Translate.vc / Français → Turc / Memorable
Memorable traduction Turc
492 traduction parallèle
Absolument rien de memorable.
Akılda kalmam.
"Son groupe a eu un combat mémorable avec six serveurs et un gendarme."
Ekibi ile birlikte altı garson ve bir jandarma ile tutuştular.
J'en ai eu une de mémorable, pendant l'épidémie de grippe.
Tibbi deneyimlerim hiç heyecanli olmadi. - Grip salgini hariç.
Nous voulons que ce soit une occasion mémorable, Colonel.
Bunu yapmayı arzu ederiz, Bu unutulmaz bir fırsat. Albay..
Ce sera une occasion mémorable, Votre Excellence.
Bu en unutulmaz fırsat olacak, Majesteleri.
Vraiment mémorable.
En unutulmazı olsun.
C'est un jour mémorable!
Bana göre çok güzel bir gün oldu.
L'aube de ce jour mémorable... trouva l'île changée.
O unutulmaz sabah, tan ağardığında ada değişmişti sanki.
Et ce soir mémorable où Margo vous a éblouie pour la première fois, à quel théâtre était-ce?
Ve o Margo'nun sahnede senin gözlerini ilk defa kamaştırdığı o unutulmaz gece.. .. San Francisco'da hangi tiyatroydu?
Ce sera une soirée mémorable.
Unutulmaz bir gece olacak.
J'ai dit que cette soirée serait mémorable, qu'elle comblerait tous mes désirs.
Bunun unutulmaz bir gece olacağını ve bana hep istediğim şeyi getireceğini söylemiştim.
Ce fut une soirée mémorable.
Unutulmaz bir geceydi.
Et avec mon chef qui se marie, ça va etre une nuit mémorable.
Patronum evlendigine göre... bu gece, kasabanin gördügü en ºaºaali gece olacak.
Une trouille mémorable.
- Onları korkutup kaçırabilecek bişey?
Quelle journée mémorable!
Senin için unutulmaz bir gün oldu.
Un moment mémorable.
Unutulmaz bir an olacak.
Mémorable!
Unutulmaz.
Cette attente restera mémorable.
- Anna, beni beklediğini umuyordum.
Il me semble aussi me souvenir que tu avais fait une déclaration mémorable- - au sujet de devenir riches, d'avoir un appartement sur Park Avenue... et d'avoir une voiture différente pour chaque jour de la semaine.
Ben de senin akılda kalıcı birşeyler söylediğini hatırlıyorum. Zengin olup Park Bulvarında bir daire sahibi olmak hakkındaydı. Haftanın her günü için farklı arabamız olacaktı.
Je voulais vous remercier pour... la journée la plus délicieuse et la plus mémorable que j'aie jamais passée.
Bana hayatımın en güzel en unutulmaz gününü yaşattığın için teşekkür etmek istiyorum.
Ils ont écrit un chant mémorable : "Que la sentence soit digne du crime." Que la sentence soit digne du crime.
- Güle güle ve iyi şanslar diliyorum kollarını açarak, öpücük verecek ve geri geleceksin, her zaman ki gibi.
C'est un instant mémorable pour tous.
Bu herkes için muhteşem bir an. - Ne kadar aptalım.
Nous sommes sur le point de faire un voyage mémorable.
Beyler, çok önemli bir yolculuğa çıkmak üzereyiz.
Demain, aux ides de Mars, jour mémorable... le sénat me proclamera roi de Rome.
Yarın Mart'ın 15'i, hep akıllarda kalacak bir gün çünkü Senato beni Roma kralı ilan edecek.
Grand McLintock, c'était combat mémorable.
Yüce McLintock, bu kavgamızı unutmadım.
" Ce ne sera pas un combat mémorable quand vous nous tuerez,
Bizi katlettiğinizde, bu bir savaş olarak hatırlanmayacak.
Vous avez accompli une marche héroïiïque et mémorable.
Sizler, tarihteki en kahramanca yürüyüşü gerçekleştirdiniz.
Ce pourrait être une nuit mémorable.
Unutulmaz bir gece olabilir.
Que c'était encore une journée mémorable.
Bizim için unutulmaz bir gündü demek istemiştim.
Bien au contraire, c'était mémorable!
Bilakis, unutulmaz bir intiba bıraktınız.
Mais le compliment le plus mémorable a été celui du commandant.
Ama en güzel iltifat komutanlarından geldi.
- Aujourd'hui est un jour mémorable.
- Bu hatırlanacak bir gün.
Je voulais juste que tu aies une sortie mémorable, bébé!
Gösterişli bir çıkış yapmanı istedim, sevgilim!
- Un service mémorable.
- Unutulmayacak bir törendi.
C'est l'histoire d'une chasse à l'homme mémorable.
Bu, tarihteki en muazzam insan avlarından birinin arkasındaki hikâyedir.
Les rapports ne cessaient de pleuvoir, tandis que la chasse à l'homme la plus mémorable de la ville se poursuivait en vain.
Vegas tarihinin en büyük yakalama operasyonun fiyaskoyla sonuçlandığı her yerde dilleniyordu.
- Mémorable.
- Unutulmaz.
C'est un jour mémorable!
Bu, unutulmayacak bir sabah olacak.
Omise par l'Histoire, la rencontre... fut mémorable pour les participants.
Bu çarpışma hiçbir tarih kitabına geçmese de... katılanlar için yeterince unutulmazdı.
Une partie mémorable!
Unutulmaz oyun!
Mais Basanti ne se laisse pas faire par des types de votre sorte! Sinon, vous prendriez une raclée mémorable!
Ama Basanti, sana dersini verebilir!
Dans l'excitation et la joie de cet instant mémorable, nos pensées accompagnent ceux qui ont sacrifié leur vie pour abolir l'asservissement de l'Italie par les nazis. Mais nos pensées sont surtout pour...
Bu çok keyifli anda her cephede faşist nazi barbarlarına karşı savaşırken kalbimiz tüm cephelerde ölenlerle birlikte.
Quelle soirée mémorable!
Bu gece unutulmaz bir geceydi Bn. Rainbird.
C'est en effet un jour mémorable.
Bu gerçekten çok özel bir an.
J'aimerais remercier tous les soldats pour en avoir fait... une occasion si mémorable.
Böylesine unutulmaz anlar yaşattıkları için, tüm askerlere teşekkür etmek istiyorum.
Et maintenant, les conquêtes faites durant cette campagne mémorable.
Şimdi de bu büyük sefer sırasında ele geçirilen ganimetler.
Ce match du titre des poids lourds pourrait bien être le plus mémorable.
Ağır siklet ünvan maçına hoş geldiniz, bu unutulmaz bir maç olabilir.
Aujourd'hui sera peut-être un jour mémorable pour moi.
Evet, o gün hayatımın en önemli günlerinden biri olabilir.
- Une journée mémorable.
- Günün tadını çıkartırız.
Je n'ai jamais été aussi affamé qu'après ce dîner mémorable.
Bir akşam yemeği partisinden sonra hiç bu kadar acıkmamıştım.
Aujourd'hui, est un jour mémorable.
Bugün izin verilen, biz anılmaya değer bir zamana sahibiz.