın mı?
Tu mates ou tu agis?
Seyredecek misin, yoksa yapacak mısın?
Si tu mates sa gonzesse, il te crève les yeux.
Pilicine yan gözle bakarsan seni kör eder.
Tu mates quoi, enflure?
Ne bakıyorsun geri zekalı?
- Tu mates?
- İzliyor musun?
Ils tirent et tout et tout.
Ateş mateş ediyorlar.
Qu'est-ce que tu mates? - Hein?
Bu kadar dikkatli neye bakıyorsun?
- Qu'est-ce que tu mates?
- Sen ne halta bakıyorsun öyle?
Qu'est-ce que tu mates, toi?
Sen kimi yenebilirsin ki?
Pourquoi tu mates derrière?
Ne diye arkayı dikizliyorsun?
Pourquoi tu me mates?
Bu niye bizi izliyor?
Qu'est-ce que tu mates, crâne d'oeuf?
Burası oldukça iyi.
- Tu mates le volant? Il est beau, hein?
Hey, direksiyonu fark ettin mi?
La fille que tu mates depuis 20 minutes.
20 dakikadır gözünü diktiğin kız.
Tu mates des indigènes nues?
Çıplak kabile kadınlarına mı bakıyorsun?
Tu mates la télé depuis que t'es rentré!
İşten geldiğinden beri TV'nin karşısındasın.
- Tu mates quoi?
- Ne bakıyorsun, orospu?
Si tu mates mes fesses quand je me retourne... tu boiras ton milk-shake sur tes genoux.
Yürürken kalcalarıma bakarsan sütünü kucağında bulursun.
Tu mates quoi?
- Neye bakıyorsun?
Tu mates mes oreilles, c'est ça?
kulaklarimi istiyorsun oyle mi?
- Qu'est-ce que tu mates, boiteux?
- Neyi zorluyorsun sarhos?
J'te demande pourquoi tu me mates!
Ne bakıyorsun, dedim?
Et puis le coup de grâce, tu lui mates les seins!
Ve sonra, öldürücü darbe geliyor, göğüslerine bakmışsın!
Tu mates les seins de ma petite amie!
Kız arkadaşımın göğüslerine bakıyorsun!
Ça les dérange pas que tu les mates.
Erkekler durup dururken atlamazlar.
Qu'est-ce que tu mates, débile?
Neye bakıyorsun ahmak?
C'est elle que tu mates?
Buna mı bakıyorsun?